"Yeter artık!" yanımdaki bedenin elindeki bardağı alıp sesimi yükselttim en sonunda.
Etrafımızda bir sürü alfa, omega ve birbirine karışmış ağır feromonlar vardı ve ben daha fazla dayanamıyordum.
Ha bir de, yanımda zil zurna sarhoş ruh eşim vardı. Bakın, sarhoşken kendini kaybettiğini söylediği için alkole dayanıklı olmadığını düşünüyordum fakat beni yanıltarak fazlaca içmesine rağmen çok zor sarhoş olmuştu.
Gece boyunca Jimin'i gözüyle yiyen alfalara ruh eşi olduğumuzu belli etme çabasına girdiğimden de kötü hissediyordum fakat bunu bir içgüdüyle yaptığım da açıktı.
"Gidelim artık." bıkkın bir nefesle konuştuğumda bulunduğu yerde dans eden Jimin'e baktım, beni umursadığı yoktu.
Ağlamaklı bir ifadeyle başımı geriye attım ve saçım bağlı olduğu için ensemdeki saçları çekiştirmekle yetindim. Evet gitmek istiyordum, böyle ortamlar bana göre değildi. Ben de içip dağılmak istiyordum fakat Jimin'in çevresinde onu süzen alfalar varken bunu yapamazdım.
"Selam," burnuma gelen yoğun çiçek kokusuyla yan tarafıma baktım. "bakıyorum da biraz... Bunalmışsın." yanımdaki beden kıkırdadığında artan feromonlarıyla yüzümü buruştursam da sonunda sarhoş olmayan birine denk geldiğim için sevindim.
Dans etmek için piste adımlamaya kalkan Jimin'i kolundan tutup yanımdaki kıza baktım ve bıkkın bir nefes verdim. "Böyle ortamlara tahammülüm yok." kız yine kıkırdadı.
"Beraber misiniz?" bir süre ağzında bir şeyler geveleyen sarhoş ruh eşime baktım, dünyadan haberi yoktu. Dans etmek için sahneye gitmek istese de kolundan tuttuğum için bunu yapamıyordu.
"Başımın belası." kolundan tutarak biraz daha kendime çektiğimde bağırarak omzuma yumruk atmaya başladı. Bununla yanımdaki omeganın kıkırtısı ilişti kulağıma. "Jimin dur artık, seninle uğraşamam!"
Omega tekrardan kıkırdayıp omzuma hafifçe vurdu. "Anlaşamayan bir ikiliye göre gerçekten iyi bir mekan seçimi ha?" gülüşü arttı.
Yeniden derin bir nefes alıp yerinde kıpırdanan Jimin'in bağırarak şarkıya eşlik etmesini izledim bir süre. "Ruh eşim." boynumun çiçek olan tarafını ona dönüp enseme dökülen saçlarımı geriye attım ve çiçekleri açığa çıkardım. Bununla omeganın kaşları havalandı ve gülüşü büyüdü.
"Bu çok tatlı!" yüzümü buruşturup ona baktım.
"Değil, anlaşamıyoruz." kaşlarını çatıp bir süre ikimize baktı.
"Ruh eşleri birbirine aşık doğarlar." benim de kaşlarım çatıldı ve dudak büzerek ona baktım.
"Kurtlarımız birbirine deliriyor, evet. Fakat ruhen ikimiz de birbirimizden haz etmiyoruz." kız tekrardan güldü, bu biraz alaylıydı.
"Hayır, her anlamda aşık olursunuz."
"Değiliz." kız bir süre düşünürcesine baktı, benden büyüktü. Büyük ihtimalle üniversitenin ortasındaydı.
"Her insan eşli yaratılmıyor, değerini bil derim." omzumu pat patladı. "Şu an değilseniz bile olursunuz, siz beraber yaratıldınız." omuz silktim, öyle düşünmüyordum fakat yine de dile getirmedim.
Bizi beraberken düşünmek kalbimi sızlatıyordu.
Omega yine elini omzuma koyup destek verircesine pat patlarken kolundan tuttuğum bedeni kendime çevirdim. "Eve gidiyoruz Jimin."
"Kes lan sesini!" Jimin boştaki omzuma vurduğunda sinirle derin bir nefes aldım. Tam tekrardan omzuma vurup bir şey söylemek için ağzını aralamışken duraksadı. Bakışlarını takip ettiğimde eli omzumda olan omegaya baktığını fark ettim.