Sabah alarmı duyar duymaz kalktım. Kuzey ve daha bir sürü zırvalıkların yanında derslerime de yetişmem gerekiyordu. Aslına bakarsan benim için iyi bile olmuştu. Derslerime daha fazla odaklanabilecektim.
Yavaş adımlarla banyoya ilerledim, elimi yüzümü yıkadım. Kendimi iyi hissedince tekrardan o aynaya baktım uzun süre. En sonda artık aynadan kendime bakmayı bıraktım ve mutfağa yöneldim.
Kendime kahve yaptım. Aslına bakarsanız kahve çoğu şeyin çözümü olabilirdi. Şu hayatta sanırım vazgeçemeyeceğim iki şeyim var. Birincisi: Eda, İkincisi: Kahve.
Evet, Eda. O sadece rastgele bir arkadaşım değil o benim dostum, en büyük yardımcım her şeyden öte kardeşim. Onu Dünya'lara değişmem.
Kahvemi de alıp ders çalışmak için odama geçtim ve derse başladım.
🤍
Gün içinde maksimum kaç kahve içebilirsiniz? Bugün rekora gidiyordum. Elimde 6'ıncı kahvemle dinleniyordum. Saat 18.00'dı. Sanki bana müzik dinlemek ve uzaklara bakmak terapi gibi gelirdi. Yaklaşık yarım saat sadece şarkı dinleyip uzaklara bakıp derin düşüncelere daldım.
Soru görmekten artık tiksinmeye başlamıştım. Sabahtan beri soru çözmek ilk defa bu kadar bunaltıcıydı benim için o yüzden biraz şarkı dinleyip kitap okumanın iyi geleceğini düşündüm ve kitabımı alıp terasa yeniden çıktım.
Ben uzaklara dalıp gitmişken istemsizce dün geceye geldim. Benim hislerimin onun gözünde şu kadarcık bile değeri yok muydu? Neden 1 yıldır benimle oynadı o zaman? Ellerimle yüzüme yapışan saçları ittirdim ve derin nefes alıp ofladım.
Peki ya annem? Şimdi neredeydi, ne yapıyordu, kimlerleydi? Belki yanında başka bir çocuğu vardır. Belki tekrar bir aile kurup beni ve babamı ardında bırakmıştır belki de hayatta değildir.
Gözlerimin dolmaya başladığını hissettiğimde kitabımı elime aldım ve okumaya devam ettim.
Yaklaşık 15-20 dakika sonra kapının defalarca çalınmasıyla oflayarak kitabı terastaki masaya bırakıp kapıyı açmaya gittim. Sanırım babam gelmişti.
Kapıyı açtığımda karşımda babam yoktu hatta biri bile yoktu ama bir kutu vardı. Kutuyu içeriye taşımadan önce dışarı çıkıp bahçeye oradan dış kapının oraya kadar bakmaya gittim. Sonuçta kutuyu bırakan beri çok da uzaklaşmış olamazdı ama kimseyi göremedim.
Eve geri dönüp kutuyu içeri aldım. Kutuyu açmak için makas bulmaya banyoya gitmiştim ama kapı tekrardan çalındı. Bu sefer babamdır herhalde diye kapıyı açmaya gittim fakat yanılmıştım karşımdaki babam değil Kuzey'di.
"Ne istiyorsun?" Önce gözlerimin içine baktı. Bende onun gözlerine ama onun gözlerinde gram sevgiyi göremiyordum. Her şeyden öte artık o benim bir yarım değilmiş gibi hissediyor, onu hissedemiyordum. Her şey tek bir hatasına bağlıydı ve dün gece o hatayı yaptı.
"Ada, ben cidden çok özür dilerim. İğrenç hissediyorum. Dün sana istemediğim şeyler-" Yüzüne öylece baktım, yorgundum beni yormuştu.
"İkinci şans tanımadığımı en iyi senin bilmen gerekirdi, Kuzey."sesim hayal kırıklığına uğramışım gibi çıkmıştı. Aslında bu da farklı değildi.
"Her şeyi geçtim. Benim bu süreçte ne kadar hırpalandığımı, insan fobimin oluştuğunu, beynimde tümör olduğunu ve ameliyatla alınırken hafızamın büyük bir kısmını kaybettiğimi, her şeyi biliyordun sen.. Dizinin dibinde hıçkırarak ağladım ben Kuzey." Pişmandı. Hem de çok pişmandı fakat o söyledikleri söyleyemedikleriydi. O böyle düşünüyordu. Ben ise farklı. Peki farklı düşünen iki insan nasıl birlikte olabilir? Olamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE GÜVERCİN
RomanceSaflığın vücut bulmuş hali karanfilin beyazı... İnsan unutur mu hiç sevdalandığı insanı? Ben unutmuştum. İnsan hiç unutur mu onu doğurup, büyüten anneyi, üzüldüğünde yanından eksilmediği, onu güldürmek için sürekli çırpındığı, tek bir gözyaşıyla Dün...