Ölüm ne demekti?
Kalbinin durduğu zaman mı? yoksa içindeki her şeyin bittiği zaman mı?~ Şarkı ismi ~
°Posion tree°
Tek şey biliyorum o da artık yaşamadığımdı .
Kalbim durmadan benim ölmüş olmamdı.
Sahi nasıl ölmüştüm ?
Neden artık hiç bir şey beni mutlu etmiyordu?
En sevdiğim şeylerden nefret etmemi kim sağladı?
Kim değil neler bunu sağladı?
Cevabın hiç bir önemi yoktu.
Önemli olan şimdi nasıldım .
Ben artık kimdim ?
Nasıl hissediyordum ?
Hiç bir şey .
Artık duygusuz biri olmuştum. Başarmıştım.
Acı çekerek yaşamaktansa .
Bir süre şiddetli acı çekip sonra hiç bir şey hissetmemek daha iyiydi ve başarmıştım .Son Umut Kırıntıları.....
Ne zaman üzülsem dizlerimi göğsümün hizasına doğru getirip bacaklarımı kıvırıp kafamın üstüne koyardım ve sessizce boğazım düğüm olana kadar gözyaşı dökerdim ama bu sefer üzülmekten öteydi. Kalbim bu sefer atmak için sebep bulamamıştı ama direnmeye devam ediyordu .
Nasıl devam ediyordu bilmiyordum.
Ben son vermek istiyordum ama bir yandan da o durana kadar bunun devam etmesini istiyordum . Yaşamak için bir sebebim yoktu. Boğazım sökülürcesine öksürüp ağlıyordum. Çünkü sırılsıklam olmuştum . Boğazım inanılmaz derecede ağrıyordu. Bağırmak istiyordum ama sesim çok az çıkıyordu bunu kendime neden yapıyordum hiç bilmiyordum .
Ben sadece içimdeki parçaları öldürmüyordum. Kendimide öldürüyordum. Mutlu olduğum her şeyden nefret ediyorum. Mutlu olsam sonrası hüzündü . Mutlu olduğum şeylerden mahrum bırakıyorlardı. Nerede mutlu olduğum bir şey varsa orada hep engel olurdu. Derdime ilaç olan kişiler ise hiç yoktu. Bu yüzden duygusuz olmaya çalışıyordum. Amacım duygusuz birine dönüşmekti.Ben kalbimi durdurmadım ama o gün kendi gülüşümü öldürmüştüm.
Gerçek kimliğimi ve duygularımı öldürmüştüm. Kalbim atmaya devam etse de ben artık o eski ben değildim.Sağanak yağmurun altında ve yolun ortasındayım. Amacım içimdeki parçaları buraya bırakıp arkama bakmadan kaçmaktı.Bilmediğim bir yolda ıssız bir ormandaydım.
Araba sesi yok.
Herhangi bir kuş sesi yok .
İnsan sesi yok .
Nerede olduğumu bile bilmiyordum ama öylece duruyordum bu yere nasıl geldim bilmiyordum .
Sanki kafama bir darbe almış gibiydim ama bir tek şey biliyordum.
O da yarış arabanın sesiydi . O sesi duyunca evimi hatırlıyordum. Yuvamı mutlu olduğum yeri. Pardon en çok travmam olduğu yeri .
Benim bir evim vardı o da.
Mutlu olduğum şeylerdi benim evim bana mutlu olduğum şeyleri yasak koyan yer değildi . Ben artık kaçmıştım . Tam anlamıyla artık kim olduğumu bile bilemeyecek kadar unutmuştum. Nereden geldim ve neredeyim?
Hiç bir fikrim yoktu ama en çok korktuğum şey başıma gelirse işte o zaman şoka girip sadece olduğum yerde dururdum ben kaderi gayet şanslı ama bir o kadar da engelli olan bir insandım. Ben kendimi mutlu edecek bir şey bulsam mutluluğuma engel koyuyorlardı . Benim mutluluğumu bozuyorlardı ve artık ne mutluydum ne de üzgün.
....
Gözümü açtığımda nerede olduğumu bilmiyordum ama tek bildiğim her şey gerçekti.Rüya değildi. Yolun ortasında değildim. Rüya görmüyordum.
Neden her yer aydınlandı?
Bu o olamazdı değil mi ?
Beni bulmaması lazımdı.
O ses tanıdık ses . Maalesef o idi . Kaçamamıştım.
Ölümün ucuna kadar gelmiştim. Onun gelmesine gerek yoktu. Beni bulmamalıydı.O kadar kaçmıştımki bulamaz sandım ama yine beni buldu.
Gözlerim kapandı çok fazla ateşim vardı. Havale geçiriyordum. Krize bile girememiştim . Çünkü duygusuzdum.
Araba durdu . Işıklarını söndürdü ve kapı açıldı. Elisa diye bağıran bir ses duydum. Ben Elisa hayatı şanslı olduğu kadar engelli .
Beni kucağına alıp:
" Beni düşünmeden bunu yaptığına inanamıyorum " dedi öfkeli olduğu kadar endişeli bir sesle . Beni arabaya koyduktan sonra kapıyı hafifçe kapattı ama kendi kapısını öyle bir çarptı ki sanki kapı sökülmüştü. Arabayı çalıştırınca korktuğum o ses çıktı.
