2.0

274 36 15
                                    

Bu bölüm ajda pekkan sunbaenimden dert bende derman sende dinlemeniz tavsiye edilir 👍🏻👍🏻

*

"Aslında seni süt mısırcıya götürecektim ama son dakika karar değiştirdim."

"Bence dondurma daha iyi."

Derin bir nefes alarak önüne döndü Minho. Jisung'u dışarı çıkarmıştı çıkarmasına ama ne konuşacağını, malum konuya nasıl gireceğini bilemiyordu. Artık Jisung'un hislerindeki değişimin de tamamen farkındaydı ama içinde bir yerlerde utangaç küçük bir çocuk vardı sanki.

Minho düşüncelere dalmışken Jisung'un sesiyle kendine geldi. "Yürümeye devam edecek miyiz yoksa otursak mı?"

Nehir kenarında ilerideki bankları gördü Minho. "Oturmak mı istiyorsun? Yoruldun mu?"

Jisung başını iki yana sallamıştı gülümserken, bir yandan da Minho gülüşünü bu kadar yakından görmenin ne kadar harika bir şey olduğunu düşünüyordu. "Yorulmadım aslında. Biraz daha yürüsek fena olmaz yani."

Önüne dönerek yerdeki bir taşı tekmeleyerek ilerletmeye başladı Minho. Konuşmak istiyordu; konu açmak, hislerini anlatmak, içindekileri kelimelere dökmek istiyordu ama ağzını bıçak bile açmıyordu.

Bunu fark eden Jisung ise birazcık oyundan zarar gelmez diye düşündü ve süt mısır bardağını tek eline aldı. Boşta kalan elini de yanına düşürüp hafifçe Minho'nun eline sürtmeye başladı.

Minho anlık bir şokla elini hemen geri çekmişti. Kaşlarını çattı Jisung, dönüp yanındakine bakarken. Lunaparkın marketindeki gazı kökleyen Minho'ya ne olduğunu merak ediyordu. "Bir şey mi oldu?" diye sordu masumca.

Minho tek kaşını kaldırıp, "Yok." dedi. Sokağın diğer tarafına, caddeye, dükkanlara göz gezdirdi. "Hiç, yani."

Gülmemeye çalışsa da gülümsemesine engel olamıyordu Jisung. Süt mısırından bir kaşık alıp yerken Minho'nun hala dokunmadığını fark etmişti. "Yemeyecek misin?" diye sormasıyla beraber Minho'nun elindeki bardağı ona uzatması bir olmuştu. "Ay ben yemek için sormuyorum ki!"

"Şey, olsun ye." dedi ve uzatmaya devam etti Minho.

Jisung omuzlarını silkip Minho'nun bardağını elinden alırken parmakları da birbirine değmişti. Minho parmaklarının uyuştuğunu hissederken Jisung ise sakince mısırı kendi bardağına aktarmış ve boşalan bardağı hemen yanından geçtikleri çöpe fırlatmıştı. "Yemeyenin malını yerler Linorim." dedi.

Hoşlandığı çocuğun her türlü tatlı haline bir başka aşıktı Minho. Ne yapacağını bilemez bir şekilde gülerek yerdeki taşı tekmelemeye devam etti. "Bana uyar." dedi sadece.

Ağzından tek hecelik bir gülüşün çıkmasına engel olamamıştı Jisung. "Lee Minho ve en uzun süre sessiz kaldığı gün."

Üzgünce bakışlarını kaldırıp Jisung'un kahvelerine dikti. "Ne yapayım, konuşamaz oldum birden."

"Markette arkadan sarılmayı biliyordun ama paşam."

"Cidden ya..." diyerek diğer tarafa baktı Minho. "Bak üstüme gelme."

Gözlerini devirerek süt mısırını yemeye devam etti Jisung. "Gelemiyoruz bile."

Sonrasında Minho'nun yüzünden düşmek bilmeyen sırıtma, giderek daha enayi bir biçim kazandı ve Jisung'a baktı içindeki tüm aşkla. "Sen bana trip mi atıyorsun?"

Jisung gözlerini kısarak ona döndü. "Nereden anladın?"

"Çok güzel bir hismiş." Sevgili bebeğinin şaşkın halini görünce ise devam etti. "Bir ömür bu hisle yaşayabilirim."

Domates Biber Patlıcan | minsung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin