E

69 14 15
                                    

Gözlerimi parlak ışıklarla kaplayan odaya bakmıştım, saat çok erkendi yorgun olmama rağmen neden bu saatte ıyandığımı sorguluyordum kendime. Yüzümüm sıcacık bir şeyin üstünde olduğunu fark etmem biraz uzun sürsede sonunda fark etmiştim. Gece uyurken jeonginin omzuna yatmışım ve oda bana sarılmış ama şuanki pozisyon nedense kalbime iyi gelmiyordu. Bir bebek kadar masum uyuyabilir miydi bir insan, eğer bu jeongin de evet. Benim başımı kaldırmamdan rahatsız olsa gerekki gözlerini dahi açamadan daha çok yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kalbim iyi değildi şuan çok fazla temas vardı, santimler vardı aramızda dudakları pembenin en güzel tonundaydı. O şuan uyuyordu öpsem anlar mıydı ki, hissettiğimin ne olduğunu bulmak için bunu yapmam gerekir miydi? Yapıcaktım, gözlerimi yüzünde gezdirdim hala mışıl mışıl uyuyordu ve sakince dudaklarımı onun dudaklarıyla buluşturdum ve karşılık alır almaz geri çekildim. Çok pis yakalanmıştım.

Seungmin: Sen uyumuyor muydun?

Jeongin: Hep öpülerek uyandırılmanın nasıl bir şey olduğunu merak etmiştim, güzel bir hismiş ama anlamadığım bir şey var neden beni öptün?

Yerin dibine girmek istiyordum şuan bu olmamalıydı, yada olmalıydı bilmiyordum.

Seungmin: A şey aslında-

Konuşmamı kesen jeonginin beni öpmesiydi. Diğerleri gibi öpmüyordu canımı acıtmıyordu çok nazik öpüyordu, şefkatle öpüyordu ve şuan bende ona karşılık veriyordum. Şuan kalbimi yerinde hissetmiyordum çok hızlıydı, dudaklarımızı ayırmadan jeonginin üstüne çıktım, evet şuan en yakın arkadaşım mıydı yoksa bilmeden hoşlandığım çocuk muydı yoksa başka bir şey mıydı bilmiyordum sadece akışına bırakmıştım kendimi ve yine oturup izlicek olan bendim.

Jeongin hafifçe ellerini baldırlarıma çıkarttı ve sıkıp sıkıp bırakıyordu. Bende onun kaslı kollarında ellerimi gezdiriyordum sweatinin içerisine ellerimi soktum ve göğüslerini yavaşça okşuyordum. Yataktan doğruldu ve dudaklarımızı ayırmadan beni altına almıştı, ellerimi boynuna sarmıştım ve daha çok kendime çektim. Birden bir boşluk hissettim dudaklarımız temas etmiyordu, başını kaldırmış gözlerime bakıyordu, gözlerindeki duygu çok şefkatliydi kalbimi ısıtıyordu. Üstümden kalktı ve yatakta oturur pozisyona geçti bir elini saçına götürdü.

Jeongin: A şey bu doğru değil, çok yanlış.

Anlamamıştım yanlış olan neydi?

Seungmin: Yanlış olan ne jeongin?

Jeongin elleriyle yüzünü kapatmıştı, derin bir nefes verdi.

Jeongin: Şuanki şey.

Seungmin: Beni sevmiyor musun jeongin?

Bu sorumla afallamıştı, içindeki çatışma yüzüne yansıyordu.

Jeongin: Sen yat uyu ben banyoya gireceğim daha çok erken saat.

Seungmin: Bu sorumun yanıtı değil jeongin.

Jeongin cevap vermeden yataktan kalkıp banyoya gitti. Neden ağladığımı bilmiyordum ama şuan içimde bir şey sızlıyordu. Göz yaşlarımı hemen silip içime beyaz gömlek, üstüne siyah aralsrında beyaz renginden olan bir süveter, pantolon olarak dar siyah pantolon giyip üstümede siyah deri ceketimi alıp sade bir küpe ve kolye taktım çok hoş duruyordu. Bugün okula gitmek istemiyordum bunun yerine bara gidecektim. Jeongin banyodan çıkmış anlamaz gözlerle surstıma bakıyordu bu sırada makyajıma son noktayı koymak adına pembe ve kırmızı rengi arasında bir ruj sürüp jeongin e dönmüştüm.

Seungmin: Nasıl olmuş?

Jeongin: Okul için uygun kıyafetler olmadığı her yönden belli.

Seungmin: Okula gitmiyorum bugün.

 İlk mi Mmh~ SeungİnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin