5

223 17 10
                                    

"Sen iyi misin!?"

Seokmin yere aniden düştüğünde ufak bir baygınlık geçirmişti. Ancak neyse ki bir yerine bir şey olmamıştı . Kolunda ufak bir sıyrık vardı sadece.
Gözlerini açtığında ise kendini hastahanede bulmuştu , içinden "Neredeyim lan ben? Bir dakika Hastahane mi !?" Demişti.

Hafifçe uzandığı yataktan kalktı . Sağına döndüğünde ise onu bekleyen bir sürpriz ile karşılaşacaktı.

"Ah sonunda uyandın mı? Neden seninle hep yollarda karşılaşıyoruz ? Ayrıca hiç mi bakmıyorsun trafik ışıklarına? Ya da sağına soluna!?"

Seokmin'in gördüğü kişi Joshua'dan başkası değildi . İlk önce şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi .
Daha sonra aklından "İyi de bu ne yapıyor burada!?" Diye geçirdi.

"Senin burada ne işin var?"

"Ne işim mi var? Hatırlamıyor musun? Ahh , tabii hatırlamayı bırak görmemişsindir . Sağına soluna bakmıyorsun ki . En son hatırladığın şey ne ?"

"Şey... dükkandan çıktıktan sonra eve yürümeye başladım. Sonra aniden yağmur bastırdı. Ah! Yoldan karşıya geçmek için koştum . Sonrası yok. Bayıldım mı ben ?"

"Evet , olup bitenden haberin yok o yüzden ."

"Şey tam olarak ne oldu ? Hâlâ senin neden burda olduğun hakkında da bir fikrim yok."

"Ben yolda motorla giderken bir anda önüme fırladın. Ben de aniden durdum . Ama sen sanırım korktuğun için kendini ileri fırlattın. Neyse ki sana çarpmadım . Çarpsam nolurdu acaba."

"Ahhh! Ölüyormuşum. Hatta öldürülüyormuşum! Hem de senin tarafından."

"Neyse , ölmedin ama . Ayrıca yoluma da sen anlatın . Çarpsam bu tamamen senin suçun olurdu."

"Sağanak yağmur vardı ben de koşmak zorunda kaldım. Ne yapsaydım?"

"Sağına soluna baksaydın en azından. Her neyse , olan oldu artık."

Doktor gelip Seokmin'i son kez kontrol ettikten sonra hastahaneden ayrılmak için Joshua'yla dışarı çıktılar.

Yağmur sonunda dinmişti. Hava da kararmıştı tabii. Seokmin telefondan saate bakmak için ceplerini yokladı. Ancak bir sorun vardı .

"Telefonum !?"

"Ne?"

"Telefonum yok!?"

Ardından Joshua cebinden Seokmin'in telefonunu çıkarttı . Telefon "telefon" demeye şahit ister hâle gelmişti. Zavallı Seokmin.

"Şey , evet o mesele ." Dedi telefonu uzatarak.

"Ahhh!!!! Telefonum ! Ne hâle gelmiş ! Ne yapacağım ben şimdi!? Yenisini de alamam!"

Joshua sadece öylece durmuş Seokmin'in telefonunun arkasından ağlayışını izliyordu. Hatta kendini biraz kötü mü hissetmişti ?

Seokmin ise sonunda ağlamayı bıraktıktan sonra Joshua'ya saati sordu.

"Şey , saat kaç ?"

"11 olmuş."

"AH ANNEM MERAKTAN ÇILDIRMIŞTIR. KESİN ÖLDÜRECEK BENİ! Neyse , hastahaneye getirdiğin için sağol . Gideyim artık."

Seokmin tam koşacakken kolunda bir el hissetti . Joshua kolundan tutarak onu durdurmuştu.

"Yine koşarak gideceğini söyleme bana? Tekrar hastahanelik olmak istiyorsan sen bilirsin tabii."

Can I Fall In Love With You ? / SeoksooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin