Soğuk demir kapı kolunu tutarak kafeden içeri girdi genç adam. Dışarıdaki karlı havanın aksine içerisi sıcacıktı. Kafede kimse yoktu, zaten minik bir yerdi; 5 masadan oluşuyordu ve masalar da minicikti. Bulunduğu yerse şehir merkezinden uzaktı.
Bunu düşünmeyi kenara bırakıp masalardan birine yerleşti, o oturur oturmaz masanın başına dikilen garsona baktı. Acemi olduğu belli olan, muhtemelen lise öğrencisi bir kızdı. Çikolatalı kek ve papatya çayı siparişini alıp uzaklaştı. Sadece birkaç dakika sonra elindeki tepsiyi masaya yerleştirip gitmişti. Giderken kekin henüz fırından yeni çıktığını, dikkatli olmasını söylemişti.
Yoongi gülümsedi, kısa bir süre sonra yüzündeki gülümseme solmuş ve gözleri dolmaya başlamıştı. Titreyen elleriyle çantasından minik mumları çıkarıp birini keke batırdı. Ucunu yaktıktan sonra biraz durdu. Gözyaşları akmaya başlamıştı çoktan.
Derin bir nefes alıp ellerini önünde birleştirdi. Gözleri kapanırken iki damla yaşın daha yanaklarından süzülmesine izin verdi. Ne dileyeceğini bile bilmeden birkaç saniye durdu.
"Lütfen, beni seven bir arkadaşım olsun. Bir de yarınki iş görüşmem başarılı geçsin." diye mırıldanıp mumu üfledi. Gözlerini açmadı, açarsa gerçekliği görüp üzülürdü. Ancak sonsuza kadar gözleri kapalı yaşayamazdı ve o keki yemek istiyordu.
Kırpıştırarak açtığı gözlerinin ardında ona bakan bir çift göz görmeyi beklemiyordu tabi. O şaşkınlıkla karşısındaki bedene bakarken diğeri telaşla konuşmaya başladı: "Ah, üzgünüm. Anını bozmak istemezdim. Sadece..." Elindeki çatalı masaya bıraktı. "Kardeşim bunu getirmeyi unutmuş. Üzgünüm, istemeden kulak misafiri oldum."
Kendini anlatmak için hızlı hızlı konuşurken sağa sola savurduğu ellerini arkasında birleştirmiş, dudaklarını büzmüştü. Üzüldüğü bakışlarından belli oluyordu ve Yoongi karşısındaki çocuğu oldukça sevimli bulmuştu. Tam tekrar özür dileyip uzaklaşmak isterken aniden ayağa kalkıp onu durdurması da bu yüzdendi.
Göz göze geldiklerinde tuttuğu bileğini bırakıp yanındaki sandalyeyi işaret etti. "Katılmak ister misin?" İçinde onun bu hareketine şaşıran büyük bir parçası vardı. Normalde insanlarla asla konuşamaz, göz göze geldiğinde bile paniklerdi. Fakat şu an ne yaptığını ve nasıl yaptığını kendisi de anlayamamıştı.
Birkaç dakika sonra isminin Jimin olduğunu öğreneceği beden gülümseyerek teklifi kabul edip yanına oturdu. İkisi de bir süre birbirine baktıktan sonra Jimin kekin üzerindeki mumu eline alıp konuştu:
"Bir tane mum dileklerin için yetersiz."
"Nasıl yani?"
"İki dilek diledin, gerçekleşmesi için iki mum gerekirdi. Sanırım bir dileğine veda etmen gerekiyor."
Yoongi gülümsedi, içinden veda ettiği dileğin ikincisi olmasını diledi.
Bunu ne zaman yazdığımı hatırlamıyorum çok uzun zaman oldu ve bahsettiğim kafe kapandı:(