164 33 67
                                    


pazartesi olmus ve eui joo’yla beraber okula gelmistik. su an sinifa giriyorduk hatta. ve girdik.

“baskanim, bu da kim?”

yudai sinifa ilk gelen kisi olurdu hep. evi biraz uzakta oldugundan otobusle geliyordu. akilli tahtada yemedigi bok kalmazdi yani, oyle soyleyeyim.

“kuzenim. okula yeni kayit oldu.”

eui joo hoslanmis gibi durmuyordu hic. okul ortamindan her zaman nefret ederdi. duzgun kisiler asla yoktu ona gore. gerci, pek de yanlis sayilmaz. tanidigim cogu kisi amaclarina gore hareket ediyor, sahte arkadaslik kuruyordu.

yudai heyecanla baktigi kuzenimden gozlerini cekip konustu.

“bizimle ayni sinifta mi?”

“yani daha belli degil ama oyle tahmin ediyorum. diger siniflar 37 kisi ama biz 36 kisiyiz, bu sinifa alirlar herhalde.”

“oha o kadar kisi miyiz cidden?”

elimi alnima vurdum. daha sinifta kac kisi oldugunu bilmiyordu. bizim max okulla alakamiz.

“ismin ne guzellik?”

eui joo goz devirdi ama yudai ona ragmen heyecanla bekliyordu cevabi.

“byun eui joo.”

“aa! japon olmadigini anlamistim zaten.”

“cok zekisin yudai. artik bizi rahat birak. bi mudurun odasina gidelim bakalim gelmis mi.”

“he tamam. bekliyorum ben sizi. gorusuruz eui joo!”

yudai'yi gecistirip benim sirama cantalarimizi biraktik ve mudur odasina dogru ilerledik. bu saatlerde okulda olmazdi ama bugun pazartesi, bir umut gelmistir belki.

-

mudurun odada olmayisi sonucu eui joo'ya endiseli bir bakis attim.

"odasinda yok ama gelir belki, biz de o zamana kadar birer kahve icelim, ne dersin?"

bir sey demeyip basini sallamakla yetindi. mudurun odasinin tam karsisinda kantin vardi, yoksa bu adam nasil yiyecekti... kadin calisanlari.

tam iceri girdik, yudai de pesimizden mi gelmis bilmiyorum ama, oturuyordu oyle yalnizca. bizi gordugunde gulumsemesi genisledi. bazen seviyorum bu cocugu.

"her zamankinden mi?"

"evet."

anlik eui joo'yu unuttugumdan hemen ona dondum.

"latte seversin degil mi?"

"severim, sikinti yok."

icimin rahatlamasiyla yudai'nin oturdugu masaya oturduk. yine hesaplari o odemisti. ahh, deli cocuk.

"alin bakalim."

onumuze kahvemizi koymasiyla kendiminkini onunkiyle degistirdim. o da her zaman latte icerdi.

"hey, niye oyle yaptin?"

"seninki sogumustur. hem zaten cok sicak olunca dilim yaniyor."

endiseli yuzunun yerine genis gulumsemesini getirince keyiflendim. insanlari mutlu etmek bu kadar kolaydi galiba.

eui joo yanima yaklasarak bir eliyle agzini kapatti.

"simdi bu flort mu oluyor? cok garip. erkekler arasinda yani ne bileyim."

"hayir, yudai kardesim gibidir. ve, eminim ki sana da bulastiracagiz escinselligi, hic oyle garip falan deme."

eui joo tam goz devirmisti ki yudai aramizda konustugumuzu farketti.

"heyy, bensiz ne donuyor aranizda? ayrica sen niye bu kadar sessizsin?"

"hetero o, ondandir."

"ne? nasil hetero? bu dunyada hetero insan var miymis.. vay be."

omuz silktim. eui joo ise takmamisti bile yudai'yi. kahvelerimizin son damlalari kalmisti ki mudur geldi odasina. hic beklemedigim bi sekilde eui joo kahve icin tesekkur etti yudai'ye. sert gorunumlu ama kibar dedikleri bu olsa gerek.

"derse on dakika var, hizli olun biraz."

goz devirdim.

"kimse yokken sikiliyorum demiyorsun da.."

karsilikli goz devirmemizin ardindan kantinden cikip mudur odasina geldik. kapi acikti, birkac seyi duzenliyordu. sinirli de gorunmuyordu, bu yuzden rahat davranabilirdim sanirim.

kapiyi tiklatip iceri girdik.

"gunaydin mudurum, kuzenim bu okula kayit olmak istiyor da. puani da yetiyor."

ikimize bakmamisti bile. hâlâ bir yerleri duzenlemekle ugrasiyordu.

"velisi niye gelmemis?"

"son senemiz ya ogretmenim hani, buyuduk artik biz."

rahatca soyleyebilmistim cunku bana guveniyordu, diger sinif baskanlarindan daha basariliydim cunku. ayrica bizim sinifimizda kumar oyunlari oynanmiyordu, kesinlikle yasakti bu. mudurun besti olmak da ne sikime yaradi bilmiyorum, sadece oyleyim iste.

dediklerim dikkatini cekmis olacak ki bir sure sonunda bize bakti.

"sesinden dolayi 9. sinif sanmistim seni kusura bakma harua."

cok mu komik orospu cocugu.

"arkadasinin boyu da varmis, masallah."

"kuzenim." diye duzelttim.

"kimligini masaya birakip cikabilirsiniz."

her sey bu kadar kolay miydi nasil yani?

"sinifi?"

"seninle ayni sinifta olmasini istemiyor musun yoksa?"

"hayir hayir, bizim sinifta olsun."

basini sallayip eui joo'nun kimligini bulmasini bekledi. bulup masanin ustune koyduktan sonra iyi dileklerde bulunup odadan ciktik.

eui joo'ya baktim. hic de gergin gorunmuyordu.

"bayagi bi rahattin mudur odasindayken."

"alti ay kalacagim okulda mudurun sikinde olmadigima eminim, o yuzden butun bu rahatligim."

basimi salladim. o da hakliydi sonucta.

----

yb yazmayali uzun zaman olmus vay be.

chaos bir, en fazla iki bolume ertelendi haberiniz ola.

hadi optum hepinizi, bai baii

↬noćnik

crop, harumakiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin