Geriye doğru sendeledi sarı saçlı çocuk. Bu kargaşada, savaş alanının ortasında nasıl hala sağ kalabildiğini bilmiyordu. Düşünmüyordu da. Zihni bomboştu; birkaç saat önce tehlike sirenleri çalan, binbir düşünceye ev sahipliği yapan karmaşık zihni susmuştu. Silah seslerini bile duyamıyordu o an.
Avucunun içinde sıkıca tuttuğu solmuş bir çiçek demeti vardı. Çoğunun yaprakları dökülmüş, kalanlarsa bir kelebeğin kanat çırpışında kopacak kadar kırılgan görünüyordu.
Sırtına birinin çarpmasıyla dizlerinin üstüne düştü. Çiçekler kendinden uzağa düşmüş, birkaç kişinin ezmesiyle iyice dağılmıştı. Sahi, savaş alanında kim umursardı ki çiçekleri? Herkes yaşamak derdindeydi, kim isterdi ki ölmeyi?
Ellerinde soğuk metalin dokusunu hissetti Jimin, bazı sesler duyuyordu.
"Hadi! Kendini korumalısın, ölmeyi mi bekliyorsun kalksana! Yaşamalısın, al ve savaş. Hayatta kalmalısın." Yanına yaklaşan yabancı, aceleci ve telaşlı ses tonuyla konuşurken sesi çok uzaktan geliyor gibiydi. Aklına aniden doluşan düşüncelerle irkildi sarı saçlı çocuk.
Sımsıkı tuttuğu silaha bakıyordu uzun zamandır. Soğuk ve karanlık odada kaç saat kaldığını bilmiyordu, bu düşünceler zihnini meşgul ederken zamanın farkında değildi. Ölüm düşünceleri ise çok netti diğer her şeyin tersine.
Sonunda elini hareket ettirdiğinde kemiklerinin yandığını hissetti sanki. Silahı o kadar sıkı tutuyordu ki kemikleriyle bütünleşmiş gibiydi. Yavaşça kaldırıp şakaklarına dayadığı soğuk metali teninde hissettiği anda gözlerine yaşlar doldu. Zihnindeki düşünceler öyle sesli bir seviyeye geldi ki beyninin patlayacağını sandı. Yüzü çoktan gözyaşlarıyla bezenmişti. Fakat tetiği çekemiyordu. Bunu yapmakta bile başarısızdı. Ölmek için bile çok korkaktı.
"Belki," diye düşündü. "bu yabancı yarım kalan işimi tamamlamam için vermiştir bunu bana." Titreyen elleriyle silahı kavradı. Yavaşça şakaklarına dayarken yanındaki yabancının sesini duyuyordu. Anlaşılmayan sesler birbirine karıştı. Ardından bir acı hissetti. Ancak silahın tetiğini çekmemişti henüz, hissettiği acı da şakaklarında değildi.
Sağ omzundan kanlar sızarken yabancının kucağına düştü. Pek de açık olmayan bilinci hepten kapandı. Belki de savaşın kazananı değildi Jimin. Peki savaşların bir kazananı var mıydı gerçekten?
savaş temalı ficlere sardığım bi ara yazmıştım hikaye yarışmasına göndermeyi düşünüyordum ama devamını yazmayı beceremedim