Hayat bazen yüzünüze gülmez. Çünkü Tanrı sizi sınamak ister. Ben aile konusunda cidden şansız bir cocuktum.
Ailem beni hiç sevmedi hep bir hata olduğumu söylediler. Ben hep sustum çünkü haklılardı ne diyebilirdim ki eğer doğmasaydim ben yapmasam bile o gün jisung'un kalbi kirilmazdı.
İki gün dışarıda sabahliyordum artık her ayağa kalktığımda gözlerim karariyordu. Ciddi anlamda çöktüğümü dışardan bakan bir insan bile görebilirdi. Eskisi gibi gülümseyen sevgilisi mutlu olsun diye ona suprizler yapan bir minho yok. Çünkü o minho'nun artık bir gücü yok. Çünkü o minho'nun artık bir sebebi yok. Çünkü o minho'nun artık bir jisung'u bir yildizi yok.
Gidicektim...buradan bugün gidicektim ama son defa görmek istedim onu. O yüzden son defa o okula gidip doya doya o güzel yüzüne bakacagim çünkü son kez göreceğim onu.
İçimde kaç gündür anlamdıramadığım bir his vardı. Bunu cidden çözemiyordum. Bir şey olacak hissediyordum.
Oturduğum banktan kalktım ve hemen ilerimdeki çeşmeden ellerimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttim son defa o eski minho olacaktım.
Son defa.
Yavaş ve ağır adımlarla okula ilerliyordum. Tanrı sanki bana sesleniyordu son kez bu güzelliklerin tadını çıkar diyordu , son kez güzelce nefes al diyordu.
Durdum ve kollarımı açarak kafamı yukarı doğru dogrulttum ve derince nefes aldım. Sanki buna yıllardır muhtaçmışım gibiydi. İyi hissettim.
Son kez.
Okuldan içeri girdim ve herkesin gözünü üzerimde hissettim. Alışmıştım artık sorun etmedim.
Bir banka oturup sadece etrafı izledim.
Son kez.
Gözlerimi kapadım ve derin derin nefesler almaya başladım. İyi hissettiriyordu.
Ama sonra bir gürültü koptu. Birileri kavga ediyordu ve bağıran kişinin sesini cidden kaç kilometre uzakta olsam bile tanırdım.
Jisung.
Matthew ile kavga ediyorlardı banktan kalktım ve yavaşça ilerlemeye başladım yanlarina doğru.
Her bir adım daha çok kötü hissettiriyordu.
Ölücekmişim gibi.
Aramızda dört adım vardı. Durdum.
Ama şimdilik durmustum.bıçak cikartip jisung'a doğru bir hamle yaptığında işte zaman kavramı bende yok oldu ruhumu teslim edecekmiş gibi hissettim. Ona karşı bir hamle yapacağı anda koşarak jisung'un önüne geçtim.
O an bir sızı hissettim. Tam kalbimde.
Bu baskı çok kötüydü ve canımı çok yakıyordu ama ses çıkarmıyordum. Ağzımı dahi acamiyordum sadece gözlerim Matthew'de sabitliydi ve kollarım jisung'u korumak için açıktı.
Ama yavaş yavaş gözlerim kaydı.kendime gelmeye çalıştım ama yavaş yavas düşüyordum. Ama belimde bir baskı hissettim. Bu baskı bana huzur'u hissettirdi. Uzun bir aradan sonra ilk defa huzurlu hissettim.
İyi hissettim.
Çünkü jisung'un göğsündeydim ama bu sefer tek farklı olan şey yıldızları seyretmiyorduk ikimizde.
Kafamı yavaşca baldırına koydu. Şuan sadece onun o güzel yüzüne bakıyordum.
O çok güzeldi hemde fazla. Ben bu güzelliği hak etmedim.
Ben hiç bir şeyi hak etmedim.
Bana sesleniyordu duyamiyordum o güzel sesini. Kendime sövdüm gerçekten.
Çünkü yine benim hatam.
Gözlerim sadece onun yüzünde sabitliydi.
