1

33 6 10
                                    


Üniversiteden çıkmış, kaldırımda yürüyordum. Hava bugün kapalıydı. Grimsi bulutların soğuk rüzgarı saçlarımın arasından geçerken ürperiyordum. Cebimdeki telefonumu çıkartıp saate baktım. 16.57. Harika, yetişebilecektim sanırım. Dün de bu saatlerde -yarım saat daha geç- görmüştüm. Beni fark etmesini istemiyordum. Sadece onu görmek istiyordum. Çünkü içimdeki bir his ordan geçmemem gerektiğini söylüyordu.

Sağımdan gelen tepki ile düşüncelerimden ayrıldım. Omzumun üstünden arkadaşıma baktım. Bana soru soran meraklı gözlerle bakıyordu.

"Ne istiyorsun?" gözlerimi devirip geri önüme döndüm.

"Umarım tekrar oradan geçmeyi düşünmüyorsundur, Yunho."

"Bak Seonghwa" olduğum yerde durup ona döndüm. "Sadece birkaç dakika yolu uzatacağım."

"Konu sence yolu uzatman mı?" o da durdu ve bana döndü. "Serserilerden ne bekleyebiliriz ki? Unut onu, başlamadan bitir."

"Hayır, seni dinlemeyeceğim." oraya gitmek istiyordum ve buna engel olamazdı.

"Yunho!" kolumdan tuttu ve en az benim kadar öfkeli gözleriyle bana baktı. "Gitmeyeceksin. Riskli."

"Bırak kolumu. Senin geçmişin ve benim geleceğim aynı değil."

"İyiliğini düşünüyorum, Yunho." Seonghwa yavaşça kolumu bıraktı. "Benim gibi acı çekmek istiyorsan, kendini suçlayıp her olayda geçmişin aklına gelsin istiyorsan seni tutmam."

Arkasını dönmüş gidiyordu. Rüzgar daha sert esmeye başladı. Rüzgarda dans eden saçlarını düzeltti. Ne kadar hızlı gitse de ona yetiştim ve durdurdum.

"Hyung, işime karışma lütfen. Amacım seni kırmak değil ama-"

"Ne 'ama'sı? Cümlenin devamını getireyim deme. Onların ne bok olduğunu çok iyi biliyorum ve seni o bok çukuruna bırakmam, bırakamam."

Neredeyse dolan gözleriyle şu an acı çektiğini anlayabiliyordum. Ona yaklaştım ve kollarımı havanın soğukluğuna rağmen sıcak vücuduna sardım.

"Endişelenme hyung, kendi başımın çaresine bakabilirim. Bir sorun olursa zaten yanımda sen varsın." fazla duygusala bağlamadan ondan ayrıldım. Daha deminkinden daha iyi bakıyordu.

"Tamam, söz ver. Başını belaya sokmayacaksın, tamam mı?"

"Söz veriyorum. Artık gidebilir miyim?"

"Dikkatli git. Eve geçince mesaj at."

"Tamam tamam. Gittim ben."

Seonghwa ile ayrıldıktan sonra gideceğim yere doğru ilerledim. Biraz daha yürüdükten sonra onu görebileceğim sokağı gördüm. Tereddüt etsem de gidicektim.

Yaya geçidinde durdum. Karşıya geçecekken saatime baktım. Çoktan 17.12 olmuştu. Her adım attığımda kalbim küt küt atıyordu. Biraz daha ilerledim. Hava daha çok kararmaya başladı. Ezbere bildiğim o yoldan ilerliyordum. Etrafa çaktırmadan bakmaya çalışıyordum. Kimse yoktu. Bir anda arkamdan motor sesi duydum. Hızlıca arkamı döndüğümde siyah deri ceketiyle dikkat çeken bir çocuk gördüm. Üstüme geleceğini anladığım anda kendimi kenara attım. Hızlıca önümden geçerken adeta hayatımın şokunu yaşıyordum.

Üstümü silkeleyip ayağa kalktım. Motorcu da durmuştu. Kaskını çıkarıp saçlarını düzeltirken bana baktı. Keskin bakışlarıyla beni süzdükten sonra tek kaşını kaldırdı. Bir şey demeden tekrardan yoluna devam etti. O an ki korkumla hızla oradan kaçmaya çalıştım.

Birkaç dakika sonra o sokaktan anca çıkabilmiştim. Hızlı adımlarımla tempomu düşürmeden eve doğru yol aldım. Sokak lambalarının aydınlattığı sokaklardan soluk soluğa yürüyordum. Evimin olduğu sokağa yaklaşmıştım. Yorucu günün ardından hemen duş alıp uyumak istiyordum ama karnım buna izin vermiyordu resmen. 

İlk gördüğüm markete girdim ve birkaç hazır yiyecekle içecek aldım. Aldıklarımı ödedikten sonra eve doğru yol aldım. Çantamın cebinden anahtarı çıkardım ve apartmana girdim. Kendi daireme geçtikten sonra kendimi koltuğa attım. Göremedim onu... O güzel çekik gözleri bir daha göremem diye korkuyorum.

Yine tam uykuya dalacakken telefonuma bildirim geldi. Gelen bildirim sesi ile ağırlaşan gözlerimi açtım ve telefonumu cebimden çıkarttım.


ddeong-hwa

Ben sana demedim mi?
Eve gidince haber et diye

Hayır
Demedin

Demem mi gerek?

...Evet?

Neyse, nasılsın?
Nasıl geçti?

Pek iyi geçmedi

Bir şey mi oldu?

Aslında hayır
Tam sayılmaz

E anlatsana
Ağaç oldum burda

Yarın anlatsam
Cidden yorgunum

Saat akşam 8
Yunho iyi misin

Evet evet
Yarın görüşürüz

Tamam
İyi geceler


Telefonu kapadım ve odama doğru gittim. Üstümdekilerden kurtulup pijamamı giydim ve kendimi yatağa attım. Artık rahat bir uyku çekebilirdim. Yarın onu görme umuduyla gözlerimi kapadım.





~~~

bir anda gelen ilham perilerimle yazdım umarım güzel olmuştur

lütfen eleştirin ki bir sonraki bölümlerde daha iyi yazabileyim

kendinize iyi bakın:>

Bored - YunGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin