center: k-pop gruplarının merkez üyesine denir. bazı yerlerde tuhaf göründüğü için çevirmeme kararı aldık.
signal şarkısı: signal song. mnet survival şovlarında tüm stajyerlerin yer aldığı şarkıya deniyor.
pd: yapımcı.
-
Popüler inanışın aksine, Sung Hanbin daha önce kimseyle çıkmamıştı.
Hayır, bazı insanların romantik münasebetlerini asla resmiyete dökmeyip "hiç çıkmadıklarını" iddia etmesi gibi söylemiyordu bunu.
Onun dışında herkes için inanması güç bir durumdu.
Çünkü Sung Hanbin, 179,6 cm boyuyla dikilir ve annesinin kafesini ziyarete gelmiş orta yaşlı kadınlar ona oldukça seçkin kızlarından söz açmaktan geri duramazlardı.
Genç müşteriler yaptığı herhangi bir hatayı hemen affederdi; Hanbin tezgâhın arkasından çıktığı an yüzlerdeki kızgınlık birer şok ifadesine dönüşürdü.
Mesele o ki bir keresinde bir müşteriye donuk, üstü buz parçacıklarıyla süslü ve paketlemesi hala üzerinde olan bir injeolmi tostu servis etmesine rağmen paçayı sıyırmıştı.
Kadın Hanbin'in tüm karşı koyan ısrarlarına aldırmayıp "Güzel, harika. Teşekkür ederim, gerçekten." diyerekten tostu ağzına tepmişti.
Arkadaşlarının periyodik olarak ve inanılmaz bir hayretle söylediği üzere "fena bir görünüşü yok" tu. Tamam kabul, belki de dedikleri tam olarak bu değildi. Belki de onun "şaşırtıcı derecede güzel" olduğunu söylüyorlardı. Tam bir çiçek çocuktu, falan.
Peki Sung Hanbin'i flört sahnesinden alıkoyan neydi? Korkunç bir kişilik mi? Pek sayılmaz. Hanbin'in kişiliği etrafındaki herkesten yeşil ışık alırdı. O ise iltifatlara her seferinde mütevazı cevaplar ve mahcup baş sallayışlarla karşılık verirdi, cidden, dünya üzerindeki en kibar insan olmalıydı.
En uzak tanıdıkların bile onun hakkında söyleyecek güzel bir sözü vardı; dağda terk edilmiş bir köpeği kurtarmasına tanıklık eden o kadın mesela veya lisede sataşıldığı sırada zorbalarını karşısına almasından ötürü ona teşekkür eden çocuk.
Bir arkadaşı "Centilmen ve yakışıklı, iyi giyimli, yapılı ve bakımlı." diye şaka yollu bir hoşnutsuzlukla belirtmişti. "Hiçbir kusurunun olmaması bir psikopat olduğun anlamına gelmeli. Gerçek olduğundan şüphe duyuyorum bazen." Hanbin onunla birlikte gülmüş, bir kolunu omzuna atmış ve öğlen yemeğini ısmarlama sözü vermişti.
Dansçı arkadaşları ve ekibi ise farklı bir açıdan rahatsızlardı. Sık sık "Muhtemelen istediğin herhangi biriyle çıkabilirsin, Bin," derlerdi. "Bak, cidden. Ne zaman bir dersi yönetsen, sonrasında birileri numaranı sormak için bana geliyor. Yeter artık." Hanbin, tekrardan, sesli ve net, sadece gülmüş ve arkadaşına başına açtığı dertlerden dolayı özür dilemişti.
Aseksüellik? Romantizme ilgi duymamak?
İkincisi bir bakıma akla yatıyordu. Hanbin gençliğin dürtüleriyle birini öpmek için fazla meşgul -bknz: bastırılmış ve hırslı- olmuştu her zaman. Ya da o dürtü içinde bir yerlerde gerçekten vardıysa bile, eyleme geçirmesine engel koyan birtakım tutkuların peşinden koşuyor olmuştu hep.
Önünde upuzun bir hayat beklerken, kim suçlayabilirdi ki onu? Hanbin'in yetişmesi gereken milyar tane arkadaşı vardı zaten. Her şeyin üstüne bir de ilişki eklemek programına -aklını kaçırmış bir paintball oyuncusunun saldırısına uğramış gibi görünen programına- ters düşerdi. Tüm planlarını düzgünce organize edebilmesi adına Google Takvim'in daha fazla renk seçeneği eklemesini diliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the allegaytions // haobin (türkçe çeviri)
FanfictionBoys Planet tek başına bile, acı verici derecede bekar herhangi bir gay erkek için bir felakete dönüşebilirdi- sonuçta, baskı, onlarca kamera ve aynı cinsiyetten diğer 97 çekici insan söz konusu olunca bir şeylerin ters gitmesi kaçınılmazdı. Ama Han...