O gece sevişen tek çift ChanBaek değildi. Gittikleri gece kulübünde o gece, Park Hılding ortakları ex kullanmışlardı. Byun Holding ortakları buna alışkın olmadıkları için sadece alkol içmişlerdi ama o bile yeterliydi.
Jongin -sözde baştan aşağı heteroseksüel olan- Kyungsoo'yu dansa kaldırmış. Üstüne onunla pistin ortasında adeta yiyişmişti.
Junmyeon Yixing ile, Jongdae Minseok ile, Yifan Zitao ile, Sehun ise Luhan ile flörtleşmişti gece boyunca ama HunHan ikilisi de yerlerinde duramamıştı. Hatta bir ara Han Sehun'a kucak dansı yapmıştı. Herkesin kafası iyi olduğu için kimse garipsemiyordu bu durumu. İyi ki daha içmeye başlamadan herkes birbirinin numarasını almıştı. Yoksa muhtemelen kader hepsinin yolalrını burada ayırırdı. Ve ne hikmetse kimse Chanyeol ile Baekhyun'un kaybolduğunu fark etmemişti. Çünkü herkes kendi dünyasındaydı sanırım.
................................................................................
Chanyeol bir pazar sabahına uyanmış ve uyanır uyanmaz bir bardak ekstra espresso shotlı americano içip evindeki spor salonuna inmişti. Baekhyun ile yaşadıklarına öfkeliydi.
Boks eldivenlerini giyip yumruk atmaya başladı kum torbasına. Hırsla vuruyordu. Baekhyun'a gerçekleri söyleyemeyişine sinirliydi. Nefes nefese kalmıştı. Eldivenleri çıkardı, çıplak elle yumruk atmaya başladı. Acıyı sonuna kadar hissetmek istiyordu. Elleri kanamaya başlamıştı. Devam etti, tekme attı, yumruk attı hatta kafa bile attı kum torbasına. Bitap düşmüştü. Yere oturdu.
Bir süre sonra yerden kalktı ellerine pansuman yapıp bandaj sardı ardından sporuna devam etti. Daha stresini tamamen atamamıştı. Yaklaşık 1 saat de fitness yaptıktan sonra yemek yiyip duşa girmişti. Baekhyun'un şampuanının aynısını almıştı. Ama kullanmıyordu. Sadece arada koklamak için almıştı, onu sakinleştiriyordu. Duşta fazla oyalanmayıp çıktı. Hızlıca üzerini giyinip yatağa yattı.
Hâlâ sakinleşmiş hissetmiyordu. Komodine uzandı, çekmeceyi açıp içindeki kırmızı kutuyu aldı. İçinden bir tane jelibon ayıcık çıkardı. Bu onu sakinleştirecekti. Chanyeol ağzına attı ve çiğneyip yuttu. Yatağa uzandı tekrardan.
Önce ağzı kurudu sonra göz bebekleri büyüdü. Evet sanırım ufak bir ayrıntıyı atladım. Jelibon marihuana içeriyordu. Normalde bunu çok ağrıları olan ve ölümcül hastalığı olan insanlar kullanıyordu ama Chanyeol zevk için Amerika'dan getirtmişti. Chanyeol uyuşturucuyla içli dışlıydı çünkü şirketi bir yandan paravan olarak kullanıp uyuşturucu ticareti yapıyorlardı.
Chanyeol "Lanet olsun Baekie!" diye bağırdı. Yatakta debelendi. Öfkesine odaklanmıştı moda girdiğinde. Baekhyun'a öfkeliydi çünkü sanki yaşadıkları şey tek taraflıymış gibi hissettiriyordu. Ama yaşadıkları tek taraflı değildi, yani en azından artık tek taraflı değildi.
"Byun Baekhyun senin en büyük rakibin. Onu tanı oğlum, onu tanı."
Zihnine dolan anılar ile gözlerini sıktı. "Çık zihnimden." diye bağırdı. Tam kurtulduğunu düşünüyordu ve yine başlıyordu her şey. Zihninin kabukları çatlıyordu sanki.
