Tiny Glow | Taekook

- 7 -

1 yıl ve 4+ aylık uzun bir aradan sonra merhaba. Bu kadar uzun bir süre hiçbir şey yazmamamın sebebi aklımda ilerleyen olaylar için fikir olmamasıydı. Yani o zamanlar öyleydi, ek olarak sınav senem de araya dahildi. Bu yıl da üniversite sınavına hazırlık yapıyorum. Fakat artık burayı böyle kimsesiz bırakmayacağımı düşünüyorum. Ayrıca artık hikâyenin ilerlemesi için iyi olduğunu düşündüğüm birçok fikrim var, okuyup göreceğiz.-🖤

İyi ve dikkatli okumalar..

'yazarlar ve küçük, saklı yalanlar'

-

Taehyung küçüğü için kapıyı açıp onu oturtmuş, ardından tavşanla birlikte kendisi de arabaya binip şoföre nereye sürmesi gerektiğini söylemişti.

"Taehyungie hyung, teşekkür ederim."

"Ne için, Kook?"

"Onu götürmeme izin verdiğin için."

"Herkes bunu yapmalı ve senin saf niyetin olmasaydı onu fark etmezdim."

Küçük olan gülümseyip hyung'unun koluna sarılmıştı. Onu çok seviyordu, ve tabii ki sözlerini de.

1 hafta sonra.

"Kesinlikle orada olacağım, kafamı dağıtmaya ihtiyacım var."

"..."

"Anlaştık, yarın görüşürüz."

Taehyung telefonu kapatıp başını oturduğu koltukta arkaya yaslamıştı. Hem başı ağrıyordu, hem de bu yüzden gözlerini dinlendirmeye ihtiyacı vardı. Konuştuğu kişi sınıf arkadaşı Jimindi - pembe saçlı tatlı çocuk. Konuştukları konu ise okulun yarın için düzenlediği orman gezisiydi. Jimin ise Taehyung'un gidip gitmeyeceğini öğrenmek için onu aramış, ondan kesin ve olumlu bir cevap almıştı.

Salondaki tek ses Taehyung'un nefes sesleriydi. Diyeceğimi düşünmeyin. Çünkü bilirsiniz, onun yanında gezen bir minyon var ve bu minyon hyung'unu sadece özel işleri olduğunda yalnız bırakıp yaşıt arkadaşı Eun Hee ile takılmaya gider.

Taehyung'un nefes sesleri haricinde duyulan diğer ses bu minyon'un elinde tuttuğu mavi kremalı, üstü süslü cupcake'i yeme sesiydi. İştahla yiyordu çünkü kendisi böyle renkli, süslü ve tatlı şeyleri severdi, tam da annesiyle büyümüş erkek çocuğundan beklenilecek şeyler.

Bu iştahlı yeme faslının sonucu çocuğun ağız kenarı ve minik burnu mavi krema ile kaplanmıştı. Son lokmayı da yuttuktan sonra 3 dakikadır aklını kurcalayan soruyu sormuştu. 3 dakika önce sormaya fırsatı olmamıştı çünkü yediği şey, hyung'una soracağı sorudan daha önemliydi.

"Taehyungie hyung."

Taehyungdan ses çıkmamıştı. Jeongguk onun sessiz kalışı yüzünden sinirli gözüktüğünü düşündüğü yüz ifadesini yapıp kaşlarını çatmıştı. Ardından ayağa kalkıp küçük adımlarıyla hyung'unun yanına gelmişti.