Bugünün cuma günü olması canımı yine yakmıştı. Okul çıkışı bir bahaneyle görüyordum onu. Ama haftasonu bir bahanem olmuyordu.
Biraz homurdanarak okula doğru yol aldım. Kalabalığın içinden kaldırımda yürürken yine onu düşündüm. Dersteyken, yemek yerken, kıyafetlerini değiştirirken, çizim yaparken ve hatta çok sevdiğim öğretmenim benimle konuşurken bile farkında olmadan onu düşünüyorum. Bazen Seonghwa hyung kızıyor. Bundan vazgeçebileceğimi sanmıyorum.
...
Gün yine bitti. Kampüsümden çıkıp Seonghwa hyung'u bekleme yerine doğru gittim. Yanımdaki insanlar fazla gürültülüydü. Hava düne göre hiç değişmemişti. Yine soğuk rüzgar vardı. Üşüyen ellerimi cebime soktum ve yürümeye devam ettim.
Seonghwa hyung'u görme umuduyla kafamı kaldırdığımda onu gördüm. Büyük bir şok içindeydim. Rüya gördüğümü sanıyordum ama gördüklerim doğruydu. Olduğum yerde kalakaldığım için öğrenciler beni ittiriyordu. Kalbimin ritmi resmen bir şarkı misali atmaya başladı, üşüyen ellerim terledi.
Yine bir öğrenci bana çarptı. Güzel giyinimli, saçları beline gelen güzel bir kızdı. Kız ona gidiyordu. Ona. Gidiyordu. Sevgilisi miydi..?
Motorundan inerken kıza sarıldı ve kendi kaskını ona verdi. Etraftakiler de benim gibi onları izliyordu. Ama onlar benim gördüğüm manzarayı görmüyordu. Onlar için normaldi.
Daha fazla izlemek istemedim ve hızlı adımlarla bahçeden çıktım. Tek isteğim şuan eve gitmekti. Hyung'uma sonra anlatırdım olayları. Kulaklığımı taktım ve titreyen ellerimle telefonumdan rastgele şarkılar açtım. Yukarıya bakmak istemiyordum. Sadece yere bakıyordum. Kafamı kaldırırsam yine aynı manzarayı göreceğimden korkuyordum.
Ayaklarım beni tanıdık bir yere götürüyordu. Her zaman buraya gelmeye alışkındım tabii. Yine o korkunç sokak. Kulaklığımı çıkardım ve etrafa dikkatlice bakarak ilerledim. Dün gördüğüm manyak ile karşılaşmak istemiyordum.
Birkaç sokak sonra ana caddeye giden yola gidicektim. Biraz daha yürümem gerekiyordu sadece. Yine bir motor sesi. Bu sefer iki yanımdan geldi. Çoğaldı mı bu manyak?
"Boyu posu iyiymiş."
"Tabii ama ilk ben gördüm. Benim."
Duyduklarım karşısında şaşırmıştım normal olarak.
"Zengin midir dersin?"
"Fakirim ben." Tamamen korkmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum sadece anlık reflekslerimle geriye doğru birkaç adım attım. Uzun kırmızı saçlı bana doğru yürümeye başladı. Ondan kaçmaya çalışırken duvara çarptım. Hemen solum bakınca diğerinin de bize doğru geldiğini gördüm. Açıkcası korkmuştum.
"Pantolonundaki ne kadar büyük?"
"N-ne diyosun be?"
"Anlamadın mı? Yoksa hiç hemcinsine vermedin mi?"
"Rahat bırak beni."
"Naz mı yapıyosun be çocuk?" Soldaki çocuk geldi ve kırmızı saçlıyı kenara ittirdi.
"Bununla ben ilgilenirim."
"Pardon? Her gördüğüne konamazsın."
"Sanki sen konabilirsin. Sikik kafalı git başka oyuncak bul kendine!"
Neredeyse dibimde kavga ediyolardı. Bir anda kaçmayı düşündüm elbet ama kalın derin bir ses ile irkildim.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bored - YunGi
FanfictionSeni her şeyimden vazgeçecek kadar seviyorum. Her şeyim sensin.