1. Bölüm *Umudun bir perdesinin açılışı.*

97 14 1
                                    

Aşk bazen bize susmayı öğretir. Bazen ise hiç susmamayı. Ama bana susturmayı öğretti. Hatta hayattaki birçok şey susmayı öğretti bana. Hayalim kendi dertlerime deva olamasam da başkalarının dertlerine deva olmaktı. Yaklaşık sekiz aydır bir klinikte psikologdum. Devamlı hastalarım ve tek seferlik gelen hastalarım vardı. Bugün ise randevularımda devamlı olarak gelen iki hastam ve ilk kez gelen hastam olacaktı. İlk kez gelenlerden hala korkuyordum. Genelde sinir hastalığı için gelenler 'Ben deli değilim.' cümlesini bir kez gelişlerinde bile onlarca kez sayıklıyorlardı. Bunun için korksam da sabah rutinimi yapıp öyle çıktım evimden. Güzel bir kahvaltı. Kendimi çok doyurmuyordum. Tok olmak rahatsız hissettiriyordu beni. Meditasyon yaptım. Her şeye hazırlıklı olmak amaçlı önceden kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum her sabah. Günlük planıma göz geçirme. Bugünkü gelecek olan yeni hastanın ne sorunu olduğuna. En önemlisi akşam Dora ile gideceğimiz partiyi düşündüm. Dora benim en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Bugün tatile gitmeden önceki son gündü. Üç hafta boyunca tatilde müthiş eğlenecektik.

Arabama binip kliniğe gittim. Kapının üzerinde Psikolog Işıl Balca yazan odama girdim. İlk önce sabah kahvemi içtim ve günlük planımı yeniden düzenledim. Sonra yavaş yavaş hastalarımı randevu saati geldiğinde almaya başladım. 

Bugün ilk gelen hastam Selin Hanım'dı. Selin Hanım'ın üçüncü gelişiydi bu. İşle ilgili sıkıntıları vardı. Hem de baya. Bu işi almak için elinden geleni yapmış ve bir kız onu kovdurmaya çalışıyormuş. Ondan ne kadar nefret olduğunu anlatıp duruyordu. Ben de tabii dinliyordum. Onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Bir saat boyunca beraber bu konu hakkında tartıştık. 

On beş dakika moladan sonra ikinci hastam Demir Bey geldi. Demir Bey iki aydır her hafta randevularını aksatmadan geliyordu. Kendisi sinir hastasıydı. En çok kız kardeşini kıskandığı için şikayetçiydi. Kendine kızıyordu aslında. Böyle biri olmak onu da yoruyordu. Yapmak istemediğini söylüyordu ama yapıyordu. Bu gelişinde sanki bir gelişme vardı. Kız kardeşi Kübra kuzeninin düğününde mini elbise giyinmiş. Bunu farkında olmadan çok sakin söylemişti. Bunu duyunca anlamıştım gelişme olduğunu. İlk gelişinde de böyle bir şey yüzünden kavga edişlerini anlatmıştı. Demir Bey ile de bir saat kadar konuştuk. Aslında baya ilerleme vardı. Bunu fark edince mutlu da oldum.

Bir buçuk saat molam vardı. Hazal kliniğe geldi. Hazal hala yazılım okuyordu. Bir sene geç başladığı ve bir sene de hazırlık okuduğu için bu yıl son senesiydi. Hazal benim liseden arkadaşımdı. Hala görüşüyorduk. Hala lise muhabbeti yapmayı seviyorduk. 

Lisede benim platonik olduğum bir çocuk  vardı. Hazal onu hala unutmamış. "Ege neydi ya?" Hala hatırlıyordum. "Emir Aras." Hazal güldü. "Yuh kızım kaç yıl oldu. Yedi sene rahat olmuştur." Gülümsemesi soldu. "Unutamadım deme." Etrafa bakındım. Sonra kaşlarımı kaldırıp Hazal'a baktım. Hazal ne diyeceğini şaşırdı. "He sen ondan mı sana yazan her karşı cinsi engelliyorsun?" Yavaşça kafamı onaylar anlamda salladım. "Kızım ben abin kızar diye istemiyorsun sandım." Milletin abisini terapiyle sakinleştirebilmiştim ama benim abime ben bir şey diyemezdim. "Hazal tamam kapat konuyu. Unutamadım işte. Tamam birkaç kere üniversitede sevgili yapmayı denedim ama unutamadığımı fark edince kimseyle konuşamamaya karar verdim. Hepsi bu." Sonra cidden konuyu kapattık ve başka konulardan konuştuk. Bir buçuk saat boyunca lise dedikodusu yaptık. Tabii arada Hazal'ın yeni sevgilisi Çağan'ı da konuştuk. 

Akşam partiye o da gelecekti. Bu yüzden molam bitince fazla uzatmadan gitti. Bende tekrar odama gittim. Beş dakika sonra gelecekti. Daha ben sorunlarını ve kim olduğunu bilmiyordum. Dosyasında da yazmıyordu. Bu sabah randevu aldığı için böyle şeyler olabilirdi. Tekrar dosya çıkarttırmadım. Nasıl olsa beş dakikaya buradaydı. 

BAŞKA BİR EVRENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin