Text to | Chanlix

0.4

SELAMM!!! Resmen uzun zaman sonra döndüm!! Yaz tatili olduğu için yeni bölüm atabiliyorum ama bir sonraki bölüm ne zaman gelir, gelmez mi bilmiyorum ama yazmaya çalışacağım. Bu kadar zaman bekleyen varsa çok teşekkür ederim... Çok uzatmadan geçelim hikayeye!

"BAYILMAK ÜZEREYİM GALİBA"

"Felix kendine gel! Alt tarafı çocukla konuşacaksın. Ama dünkü olay harbiden çok komikmiş, resmen çocuğa aşkını ilan etmişsin!" deyip gülmeye başladı Jisung.

"YA SUS! UTANCIMDAN BAYILACAĞIM ŞİMDİ CİDDEN, GÖRÜCEKSİN O ZAMAN!"

"Tamam, demedim bir şey... O gelen Chan değil mi?"

"NE! NERDE?!"

"Oğlum arkana baksana!" demesi ile Felix arkasını döndü ve gördüğü beden ile ağzı şoka uğramışçasına açıldı.

Chan, ilk iki düğmesi açık ve kollarını sıvamış bir biçimde siyah dar gömleği ve pantolonu ile çok seksi gözüküyordu. Felix'in adeta nutku tutulmuştu. Onu her gördüğünde bedeni kasılmıyormuş gibi şimdi de sıcak basmaya başlamıştı.

Felix, Chan'a karşı fiziksel duygular besliyordu. Onun için yanıp tutuşuyordu adeta. Aynı zamanda tanıdığı kadarı ile de ondan hoşlanıyordu. Onu gerçekten tanımak istiyordu. Chan'ın dün yazdığı mesajdan dolayı bugün yüz yüze gelecekler ve büyük ihtimalle sohbet edeceklerdi fakat Felix buna nasıl dayanabilirdi bilmiyordu.

Jisung, Felix'in ağzının bir karış açıldığını görünce kendine getirme amaçlı bedenini sarstı.

"Lixie... duyuyor musun beni? Oğlum... kendine gel!"

"Gerçek mi bu?"

"Chan'ı diyorsan... evet, gerçek tabii ki."

"Bu sefer harbiden bayılacağım galiba..." derken gerçekten yere düşüyordu ki Jisung, kolundan tutarak ona destek oldu.

"LİX! İYİ MİSİN? OTUR ŞURAYA!"

"B-ben nasıl konuşacağım bu adamla. İki kelimeyi yan yana getiremem ben, bana baktığında. Napacağım ben?!"

"Çocuk seks teklif etmedi sana amına koyayım. Alt tarafı tanışıp, sohbet edeceksiniz. Ne bu gerginlik? Sakin ol biraz... Ah, bak geliyor!"

"HAYIR! SAKIN GİTME YANIMDAN Jİ-"

Chan, ikilinin yanına gelip Felix'e bakarak "Merhaba..." diyerek selam verdi ama Felix yerine çivilenmiş gibi kalakaldı, hiçbir şey söyleyemedi ve sadece utandı.

Jisung, arkadaşının utandığını görünce Chan'a kendisi cevap verdi.

"Sana da merhaba Chan! Nasılsın?"

"İyi sayılırım. Siz?"

"Biz de çok iyiyiz... değil mi Felix?!" diyerek Felix'i dürttü.

"E-evet ç-çok iyiyiz..."

"Güzel, sevindim. Dersiniz ne zaman başlıyor?"

"Aslında benim dersim 5 dakikaya başlıyor. Ben gitsem iyi olur. Felix'in dersine daha çok var hem birlikte oturup kaynaşabilirsiniz! Evet, çok iyi fikir. Siz oturun ben gideyim." dedi Jisung.

Yerinden kalkıp arkadaşına göz kırptı ve dersinin olduğu binaya doğru koşmaya başladı.

Felix ise daha da çok utanmıştı. Yalnız kalmaları hiç iyi olmamıştı. Sürekli dünkü mesajlaşmalar aklına geliyor ve utancı daha da artıyordu. Bu sırada Chan, Jisung'un yerine oturdu ve Felix ile konuşmaya çalıştı.

"İyi misin Felix? Hayalet görmüş gibi bakıyorsun."

"A... şey... evet, çok çok iyiyim sadece biraz yorgunum galiba ondan..."

"Anladım, peki dünkü mesajlaşmalarımızı hatırlıyorsun değil mi?" dediğinde Felix daha da utanmıştı. Resmen onu utandırmak için çaba sarf ediyordu.

"E-evet tabii ki de hatırlıyorum! Nasıl unutabilirim ki..." son cümleyi kısık bir ses ile kafasını çevirerek söylemişti ama Chan duymuştu ve bu onun sırıtmasına sebep olmuştu.

"Güzel, sevindim. Ama merak ettiğim şey... söylediklerinde ciddi miydin?"

"Evet, YANİ HAYIR... şey aslında e-evet ama hayır..." dediğinde Chan çapkın bir gülümseme takındı.

"Şunu söylemeliyim ki, daha önce hiç senin kadar güzel ve seksi birini görmemiştim. Senden çok etkileniyorum, artık hiçbir kız ilgimi çekemez."

Felix, Chan'dan aldığı iltifatlarla olduğu yerde put kesilmişti. Ne diyeceğini bilemiyordu. Chan'ı çok arzuluyordu ve Chan'ın da onu arzuladığını öğrenmek dilinin tutulmasına neden olmuştu. Felix'i düşüncelerinden ayıran ise zil sesiydi. İlk defa ders zili çaldığı için şükür etti.

"Şimdi gitmeliyim güzelim. Daha sonra görüşelim, olur mu?"

"A t-tabii g-görüşelim..."

Chan, Felix'in son sözlerine gülümsedi ve olduğu yerden kalkıp dersinin olduğu sınıfa gitti. Felix ise az önce yaşananları düşünüyordu...

"Bana güzelim dedi..."