Ben kimim?

5 2 0
                                    

İlk olarak kendine; "Ben kimim?" Sorusunu sormalıdır. Evet, hemen her yerde karşımıza çıkan ve oldukça klişeleşmiş "Ben kimim?" Sorusu. Bu soru cevaplaması kolay gibi gözükse de ideal benlik ile asıl benlik arasında farkları ortaya dökeceği için cevaplaması epey güçtür. Özünü bulmak ve özgürlüğüne kavuşmak isteyen insan öncelikle kendine dürüst davranmalı. İnsan, kafasında bir karakter yaratır ve o karaktere yaklaşmaya çabalar fakat bazen de kafasında yarattığı karakter olduğuna ölesiye inanır. Kafasında yarattığı karakter ile kendi karakteri arasında savaş vermeye başlayan insan, hızla kendinden uzaklaşır ve özünü kaybeder. Bu yüzdendir ki, insan önce kendisine karşı dürüst davranarak kim olduğuna karar vermelidir. İkinci olarak ise; "Benim köküm nereye dayanıyor?" Sorusunu sormalıdır. Bu soru ile zamanda yapabilmek dahi mümkün. İnsan bu sorunun cevabını ararken annesinin, babasının ve hatta hayattalarsa anneanne, babaanne veya dedelerinin yaşantıları hakkında fikir sahibi olabilir. Sofra kültürleri, yemek alışkanlıkları, çalışma ahlakları, adetleri, kıyafet çeşitliliklerini hakkında fikir sahibi olmak öze uzanan yolculukta önemli bir adım olacaktır. Edinilen her bilgide kendine dönen ve kendini inceleyen insan, köklerinin yansımasına şahitlik edecektir. Örneğin; insan, hiç farkına dahi varmadığı el yıkama alışkanlığının dedesinin babasına kadar uzandığını anladığında özüne ulaşmak için şevklenir ve artan merakının peşinden hızla yol almaya devam edebilir. İnsan, özüne yolculuk sırasında farklı benlikleri ile tanışır, başkalaşır ve bu başkalaşım süreci yeni benliklerini keşfedebilir. Keşif süreci, öğretilerle bezeli, kimi zaman acı veren, kimi zaman ise oldukça keyifli bir süreçtir, yaşam gibi. Yaşamın ta kendisi olan özünü bulma ve kabul etme süreci, insanın varolmaya başladığından bu yana süregelmiştir. Kendine "Ben kimim? Benim köküm nereye dayanıyor?" Sorularını sorduktan sonra yolculuğa "Köklerimde varolan ve beni rahatsız eden olgular neler?" Sorusu ile devam edebiliriz. Kim olduğuna ve köklerine hakim olan insan, değişim sürecini başlatabilir. Bu süreci, tamamladığımız bir resmi düzeltmeye benzetebiliriz, fırça hala elinde, tuvalde hala önündeyken resme yön vermek gibi. Ne kadar istemesek de önümüzde bir resim ile doğarız ve bu resim yalnızca çizgilerde ibarettir. İstediğimiz takdirde çizgileri değiştirebilmek, resmi renklendirebilmek mümkündür. Resmin çizgilerini, genetik (fizyolojik ve psikolojik) faktörler oluştur ve çoğu zaman insanlar bu çizgileri değiştiremediğinden yakınır. Henüz kendini tanımayan, özünü keşfedememiş insanın ne yazık ki çizgileri değiştirebilmesi mümkün değildir. İnsan ancak çizgilerini gördüğü bir resmi düzenleyebilir aksi takdirde sürekli yakınarak boş bir tuval istemekten ileriye gidebilmesi mümkün olmayacaktır. Kendini tanıyabilen ve köklerini keşfetmek insan, resmin hoşuna gitmeyen kısımlarını görebilmek için önce yakından sonra uzaktan resmi incelemelidir. Resme yakından bakılan kısım; kökün yüzeyi yani çekirdek ailedir. Çekirdek ailesindeki rahatsızlıkları saptayabilen insan, resme uzaktan bakılan kısma geçebilir. Resme uzaktan bakılan kısım ise; kökün derini yani uzak akrabalar ve tüm insanlıktır. Çekirdek ailesindeki ve uzak akrabalarındaki rahatsızlıkları saptayan insan, tüm insanlığı da incelemelidir zira tüm insanlık birbiri ile sürekli bir iletişim halindedir. Rahatsızlıkları saptadıktan sonra ise, kabul edilmesi oldukça güç olsa da saptadığı rahatsızlıkların öncelikle kendisinde bulunan ve kendisini rahatsız eden özellikler olduğunun farkına varmalıdır. "İnsan, kendisinde olmayan bir duygunun varlığından habersizdir."
Bu aşamadan sonra, farkında olunan rahatsızlıkların değişim süreci başlar ve değişim süreci özgürlüğe gebedir. Değişim süreci başlayan insan, kendine "Benim özgürlüğümü kısıtlayan ne?" Sorusunu sorarak özgürlüğün önündeki son bariyeri de kaldırabilir. Bu sorunun cevapları "Benim özgürlüğü kısıtlayan ailem, özgürlüğümü asıl kısıtlayan toplum..." gibi cevaplar olsa da sonunda "Kendi özgürlüğümü kısıtlayan yalnızca benim." Cevabı ile noktalanacaktır. Özgürlüğünü kendi kendine kısıtladığını anlayan insan, özünü bilir ve özgür kalabilir. Özgürlük ise yalnızca her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine karar verebilme durumu mudur? Bir insanın özgürlüğü başka bir insanı kısıtlıyorsa toplumsal özgürlüğe kavuşabilmek mümkün müdür? Ne yazık ki yalnızca kendi özgürlüğünü düşünen insan, tamamen özgür kalamaz. Kendi özgürlüğünü yaşarken, başkalarının özgürlük hakkını da gözetebilen insan, gerçek özgürlüğüne erişebilir.

ÖZGÜRLÜĞE YOLCULUK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin