BÖLÜM 2
Amerika'ya indiğinde yaptığı ilk şey Gül'ü ve babasını arayıp onları harika olduğuna ikna etmek oldu.Ve öyleydi.Hayatı boyunca bu kadar özgür ve enerjik olduğunu hatırlamıyordu.Hayatında daima hep bir ama yapamazsam vardı ve bugün onları geride bırakmak için iyi bir gündü.Babasını bu kadar ani birşeye ikna etmek onu biraz oyalasada sonunda zafer Gül ve onun olmuş ve kendini Amerika'da bulmuştu.Amerika'yı turlayıp daha sonrasındada zayıflama yolunda ilk adımı atmak için ne kadar sabırsızlansada görevliler onu almaya geldiklerinde biraz morali bozuldu.Ona bugün gezemeyeceğini ve bir an önce kampta olmaları gerektiğini bildirdiler.Onlar da haklılardı.Sonuçta müşterilerini ilk günden yormak istemezlerdi.Onu almaya geldikleri aracın 4x4 olmasındaki tuhaflığı hiç saymıyordu.Sanırım gittikleri yer dağlık bir yerdeydi.Ama şehre o kadar da uzak olduklarını düşünmüyordu.Sonuçta geziler için müşterilerinin şehirden o denli uzak olmalarını göze almazlardı.Ama inkar edemeyeceği birşey vardı.Onu almaya gelen rehberler oldukça suratsız ve sessiz tiplerdi.Açıkçası bu onu biraz ürkütsede çok fazla üzerinde durmadı.Tüm konsantrasyonunu dönüşeceği şeye vermişti.Hatta hayallerine kendini öylesine kaptırmıştiki geldiklerini kadın onu hafifçe dürttüğünde farkedebildi.Vay anasını burası dağın başıydı.Yani abrtmıyordu burası gerçekten dağın başıydı ve kampın kapısı en az bir kale duvarı kadar uzundu.
Şaşkınlığını gizleyemeyip "vay canına burası çok ıssız" dediğinde onu havaalanından buraya getirenlerden biri olan kadın bir yandan kapının açılmasını sabırsızlıkla beklerken ona dönüp "emin ol çaylak daha hiç birşey görmedin"deyip önüne dönerek arabayla açılan kapıdan içeriye girdi.Bu kadın az önce ona çaylakmı demişti.Burası neydi mahallenin araba tamirhanesimi.
Ancak içeri girdiklerinde küçük dilini yutmamak için büyük bir çaba sarf etmesi gerekti.Burası bir kamptan daha çok askeriyeye benziyordu.Etrafta kendi gibi birçok yağ tulumu koşuyor ve başlarında onlara bunu yaptırdığını düşündüğü adamlar bekliyordu.Etraf tüm dünyadan izole edilmiş ve duvarlarla çevrili olduğundan insanda hapishane izlenimi yaratıyordu.Ve tek çıkış yoluda az önce girdikleri kapıymış gibi duruyordu.Ve arkalarınadn büyük bir gürültüyle çoktan kapanmıştı bile.Acaba buradan kaçmak için çok mu erken diye düşünüyordu ki araba durup kadın ona inmesini söylediğinde geç kaldığını anladı.Hazırladığı küçük çantayı alıp arabadan indiğinde araba hızla harekete geçip gözden kayboldu.Harika onu birde burada turist Ömer gibi bırakmışlardı.Etrafında kimsenin olmadığını düşünüyordu ki kot pantolonla bile benim diyen mankenlere taş çıkaracak bir kadın gülümseyerek burnunun dibinde bitti.
"Sen Bayan Durumsuz olmalısın.Ben Amanda Jackson buranın idaresinden ve sizlerinin eğitini tamamlanızdan sorumluyum."Ondan cevap almaya bile tenezzül etmeden takip etmesi için el hareketi yapıp harekete geçti.Ne eğitimiydi,neler dönüyordu bu Allah'ın unuttuğu yerde.Kafasındaki sorulara yanıt bulacağı umuduyla kadının peşine taıldı.Büyük bir kapının önüne geldiklerinde kadın kapıyı tam açmak için yöneldiğinde heyecandan ve biraz da korkudan ölmek üzere olan Derya' ya dönüp "hazır mısın çaylak" diye sorduğunda yalnızaca kafasını evet anlamında sallamakla yetind.Onu ne veya neler beklediğini bilmiyordu ve buraya herşeye hazırlıklı olarak geldiğini düşünüyordu.Ama yanılyordu.Hem de büyük yanılıyordu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAZILARI ŞİŞMAN SEVER
RomanceTANITIM BAZI İNSANLAR SİMETRİK DOĞAR, BAZILARININSA SADECE KEMİKLERİ İRİDİR... Derya Durumsuz'da ikinci kategoriye giren in...