Benim travmam olan ses asla yakamı bırakmayacaktı. Çünkü o benim korktuğum şeyleri seviyordu . Çok hızlı gidiyordu. Eğer şimdi normal durumda olsaydım. Ben yanımdayken bu kadar hızlı gitmezdi. O biliyordu .Ben hızı ve yarış arabalarını sevmezdim. Beni yaşatmak için uğraşıyordu ama ben ölmüştüm .Yağmurda ıslanırken yetişememişti.Bedenimi kurtarsa ne olur ruhumu kurtaramadıktan sonra.
Tek umudum Zemheri ' yi almış olmasıydı. ..
....
Gözümü çok kısık açtığımda hastane odasında olduğumu anlamıştım. Kafamda bir ıslaklık vardı. Havaleyi önlemek için bez koymuş olmalılardı.
Gözlerimi tam açmaya çalıştığımda gözlerim bedenimin ateşinden dolayı yanıyordu . Muhtemelen hâlâ yanıyor olmalıydım. Ölümün kollarındayken ağzımdan tek bir kelime çıktı.
" Zemheri sende mi?" dedim güçlükle karşımdaki adama. Ben konuşmak için ağzımı açtığımda oturduğu yerden yanıma gelmişti. Eliyle camdan işaret verdi. İçeri Zemheri 'm girdi. Koşarak bana doğru geldi. Ona eğildim elimi yaladı . Kafasını öpüp onu okşadım. Sonra gitti." Aras" dedim çok az çıkan sesimle.
Bana baktığında benim gözlerimin aksine renkli gözleri ile kızgın bakıyor gibiydi ama halimden dolayı kendisini suçlayan bir ifadede var gibiydi ama benim gitmemden korktuğunu ifade eden bakışı ağır basıyordu. Ben ona seslendiğimde bana:
"Söyle gül yüzlüm" dedi.
" Seni çok seviyorum her şey için teşekkür ederim sevgilim." dedim taraklı sesimle
" Yapma gülüm kendine bunu yapma beni düşün" dedi.
"Artık çok geç Aras ben o sağanak yağmurda kendimi öldüreli çok oldu. Beni bırak ben öldüm. İstesen de eskisi gibi olamam. Ben başka biriyim . O Elisa öldü kabullen Aras."Ben artık duygusuzum sen beni düşünerek kendini yıpratma."
"Zemheri sende kalsın emanetim say . Senide bırakıp gitmek zorundayım ."
Kimse benim gibi duygusuz biriyle kalmayı hak etmiyor. " dedim boğazım acıyarak sarf ettiğim kelimeler ona fazlasıyla dokunmuştu.
" Elisa sen yaşıyorsun buradasın. Benden başka Kimse seni hak etmiyor. Bak dedi beni göstererek. " Ben varım yanında. Ben senin tek mutlu olduğun yanın değil miyim ?"
" Ruhum öldü Aras neye yarar. Sen kendini suçlama ama kaç saat orada kaldım bilmiyorum ben Elisa değilim Aras . Kendini avutma ."
" Gül yüzlüm yapma benim için yapma beni de kendinle birlikte yak ama öldürme . " Deyince ciğerimi söksünler ve alıp götürsünler istedim onu bu duruma soktuğum için ."Sen benimlesin . Gidemezsin Elisa bensiz gidemezsin biliyorsun .Sadece bir gecede ya bu ******* gecesinde nasıl bu hale geldin ? dedi büyük bir kızgınlıkla
Elisa sen beni arasaydın gelmez miydim? Neden ya neden ? Duygusuz olmak neden senin için önemliydi? Ben senin için neden önemli değilim? " Sordu kederle.
" Sen hep önemliydin Aras ama ben artık doldum. Son söyledikleri ağırdı. Hayatımda hiç bu kadar nefret duymamıştım . Ailem beni nefret kaynağı olarak görüyormuş. Gösterdikleri sevgi bir gösterişten ibaretmiş. Beni kandırmışlar . Kendimi bir hiç gibi hissetmeme sebep oldular." derken gözümden yaş akmadığını fark ettim. Duygularımı o yağmurun altında bırakmıştım.
Aras Yanıma oturarak eğildi. Bir şey demeden bana sarıldı." Lanet olsun ben hepsini hak ediyorum ." diyerek devem ettim söze ." Aras bunu dediklerinde onların en değerli eşyalarını yere fırlatıp evden kaçtım. O anki şok ile nereye geldim bilmiyorum . Ben bir hiçtim. Ailem yoktu . Bu halimi görünce magazinlere göstermek için yerimi bulup ilgilenirler diye buradan gitmeliyim.
Hatta bu ülkeden kaçmalıyım Aras " diyerek kolumdaki serumu öyle bir çektim ki kolumdaki damarları zedelemiş gibiydim . Yataktan kalktım . Sakın beni engelleme Aras " dedim kolumu tutmaya çalışırken .Hastane kıyafetini çıkarıp:
"Elisa'yım ben . Bulmalarına izin vermem. "
" Daha fazla burada kalıp dedikodu kaynağı olup magazinle uğraşmak istemiyorum. Aras"
Banyo kısmına gidip kıyafetimi değiştirdim. Ateşim biraz düşmüş olmalı ki gözümdeki sıcaklık biraz düşmüştü. Aras peşimden gelerek beni takip etti . Odadan çıkmadan önce perdelerin kapalı olduğuna dikkat ederek Arasın yanına gittim. O benim tek ailemdi . Önce ona sarıldım sonrada o fark veda öpücüğünü bıraktım dudaklarına ve beni engellemeden bıraktı . Gitmiştim çantamı alıp anahtarı çıkarıp bu ülkenin zalimliğini geride bırakmak adına yola çıktım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERVASIZ
ActionO ölümden korkmayacak kadar cesur ama beni öldürmeyecek kadar korkaktı.