2 Bölüm

17 2 2
                                    


"Hayatımın dönüm noktası"

-
-

O günün üstünden 1 hafta geçmişti savaş abim yavaş yavaş iyileşirken cesur abim hala daha uyanmamıştı doktorlar kendimizi her şeye hazırlamamızı söyledi, evet abim ameliyathaneden çıktığında onun durumu iyi demişlerdi ama abim sanki bir şeylerin farkındaymış gibi uyanmayı değil ölmeyi seçiyordu, umudumuzu kayb etmiyorduk o uyanacaktı biliyorum.

Eve gelmiştim dün, duş alıp hemen yatağa girip uyumuştum berbat hissediyordum o kadar kötü hissediyordum ki odamdan çıkmayıp kimseyle muhatap olmuyordum cesur abim için hala çok endişeleniyordum " ya giderse" sorusu kalbimi sıkıştırıyor nefes almama zorluk çektiriyordu. Odamın kapısı çaldı ama hiç bir şey yapmadan sadece kapıya baktım sonra annem girdi içeriye elinde bir yemek tepsisiyle "kızım bir haftadır hiç bir şey yemiyorsun yapma bunu kendine" dedi, sadece ona bakmakla yetindim "abin uyanacak buna inanıyorum sende inan" diyince bu seferde boş gözlerle ona bakıyordum neden o geceden sonra şiddet gördüğü o caniden boşanmamıştı ki? Bunu hep sorgulayacaktım sanırım, sırf bu yüzden de ona çok kızgındım ondan boşanmalıydı!. Odamdan çıkmak üzereyken ona "neden o caniden boşanmadın? Parası için mi yoksa çok aşık olduğundan mı" evet bu biraz sert olmuştu ama o lanet günün gecesinde yaşadıklarımızı bu kadar çabuk sineye çekemezdi, bana utangaç gözlerle bakınca gelip yatağımın üstüne oturdu ellerimi elerinin arasına aldı beyaz bir elbise vardı üstünde tıpkı bir melek kadar güzel ve naif duruyordu, konuşmaya başladı "ben babanla tanıştığımda daha çok gençtik hep böyle kavgalarımız olmuştur ama kızım.." sustu sadece sustu kendine zaman verdi bende sustum zaman verdim istediği kadar zaman verebilirdi kendine benim için sorun değildi "ben babanı çok severek evlendim onunla, herkes evliliğimize karşıydı ama biz ısrarla onunla evlenmeye kararlıydık, olmadı bizi ayırdılar.. bir gün dayanamadık baban beni kaçırmaya geleceğini haber verdi bende kabul etmiştim gözümüz kararmıştı bir kere, geldi kaçırdı beni Amerika'ya götürdü.. orada evlendik kimsenin haberi bile duymadı ama bizi hep aradılar öldürmek için, daha sonra ben savaş abinle hamile kaldım her şey çok güzel gidiyordu bizde artık Türkiye'ye dönmek istedik ama Mardin'e dönmeyi asla cesaret edemedik çünkü öldürürlerdi bizi bizde İstanbul'a yerleştik ve kimsenin haberi olmamıştı,  çünkü isimlerimizi değiştirdik" diyince ağzım açık dediklerini dinliyordum.

Afallamıştım ne yani herkese rağmen kaçıp evlenmişler miydi ve bu zorlukların üzerine birde aile kurmayı başarmışlardı, konuşmaya devam eti " bana şimdi kızabilirsin ama ben babana aşığım kızım ben onsuz yapamam ne kadar böyle davransa bile onsuz yapamıyorum kahretsin ki" diyince gözünden bir kaç damla yaş döküldü canım acıdı annemin ağlaması hep canımı yakmıştır, annemi kendime çekip sarıldım "keşke böyle olmasaydı annem" diyip bende artık her şeyin acısını çıkararak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Annem odamdan çıkalı iki saat olmuştu, nihayet telefonumu elime aldım ve 134 tane mesaj, 56 cevapsız sesli arama!
Hepsi ondandı elerim titremeye başladı çok endişelenmiş olmalıydı, hayır onunla sevgili değildik ama flörtleşiyorduk yazan son 6 mesajını okudum sadece
"Güzelim nerdesin sen?"
"Korkutma beni"
"Bak şu mesajlara artık"
"Endişeleniyorum"
"Kahretsin yanında olmalıydım"
"Bak artık lütfen"
Nutkum tutulmuş bir vaziyette mesajlarını okudum titreyen ellerimle yazmaya başladım "abilerim kaza geçirdiler abla bildiğim kız beyin ölümü yaşayıp öldü, cesur abim 1 hafta geçmesine rağmen hala uyanmıyor ve ameliyatan bir gün sonra kalbi durdu ama sonra tekrar atı... ve dahası"
mesajı yazarken bile bu olanları birde kendimden duymam tekrardan ağlamama sebeb olmuştu, ve mesajımı atım tam telefonumu kapatacaktım ki yazmaya başladı, bu kadar mı çok endişelenmişti?
"Nerdesin sen?!"
Anlaşılan mesajımı okumadan yazmıştı bana, tekrardan ortalardan kayb olacağımdan korkup yazmış olmalı vakit kayb etmeden, başka bir mesaj geldi ondan
"Çok üzgünüm yaşadıkların için, geçmiş olsun güzelim geçecek söz veriyorum her şey geçecek , yanında olmalıydım Allah belamı versin orada olmalıydım" onun adı acardı 18 yaşındaydı evet aramızda 3 yaş vardı, fakat artık onunla konuşmamalıydım ben böyle kirli bir adamın kızıyken onu da kendimle kirletemezdim yazmaya başladım "acar ben artık seninle konuşmak istemiyorum, umarım beni anlarsın kendine dikkat et" kısa kesmiştim uzatmaya gerek yoktu aşık olduğum adamdı ama bunu hiç bir zaman ona itiraf edememiştim şimdi de onu hayatımdan canım yana yana çıkarıyordum. Yazmasını bile beklemeden her yerden engelledim onu, acarla benim hikayemde bu kadardı işte.

Nihayet cesur abim uyanmıştı ama gerçekleri duyduğunda sinir krizi geçirip delirdi en sonda sakinleştirici verdiler, sevgilisi ölmüştü bu hiç kolay olmayacaktı onun için. Savaş abime bakıp "senin yüzünden!" Diye bağırınca hiç birimiz nefes alamadık ne demek senin yüzünden? o da kazadaydı o da ağır yaralandı hayır onun yüzünden değildi ki "senin yüzünden öldü benim gecem, içmeseydin eğer kontrolünü kayb edip kaza geçirmezdik" diyince nutkum tutulmuş bir şekilde dediklerini idrak etmeye çalışıyordum savaş abim ise sanki bunları asla duymayı beklemiyormuş gibi sarsakça geriye doğru bir adım atı, cesur abim ise ona nefretle bakıyordu...

O lanet günden sonra her şey hiç bir zaman eskisi gibi olmamıştı cesur abim savaş abimden ölesiye nefret ediyordu ve asla onun yüzünü görmeye tahammül edemiyordu sırf bu yüzden savaş abim evden ayrılmıştı ne kadar yalvarsam da bana "geleceğim papatya" demişti sadece ve gitmişti cesur abim ise hiç bir zaman eskisi gibi olamamıştı ve hayattan kopmuştu. Sadece o lanet günün gecesi bize bunları yapmıştı, her şey o lanet gece de başlamıştı...

2 bölümün sonu..

Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, dediğim gibi fikirlerinize açığım... seviliyorsunuz <3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Geçmişin izleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin