Deep Wounds Thirteen

33 9 8
                                    

"Evet, bu sefer istifa dosyamı falan da getirdim."

"Bak, Chaeyoung. Sen önemli bir polissin, istihbarata bile alınmayı düşünüldün; sadece dil yetmezliğinden dolayı alınamadin!"

"Christopher Bang, bunları bende biliyorum. Fakat ben istemedikçe bu mesleği nah devam ettiririm."

"Birincisi, düzgün konuş. İkincisi, kabul etmiyorum."

"Neyi?!"

"İstifanı."

"Anasının nikâ-"

Hakaretimi bitirtmeden getirdiğim dosyaları yırtmaya başladı. "Sen, sen şakasın! Bang, ben onlara ne kadar uğraştım!"

"Biliyor musun, umrumda değil. Üstelik, şimdi odana çekilebilirsin."

"Hah, asla gitmem - yani... odama. Bu dosyadan üç tane çıkarttım ben. Birisi şuanda Lee byung-Ho'da*. Birisi sendeydi, ayının insan gördüğü gibi pençeledin. Eh, diğeri de çantamda. Yani, ben kafama koyduğumu yapıyorum canım."
*Güney Kore Ulusal İstihbarat Servisi Teşkilat Yöneticisi

"İşte! Polisler böyle yapar, Chaeyoung."

"Ne yaparlarmış?" dedim küçümser tavırla. Göz devirip konuştu. "İsteklerinin, hedeflerinin peşinden giderler. Sende öylesin?"

"Hah, evet, öyleyim fakat bu özelliğe sahip onlarca meslek var, Christopher Bang."

Sırt çantamı omzuma attım ve koltuktan ayağa kalktım. "Odamdaki eşyaları topluyorum, elveda." derken sağ elimi ona karşı salladım.

*

Evet, iş yerimdeki bütün arkadaşlarıma veda etmiş, odamdan eşyalarımı toplamış, kendimi istifa etmekten emin kılmış bir biçimde istifa etmiştim. Kim Taehyung olayına gelecek olursak; bu işi Yuna'ya devretmiştim. Benden daha çaylak sayılırdı aslında, ancak ona güveniyordum. Bir mesleğe adanma isteğim şuanlık yoktu. Bankadaki paramı yer veya bir kafe açarım diye düşünmüştüm. Yuna bana istifa etmek istediğimi söylediğimden bu yana bir sürü mesaj atıyordu, istifa etmiştim şuan fakat onun mesajlar yağdırmasının duracağını sanmıyordum. Hyunjin, Yuna, Christopher ile hâlâ konuşmaya devam edecektik.

Hyunjin, benim lisans arkadaşımdı. Herkesin onun peşinden koştuğunu hatırlıyorum. Fakat bizim tanışmamız sadece banka oturma kavgasıyla olmuştu: sonrasında ikimizde birbirimizden özür dileyip, saçma bir şekilde arkadaş olmuştuk.

Yuna ise benim için çok başka. Kendisi benden yaşça küçük ve benden çokça enerjik. Onunla ise bir büfe de tanıştık. O bana saati sordu ve yanında telefon olmadığını, birisini araması gerektiğini söylemişti. Sonrasında ona birkaç soru yönelttiğimde; sorularımı geri çevirmemiş, yanıtlamış ve oradan muhabbet uzamıştı.

Christopher Bang. O adam benim lise arkadaşım ve asla zıtlaşmayı kesemediğim birisi. Her ne kadar lisede ukala birisi olsa da, polis olduktan sonra düzelmişti. Evet, benim hâlâ ukalalığım ve geri kafalılığım duruyordu, değişmemiştim.

Üçü de iyi insanlardı. Çoğu arkadaşım zaten onlar sayesinde tanıştığım insanlardı. Yani kısaca onlar benim çevremdi, çevremi yönetenlerdi.

Ve onlara çok güveniyordum.

Bu güvenimi hep daim tutacaktım.

Deep Wounds Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin