1.Bölüm #Acı kahve

12 0 0
                                    

"Kahvenizi nasıl alırsınız efendim?" Kahvelerden hoşlanmazdım ama bir istisna yapıp,

"Acı." Dedim.

"Acı?"

"Her türlü acıyı, tatmak isterim." Dedim.

Sırtımı, -kuşlardan çaldıkları tüyden yapılmış- yastığa dayadım. Etrafımda konuşulan hiçbir muhabbeti duymak istemiyordum. Özellikle de çakma sarışın olan, komşumuzun ses tonu beni deli ediyordu, Edra'nın aksine.

Sarışınlara zaafı vardı. Çakma bile olsa "sarışın sarışındır" der. Çise beni dürterek,

"Abla sıkıldım ben gidelim." Dedi.

Fısıldamaya çalışarak,

"Abine söyle Çise" Dedim.

Oflayarak Edra'ya baktı. Fakat Edra, Dilek ablanın ağzının içine düşecek gibi dinliyordu. Çoğu zaman birbirlerinin içine girerek kahkaha atıyorlardı, annem ise oğlu için endişelenmekle mesguldu.

Herkes bir işle meşguldu.
sıkılmakla, endişelenmekle ve Avon dergisinin iç çamaşırı bölümünden çıkmış komşumuzun içine düşmekle, o yüzden Agra bacağıma yapışıp ağlamaya başladı.

Agra en küçük Kardeşimiz, onları anca 3 yıl oyalayabildik. Sadece 9 aylık olduğu için kendi kendini idare edemiyordu.

Altını pislettiğini farkedip, üst kattaki çocuk odasına girdim. Agra'yı yatırıp, pantalonunu çıkarmaya çalıştım. Fakat o da kalkmak için çaba sarfediyordu.

Agra'yı hallettikten sonra oyuncak dolu odayla boğuşmaya başladı. Anlaşılan o da aşağıdan sıkılmıştı.
Pembe yanaklı tombul bir kız bebeği bulunca sarılıp sallanmaya başladı.

Onun bu haline kahkaha atarken,

"Her erkeği hasta edebilecek bir gülüş, öyle değil mi Edra?"

Sesin geldiği yöne doğru başımı çevirdim. Kapıda dilek abla ve abim bize bakıyorlardı. Cevap vermeye yeltenene kadar annem dilek ablayı çağırdı. Edra bana bakmadan Agra'ya yürüyüp kucağına aldı. Aşağıya inince arkasından gittim.

Annem merdivenlerin en altından,

"Hadi çocuklar gidelim, bu kadarı yeter."

Dilek abla "Daha kahvelerinizi içmediniz ama gökben abla " diye itiraz etti.

Edra yanağından öpünce susarak, gülümsedi. En fazla 27 yaşındaydı ve tek yaşıyordu. Kesinlikle esmerlere tapıyordu.

Eve adım attığım anda, odama koştum. Annem,

"Ne var odan da her seferinde oraya kaçıyorsun" kapıyı kapatıp, geri açtım.

"Beni rahatsız edecek kimse yok. Yeterli Değil mi?" Diyerek kapıyı yeniden kapattım.

Akşam Amcamlar geleceği için banyo etmem gerekiyordu.
Islak saçlarım ve krem rengi bornozumla kendimi yatağa attım. Geceleri ne kadar yorgun olsam da uyuyamiyordum. Fakat bornoz keyfi başkaydı. 10 dakika içerisinde zihnimi uykuya açmıştım.

İstikrarlı bir el sürekli karnıma girip,

"Balım, balım uyan. Amcanlar geldi. Balım!"

Şuursuzca gözlerimi açıp, başımda dikilen anneme baktım. Yorganı açıp ayaklarımı yere Sarkıttım ki annem yine,

"Sen bornozla mi yattın kız hasta olacaksın hasta! Biri düzgün olsun ya biri akıllı olsun" diye sitem ederken dolabıma yürüdüm.

Mek MakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin