Ateez yurdunda tam bir kaos ortamı vardı. Bütün gün çekimlerle uğraşmışlar, gece yarısına doğru yurda dönmüş ve düzensizlik içinde bir şeyler atıştırdıktan sonra menajerlerini göndermişlerdi. Yurtta sadece sekizi vardı. Salonda, bağırarak birbirini suçlayan 8 kişi...
<-------->
"Çaldığını itiraf et Mingi!"
"Sana onu çalmadığımı daha ne kadar söylemem gerekiyor Wooyoung?!"
"Benim kartım nerede ya Song Mingi?! "
"Ne bileyim ben Jung Wooyoung! "
"Sende olduğunu biliyorum Mingi!"
"Hyung, bağırmasanız mı?"
"Sen karışma maknae! Kartımın bu piçte olduğunu biliyorum."
"Evet Jjong-ah, sen karışma bu işe. Bırak kendi aralarında çözsünler, sana sıçramasın olay. Tamam mı bebeğim? "
"Tamam hyung, ama çok bağırıyorlar ve başımı ağrıtıyorlar. Aslında şey, demek istediğim, birazcık korkuyorum." Jongho sona doğru fısıldasa da Seonghwa onu duymuştu. Onu hafifçe kendine doğru çekerek hemen sağında ayakta olan Wooyoung'tan uzaklaştırdı ve kollarını küçüğüne doladı. Kulağına az sonra sakinleşeceklerini, sadece iki küçük velet gibi çığlık attıklarını söylerken hafifçe saçlarını okşuyordu.
<-------->
Salonda yere oturmuş sessiz bir şekilde UNO oynamaya çalışıyorlardı. Ta ki haşmetli Wooyoung efendi kartlarından birini kaybedene kadar. Woo kartını kaybettiğinin farkına vardığı anda nedensizce sağında oturan Mingi'yi kartını çalmakla suçlamaya başlamıştı. Ortalık kızışmış, sesler yükselmişti.
San ve Yeosang birbirlerine yaslanmış, eğlenerek artık ayakta olan ikiliyi izliyordu. Hongjoong ikiliye yakın bir yerde duran cam şişeleri fark edince onları mutfağa götürmek için kalktı. Yunho da sabahtan beri çekim yapmanın verdiği yorgunluk ve baş ağrısıyla bu kaosa daha fazla katlanamayacağını anlayıp liderlerinin peşinden mutfağa gitti. Yanına bir bardak su aldıktan sonra Hongjoong'a odasına çıkacağını söyledi ve biraz ağrı kesici bulma umuduyla San ile ortak odalarına çıktı.
Gözü masasının üzerinde duran senaryoya çarpınca kağıt yığınını eline aldı ve yatağına oturup tekrardan gözden geçirmeye başladı. Bir dizi için teklif almıştı. Dizideki rolü biraz... Yunho'nun kişiliğine göre fazlacaydı. Ama Yunho anlamlandıramadığı bir şekilde role çekilmişti.
İdolleri katleden bir katildi.
<-------->
Lider salondaki kaos ortamına geri döndüğünde hala sarılan en büyük ve en küçüğü görünce gülümsedi. Ama gülümsemesi maalesef ki çok süremedi. Kavgaları alevlenen ikili birbirinin saçına yapışmıştı.
Dengesi bozulan Mingi yere devrilirken Wooyoung da bütün ağırlığını vererek onun üstüne düştü. Kısa olan hemen toparlandı ve altındakinin karnına oturdu. İki eliyle saçına yapıştı ve var gücüyle çekmeye başladı.
Mingi'nin attığı çığlıkla yüzünü buruşturan Seonghwa Jongho'ya nazikçe kendinden uzaklaştırdı ve ayağa kalktı. Uzun süredir oturmanın verdiği uyuşukluğu geçirmek için kendini biraz esnetti ve Jongho'ya doğru eğildi. Mırıldanarak alnına iyi geceler öpücüğü bıraktı. Maknae önce yüzünü buruştursa da sonra gülümsedi ve karşılık verdi. Büyük olan son kez saçını karıştırdıktan sonra Hongjoong'a odasına çıkacağını belirtti. Lider küçük bir baş sallamayla duyduğunu gösterdi ve hala yerde yayılmış olan San ve Yeosang'ı kaldırdı. Onları da odalarına gönderdikten sonra birbirini boğma aşamasında olan ikiliyi kulaklarından tutarak ayağa kaldırdı ve küçük bir azar seansına soktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
〈SYNDROME〉#8makesateez
FanfictionKendisi mi onu bu hale getirmişti? 'Hayır...' diye fısıldadı. Gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Hatırlayamıyordu. Buraya ne zaman, nasıl ve neden geldiğini; bu odada ne halt ettiğini bilmiyordu. Elini titrekçe yerde yatan çocuğa uzattı, sonra dok...