1

53 5 14
                                    


"Korkma güzelim ben yaşadığım sürece sana bir şey olamaz. Olmasına asla izin vermem."

-Efil-

Her zamanki gibi ağabeyimin "Efil!" Diyerek seslenmesiyle çok sevdiğim uykuma veda ettim ve "Kalktım ağabey." Diyerek cevap verdim. Önce yatakta gerindim ve bir iki dakika gözüm kapalı bir şekilde yatakta bekledim. Ardından esneyerek gözlerimi açtım ve yataktan kalkıp banyoya geçtim.

Yüzüme çarptığım soğuk suyla ayılıp odamdaki elbise dolabının karşısında durdum. Dolabımdan mavi-gri renkli kısa kollu okul formamı ve yine mavi renkli dizüstü şortumu alıp üzerime geçirdim. Simsiyah saçlarımı önden iki örgü yapıp taç şeklinde arkadan bağladım. Geriye kalan saçlarımı sırtıma doğru saldım ve üzerinden tarak geçirip düzelterek bıraktım. Açık mavi renkli sırt çantama kitaplarımı ve kalemliğimi koydum. Öndeki küçük göze ilaçlarımı attım ama hepsini yedekleyip cebimede koydum. Çünkü hazırlıklı olmalıydım. Her an atak geçirebilirdim.

Geçmişe dayalı psikolojik bir sorunum var. Herhangi bir şekilde korkuya kapıldığımda ve bundan çok fazla eklendiğim de atak geçirme olasılığım vardı. Ama bazen o kadar küçük şeylerde atak geçirirdim ki aklınız şaşar. Bu yüzden her zaman tedbir alırdım.

Çantamın yan gözüne kulaklıklarımı, şarj cihazımı ve telefonumu koyduktan sonra çantamı alarak alt kattaki mutfağa indim.

Abim kahvaltıyı hazırlamıştı bile. "Günaydın abilerin kralı." Diyerek seslendim. Abim "Günaydın uyuyan güzel. Acele etsen iyi edersin yoksa okula geç kalacaksın." Diyerek bana takıldı. Bende "Tamamdır kralım, emrinize âmadeyim." Diyerek karşılık verdim ve hemen bir şeyler atıştırdım.

Abime görüşürüz dedikten sonra kendimi dışarıya atıp derin bir nefes çektim. Ardından evin bahçesinde ki siyan rengi elektrikli scooterımı aldım ve Koç Koleji'ne yani okuluma doğru yola koyuldum. Kuzey yani ikizim ve kuzenim Adal bu hafta cezalılardı. Okulu astıkları için abim onları erkek (öğrenci) yurduna ayak işleri için göndermişti. Bu yüzden bugün okula yalnız gidiyordum.

Ara sokaklardan birinden geçerken birden motosikletli benim yaşlarımda görünen iki erkek yolumu kesti. Biri kahverengi saçlı ve yine kahverengi gözlüydü. Diğeri ise siyah saçlı ve ela gözlüydü. Soru dolu bakışlarım ikisinin arasında giderken kahverengi saçlı olan konuştu, "Merhaba güzellik, hayırdır nereye böyle?" Diye sordu. Bende "Sapık mısınız lan? Çekilin önümden!" Diyerek ikisinede kızgın bakışlarımı gönderdim.

Aynı çocuk yanındakine bakarak "Abi bu çok hırçın bundan olmaz." Bana dönerek "Neyse ben Bartu, memnum oldum." Dediğinde tepem attı resmen. "Ne saçmalıyosun oğlum bi bas git. Çattık ya!" Deyip scooterımı arkaya doğru çevirecekken bir anda kolumdan tutulmamla yumruğumu arkama doğru savurdum.

Ama arkamda ki yumruğumu avcunun içine aldı ve arkama sabitleyip diğer kolunu da boynuma doladı. Boşta olan elim onun beline gittiğinde orada bir bıçak buldum ve hemen alıp boğazına dayadım.

Arkamdakinin kim olduğunu göremiyordum. İkimizde bu şekilde kalmıştık. Boğazına dayadığım bıçak ile telaşa kapılmış olacak ki kolumu bıraktı ve bıçak tutan elimi güç uygulayarak uzaklaştırmaya çalıştı.

Bana göre daha güçlü olduğu için fazla dayanamazdım. Bıçağı bizden uzağa fırlattım ve boynuma doladığı kolunu aşağıya doğru çekip son gücümle ısırdım.

YARA | DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin