fici okumadan önce burayı okumanizı istiyorum çünkü olumsuz örnek oluşturacak davranışlar var. Bu yüzden okumadan önce sizi etkileyip etkilemeyeceğine emin olarak okursanız sevinirim. Psikolog masraflarınızı ödeyemem.
🔞🔞🔞🔞🔞🔞
Aşırı takıntı
fici okumadan önce burayı okumanızı istiyorum çünkü olumsuz örnek oluşturacak davranışlar var. Bu yüzden okumadan önce sizi etkileyip etkilemeyeceğine emin olarak okursanız sevinirim. Psikolog masraflarınızı ödeyemem.
🚫🚫🚫
Siyah saçlı genç yandan takılan çantasını kapının yanındaki askılığa astıktan sonra ayakkabılarını çıkararak panduf terliklerini giydi ve içeriye adımladı.
"Anne! Evde misin?"
Genç çocuğu sessizlik karşıladığında derin bir nefes verdi.
"Evet...yine yoksun, ne kadar şaşırtıcı."
Kendi kendine gülerek mutfağa girdi, dolaptan küçük tencereyi çıkarttı ve ocağa koydu. Altını yarım yaktıktan sonra odasına girip üzerini değiştirdi. Telefonunu da alarak mutfağa indi ve ısınan tavuk çorbasını bir kaseye boşaltarak mutfak adasına koydu ve ada sandalyelerinden birine oturarak çorbasını içmeye başladı, bu esnada ise en yakın arkadaşıyla mesajlaşıyordu.
Yeosang'ın babası annesinin işkolikliği yüzünden o daha 12 yaşındayken terk etmişti evi, annesi ise hala işkolikti o huyu değişmedi. Wooyoung ise Yeosang'ın ortaokuldan beri en yakın arkadaşıydı. Onun da annesi babasının aşırı takıntılı olmasından dolayı o 14 yaşındayken onları terk etmişti. O dönemlerinde her zaman birbirleri üzerine titremiş ve destek olmuşlardı. Şimdi ise lise son sınıflardı ve beraber üniversite sınavına hazırlanıyorlardı.
Yeosang bulaşıkları dizerken boş evde yankılanan zil sesiyle ellerini önlüğüne silerek kuruladıktan sonra pembe bulaşık önlüğüyle kapıya gitmiş ve kapıyı açmıştı.
"Kaç defa diyeceğim sana, kapı deliğinden bakmadan kapıyı açma diye?"
Wooyoung elindeki poşetlerle içeriye girmis ve azarına devam etmişti terliğini giyerken.
"Ya ben değilde kötü bir adam olsa hm? Evde de kimse yok, kim yetişcek sana."
"Offf amma abarttın he, boşver. Hep kırışacak yüzün bak."
Yeosang her zamanki gibi güzelliğine çok dikkat eden biri olarak uyarısını yapmış ve arkadaşının elinden poşetleri alarak mutfağa ilerlemişti.
"Ne bunlar?"
Wooyoung da peşinden mutfaga gitti.
"Madem annen gece nöbetinde hazır babam da ortalıkta yokken beraber film gecesi yaparız diye bir şeyler getirdim."
"Aa, süper olur. Bunları kaplara koyalım da geçelim salona."
Bir kaç çeşit cips, Yeosang'ın en sevdiği jelibon, bir şişe kola ve en son yemek için iki kutu dondurma. Dondurmaları buzluğa koyup geri kalanları kucaklayarak salona geçtiler. Ortadaki sehpayı kenara çekerek yere uzandılar yüz üstü. Yiyecekleri ve içecek dolu bardakları önlerine koyduktan sonra Yeosang kumandadan Netflix'i açtı ve en son izleyecekleri filmi aramaya başladı. Şu sıralar herkes *** filmini konuşuyordu. Film iki saatlik bir filmmiş ve baya bi konuşulmuştu.
Film başladıktan yarım saat sonra iki genç yutkunarak birbirlerine baktı. Kesinlikle yazılan film özetiyle alakası yoktu. Ilk yarım saatte ana karakter 5 kişiyle art arda sevişmişti.
"Ka-"
Yeosang tam konuşacağı sırada dudaklarına kapanan bir çift pembeliklerle yutkundu. Wooyoung yarım saate yakındır hissettiği şişkinliğinin acısıyla beraber şehvetle Yeosang'ın dudaklarını emiyordu. Bu ikisinin de ilk öpücüğüydü. Yeosang sonunda kendine geldiğinde ellerini Wooyoung'un omuzlarına koyarak hafifçe ittirdi.
"Woo..."
"Üzgünüm, gerçek-"
"Sorun yok, ergenlikteyiz olur böyle şeyler. Film etkiledi, evet. Bir daha yaşanmaz. Boşverelim filmi."
Televizyonu kapattıktan sonra ışıkları açtı Yeosang.
"Diyorum ki oyun falan oynayalım."
"Olur, sen oyunu getir ben de dondurmaları getireyim."
"Tamam~"
Yeosang gülerek odasına çıkarken Wooyoung mutfak kapısına dayanmış merdivenlerden çıkan Yeosang'ı izliyordu. Yeosang odasına girdiğinde elleri dudaklarını buldu. Çok güzeldi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
