Ağzım kurumuş, su diye tuttururken, kalkmamak için,vücudumla bu konu hakkında tartışıyordum ki, zil -bir parça turta yiyince büyüyen Alice gibi olup, zili ezme, isteğimi uyandıracak şekilde- çaldı. Kimse açmayınca, sinirle göz bandımı yere atıp, bağırmaya başladım.
"Daha sabah ezanı okunmadı be." Dedim. Salonda yayılmış aile fertlerini görünce daha da katılaşan, vücudumla kapıya yürüdüm. Çise;
"Aslında, 3 saat önce okundu." Dedi,bilmişçe.
"Sus Çise. Bana laf yetiştireceğine şu kapıya niye bakmıyosun." Dedim, aynı anda kapıyı açıp, tekrar kapatma isteğime yenik düşmemek adına, bir iki adım uzaklaştım. Dün beni evden kaçarken, yakalayan çocuktu. Şaşkınlığıma, biraz da şirinlik ekleyerek,
"Sen yeni komşumuz musun?" Dedim, evet dememesi için dua ederken, çünkü dün gittiğimi söylerse açıklamak zorunda kalır ve işi batırırdım.
"Hayır" Dedi. Daha kötü bir ihtimal sunarak;
"Aile dostumuzun çocuğu musun?"
"Hayır"
"Edra'nın arkadaşı?"
"Hayır" Dedi, sinirlenerek;
"Kimsin o zaman!" Dedim. Bu, sorudan çok "başımı derde sokmadan, git" di.
"Yeni Bahçivan!" Dedi, sevinçle. Geceliğimde ki, inek bile hayal kırıklığına uğramıştı, Vücudumda ki diğer parçalar gibi;
"Alman kasetlerinden özendiysen, hiç girme işe." Dedim, sonra ne dediğimi fark edip;
"Yani, şey hayatını bahçeye adayamayacak kadar genç değil misin sen? Başka hobi mi kalmadı?" Dedim. Evet daha düzgün bir cümleydi. Çocuk;
"Bahçeleri seviyorum ama haklısın bir hobi değil. İhtiyaç." Dedi, bu mu düzgün cümle, balım?
"Afadersin, ben balım" Dedim, tanışmayla geçiştirerek.
"Jiyan." Dedi. Babam içerden seslenip;
"Kuzenlerinse, orada dedikodu yapmayı bırakıp, içeri girin ve sende şu inekli geceliğini çıkart. Harbiden neden, gecelik inekli?" Dedi. Ilk defa düşündüğümü fark ederek, o saydıklarımız koyundu, değil mi? İnekle alakası yok. Verecek cevap bulamayınca, Çocuğa, gir anlamında kapıyı sonuna kadar açtım ve yanaklarımı şişirerek yukarı çıktım.
Babamlar, içeri giren jiyan'ı karşıladılar. Tabi ki medyum değildim. Askerlik arkadaşını, yıllar sonra görmüş sevinciyle karşılanınca ses buraya kadar geldi. Babamın tek sevdiği şey atlar değildi, bahçelerle de ilgilenirdi. Fakat çok sevdiği bir şey varsa o da, bakımlı bir bahçedir.
Üzerime, sade gri bir tişört ve altına turkuaz şortumu giydikten sonra aşağı indim. Çocukla, tabi ki ilgilenirdim, dün ki olay olmasaydı. Yine de, her şekilde ideallerimde ki erkekti. Annem beni görür görmez, bir tulum uzatıp;
"Al, giy bakalım. Bahçıvana yerleri göster. Ayrıca şu negatif enerjinide toprakla uğraşarak at lütfen." Dedi. Elini yukarda sallayıp, itiraz istemediģini belirtti.
Bahçeye indiğimde, jiyan çimlerin üstünde oturmuş bahçeye bakıyordu. Ben ses yapa yapa gidince;
"İşe, benim yerime seni mi, almaya karar verdiler?" Dedi, gülerek. Haklıydı. Tulumu onun giymesi gerekirken, ben giyiyordum. Ters cevap vermemek için içimden tekrarladım. Negatif enerjini at. Negatif enerjini at. nega... Toprak bile sanki bana siktiri çekip, "senin içinde ki negatif enerjiyi vidanjör bile atamaz" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mek Mak
RandomYapmak, uğraşmak, umursamak, sevmek, hissetmek, dokunmak, bilmek, güvenmek, sır tutmak ve köle olmak bana göre değil. Ama abim böyle düşünmüyor. nedeni ise... 08.07.2011 Merhaba, ben balım. Sizlerin kim olduğunuzu bilmiyorum ya da hayat hikayenizi v...