Yeonjin

Bay Tahmin

BEKLE,
DURDUR ŞARKIYI.
Ben başlat diyince başlatcan .

~Hyunjin'in ağzından~

Acaba suratına yumruk atsam Yeonjun'dan hoşlandığımı anlar mı?

I.N.: Tahmin geçmiştim.

İki dakikadır sadece bakışıyorduk.
Yanımdan geçerken bileğinden tuttum, hafifçe ona eğildim.

Ben: Şansını fazlasıyla zorluyorsun Yang Jeongin.

I.N. yüzüme yaklaşmaya başlamıştı.
Onu öpmek istemiyordum ama... Ama... IN şu an beni öpmek için yanıp tutuşuyordu.

"Üzgünüm Jeongin."

Arkada duran elimde telefon vardı. Kaş ile göz arasında Yeonjun'un numarasını aramak için açmıştım.

Yeonjun'u aradım.
Tam tahmin ettiğim gibi kapının arkasında telefon çalma sesi geldi.

I.N. bir andan uzaklaştı.

Kapının arkasını görmek için.
Sağa baktı, sola baktı ama birini görmemiş olacak ki geri geldi.

I.N.: Allah Allah kimse yok.
Ben: Emin misin?

Bir anda kapı açıldı ve içeriye Han girdi.

Han: Yaa siz nerdesiniz amk? Yarım saattir sizi bekliyoruz.
I.N.: Tamam, geliyoruz.

Han'ın arkasından, Yeonjun'un saklandığı yerden çıktığını gördüm. Han bana baktı.
Hiçbir şey fark etmemiş gibi yaptım.

I.N. kapıya doğru ilerledi. Yeonjun'un daha gitmediği belliydi çünkü Han bir anda gerilmişti.

Ben: I.N.
I.N.: Efendim.
Ben: Bilekliğin.

Gitmemesi için bileğini tuttuğumda bilekliğini almıştım.

Elimdeki bilekliğini ona gösterdim.

Ben: Bilekliğim, bende kaldı.
I.N.: Alayım.
Ben: Bekle ben takarım.

I.N.'i, inandırmam gerekiyordu ve Yeonjun'dan hoşlandığımı anlamaması için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

I.N. bunu öğrenmeye henüz hazır değildi. Ona "Ben Yeonjun'dan hoşlanıyorum" diyemezdim. O bunu şu an kaldıramadı.

I.N.'in bileğine bilekliğinin taktım.

Han'a baktım biraz rahatlamış görünüyordu. Anlaşılan Yeonjun gitmişti.

Ben: İnelim mi?
I.N.: İnelim.
Han:İnelim.

Han kapıyı bize tuttu I.N.'e çaktırmadan Han'ın kolu cimcikledim.

Han yüzünü biraz ekşitti sonra hiçbir şey olmamış gibi aşşağı indik.

Chan herkese limonlu soda ısmarlamıştı. Her akşam yemeğinden sonra kesinlikle limonlu soda içerdi.

Han çantasından iki tane A4 kağıdı çıkardı.

Taehyun: Han hep yanında A4 çantası mı taşır?

Hepimiz kahkaha attık.

Minho: Jisung, sessiz sinemayı çok sever de, ondan hazırlık yapmış.
Han: Aynenn.

A4 kağıtlarını katlayarak yırttı.

Hepimizin önüne üç parça kağıt koydu.

Han: Hepimizin kağıtlara bulması zor şeyler yazın.
Changbin: Mesela.
Han: Bul bir şeyler amk neden bana soruyon.