İSİMSİZ

ilk tanışma

hani insanlarda dönem dönem olan o boşluk, hatta hiçlik hissi var ya işte Seda bu hissi son 2 senedir sürekli yaşıyordu. kafasındaki sesleri susturamıyor, hayat standartını düşüren  hatta sağlığını bile etkileyen şeyler yaşıyordu. üniversite sınavına hazırlanması da üstüne eklenince Seda artık tamamen kendi kontrolünü kaybetmişti. sanki hayatının ipleri kendi elinde değildi.bir yandan akademik hayatına çok önem veriyordu,diğer yandan da başarılı olmak adına hiçbir şey yapmıyordu. daha doğrusu yapamıyordu. kullandığı antidepresanlar ona hayatı yaşarken ne yaşadığını hissetmeme gibi kötü bir alışkanlıkla gelmişti. aslında kötü bir hayatı yoktu hatta aksine bir çok insandan daha güzel bir hayatı vardı. maddi anlamda hiçbir sıkıntı yaşamazdı. ama maneviyat için aynısını söyleyemezdi. işte bu Sedayı içten içe yiyen şeydi. Onu gerçek anlamda anlayan kimse yoktu. En yakın arkadaşı Tuğçe bile onu yeteri kadar anlayamıyordu. karmaşık bir kafası vardı. bir çok insana göre de zor  bir insandı. idealleri olan ama hayattan bıkmış bir insandı işte. bir gün Tuğçeyle Sedanin evinde her ay düzenli yaptıkları makarna datelerindeyken Sude sonunda kendini Tuğçeye açmaya karar verdi.

S:neden böyle oluyor bilmiyorum. aslında sıkıntılarım da geçti ama hala içimde bir boşluk var.sınav senemden dolayı olduğunu düşünüyordum ama 1 sene geçti üzerinden. bu hissimin hala geçmemesi anormal değil mi?

evet sınav senesinin üzerinden bir sene geçmişti. Seda istediği okulda ve istediği bölümde okuyordu. o kadar ders çalışmamasına rağmen hala daha kendisi de mühendislik kazandığına inanmıyordu. içinden hep yeterli olmadığını geçiriyordu. psikiyatristi bunun sebebinin aile içinde kendisinden 2 yaş küçük başarılı kardeşi ile kıyaslanmasından kaynaklandığını söylüyordu. Ah o kardeşi. Sedadan daha güzel, başarılı ve sevgi doluydu. isteyip de elde edemiyeceği hiçbir şey yoktu. sedadan küçük olmasına rağmen 3 yıldır güzel giden bir ilişkisi de vardı. 18 yaşında hayattan alabileceği maksimum verimi alıyordu. çok mutluydu. ve girmiş olduğu üniversite sınavında ODTÜde gıda mühendisliği kazanmıştı bile.seda da mühendislik okuyordu ama özel bir üniversitede %50 burslu bir şekilde. bu da tabiki de kıyaslamalara haklı bir sebep kazandırıyordu. seda bunları düşünürken tuğçe cevap verdi.

T:bak seda sana doğruları söylemek benim görevim. hayatında neler oluyor bilmiyorum. bana anlatman için nelerden vazgeçerdim ama anlatmamakta kararlısın. fakat bu normal değil. artık kabul etmelisin. bu yaşadığın duygularda üniversite sınavının payı sandığın kadar yüksek değil.bir şeyler ters gidiyor farkındayım. bunu değiştirmek istiyorsun onu da görüyorum ama bu şekilde olmaz. sadece haftada bir gün psikiyatriste gitmekle ve yalnızca benimle buluşmakla bu hissi gideremezsin.bak okulun da güzel gidiyor. başarısız bir öğrenci de değilsin. biliyorum başarılı olduğunu kabul etmeyeceksin ama bir bana bak bir de sana. o zaman anlarsın başarılı mısın değil misin!?

Tuğçe Sedadan 2 büyüktü. 22 yaşında olmasına rağmen hala üniversite kazanamıştı. çok da istemiyordu ama ailesinin ısrarları için giriyordu her sene sınava. bir ilişkisi vardı. çocuk Sedanın gözünde bir çöplüktü.hani en yakın arkadaşının sevgilisi hiç sevilmez ya, bu öyle değildi. çocukta sevilecek hiçbir özellik yoktu. zenginliğiyle sürekli başta sevgilisi olmak üzere herkesi aşşağılayan ucubenin biriydi sedanın gözünde Rıfat.ama tuğçe onu çok seviyordu, bütün red flaglerine rağmen rıfat onun hayatının aşkıydı. seda bu yüzden katlanıyordu o ucubeye. rıfatın çevresi çok genişti, tuğçe sürekli onlarla takılması için sedayı çağırıyordu ama seda ne o ucube rıfatı ne de onun aynı klasmandaki şımarık arkadaşlarını görmek istiyordu. aslında tuğçe sedaya rıfatın arkadaşlarındna biri olan ünlü biriyle bireyle date bile ayarlamıştı ama seda son anda işi çıkma bahanesiyle mekana bile gitmemiş, çocuğu saatlerce bekletmişti. bunu duyan rıfat da tuğçeye patlamış hatta ayrılık aşamasına gelene kadar kavga etmişlerdi. bu olaydan sonra barışmışlardı ama rıfat bir daha kesinlikle böyle bir topun altına girmeyeceğini açık bir dille anlatmıştı tuğçeye. tuğçe de bu yüzden artık çok üstüne gidemyordu sedanın.