"Dur, lütfen dur. Tamam dediğini yapacağım."
Dediğini yapmıştı da Chanyeol. Keşke yapmasaydı ama yapmıştı. Chanyeol'un eli telefonuna gitti. Baekhyun'un sesini duymaya ihtiyacı vardı. Ezberinde olan numarayı tuşladı. Bir kaç çalış sonrasında telefon açıldı: "Alo..." Baekhyun tanımadığı numaraları normalde açmazdı ama bu sefer içinden açmak gelmişti. Çünkü arayan numara sanki bir yerlerden tanıdıktı. Anlamlandıramadığı bir yerlerden...
"Kimsiniz?" demişti Baekhyun ama yine Chanyeol'dan ses gelmemişti. Baekhyun daha fazla dayanamayıp telefonu kapattı. Ve Chanyeol'u tekrar kendiyle yalnız bıraktı.
"Chan seni seviyorum."
Chanyeol yatak başlığına yasladı sırtını ve dizlerini kendine doğru çekti. Başını ellerinin arasına aldı ve saçını çekiştirmeye başladı. "Bunların hepsi zihnimde, bunların hepsi zihnimde... Sus lütfen sus. Özür dilerim."
"Chan istemiyorum, lütfen yapma."
Yapmıştı. Yaptıklarını sadece Chanyeol hatırlıyordu. Ve keşke o da hatırlamasaydı. "Özür dilerim Baekhyun" Chanyeol ağlamaya başlamıştı.
..................................................................................
Baekhyun, Kyungsoo ile havuz kenarında oturuyordu. Haftasonu Kyungsoo ile birlikte yazlığa gelmişlerdi.
"Arayan kimmiş?" diye sordu Kyungsoo. Baekhyun "Bilmiyorum ki sesini duymadım ama numarası tanıdıktı." demişti. "Liseden veya üniversiteden biri olabilir mi acaba? Hatırlıyor olmalısın bayağı kalabalık bir arkadaş grubumuz vardı üniversitede." böyle bir fikir ortaya atmıştı Kyungsoo.
Baekhyun düşündü ve Kyungsoo'ya döndü sanki bir şey hatırlamıştı. "Ben üniversiteyle ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyorum Kyungsoo. Biliyorsun terapiste gittim. Ve hâlâ gidiyorum ama neden hatırlamadığımı çözemedik. O zamanlarda ağır bir şey yaşadığım için hafızamı silmiş olabilirmişim." dedi Baekhyun Kyungsoo'ya güveniyordu. Bu yüzden sırrını kolayca paylaştı. Kyungsoo şaşırmıştı. "Üzücü bir durum anılarımızı hatırlamaman. Sahi o zamanlar bir anda ortadan kaybolmuştun. Ondan önce bizi biriyle tanıştıracağını söylüyordun." dedi. Baekhyun düşündü. Kim olabilirdi ki?
"Ben seni sevmiyorum, pis ibne."
Bir an bir şeyler hatırlar gibi olmuştu Baekhyun. Bu konular hakkında konuşmak tetiklemiş olmalıydı. Elindeki kokteylden bir yudum aldı. Chanyeol ile arasında olanı düşündü. Aslında hiçbir şeydi. Gülümsedi istemsizce sonra da somurttu. Ardından biraz serinlemek için havuza attı kendini. Çok düşünmek istemedi ama yine de oldukça çok düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORBIDDEN LOVE || CHANBAEK
FanfictionTenler birbirine sürtündüğü sırada, saat 00.00'ı bulmuştu. Ay gökyüzünü aydınlatıyordu. Tek duyulan sesler boğuk ve güçlü inleme sesleriydi. "Ch-Chanyeol," dedi küçük beden "b-ben g-gel ohhh~" cümlesini tamamlamadan boşalmıştı Baekhyun. Şimdi sıra...