Kantin içerisinde bir o yana bir bu yana dönerken sonunda Minho Hyung'un gelmesiyle derin bir oh çekmiştim.
''Açlıktan öleceğim diyorum daha minik patilerini yavaş tutuyorsun hyung.'' Kolunu tutup yukarıya aşağıya sonra da sallayarak onu ayıltmaya çalışırken oldukça takati kalmamış gibi görünüyordu.
''Tuvalete yalnız gidemiyorsun, yemekhaneye yalnız gidemiyorsun.. Her yere beni götürüyorsun ve bu benim sorunummuş gibi bana yakınıyorsun Hyunjin. Ölmek mi istiyorsun sen?''
Parmaklarımı susması için dudaklarına bastırırken o hareketime göz devirip kafasını geriye atarak onlardan kurtulmuştu.
''Sessiz olmalısın hyung. İzleniyorum ve takip ediliyorum diyorum sana, sen ortalık yerde neler söylüyorsun!'' Minho Hyung'a bir yandan yakınmalı bir yandan da acıtasyon yapmalı bir şekilde ayaklarımı sürüye sürüye gittiğim kantin içerisinden yemek ısmarlatarak büyük bir zaferle uğurlanmıştım.
Minho Hyung koluna girdiğim kolumdan silkinerek benden birkaç adım uzaklaşarak sonunda sinirinin son raddesine geldiğini belli etmişti.
''Ya alt tarafı uygulamaya güncelleme gelmiş ve değişmiş. Neden Kuzey Kore sınırlarına girmeye çalışan Güney Koreli haberi yayılmış gibi bir tepki veriyorsun anlamıyorum.''
Olduğum yerde durup etrafta bizi dinleyen birinin olup olmadığını kolaçan ettikten sonra konuşmama devam etmiştim.
''Uygulama bana çizimlerini yansıyan genç adamı bulmaya ne dersin diyor, sevdiğin adamı yarat diyor hyung.''
Kollarını göğsünde birleştirmiş ve tek kaşını kaldırmış o adam gerçekten beni umursamadığını buram buram belli ediyordu.
''Evet bunu demesi normal değil mi bu kullandığın zaten bir çizim uygulamasıydı.''
Onu onayladım fakat sorunumun bu olmadığını anlamamakta büyük bir ısrar ediyordu.
''Sevdiğimin adam olduğunu nerden biliyor?''
Büzdüğüm dudaklarımla ve dolu dolu gözlerle Minho Hyung'a bakarken o ise sakince ensesini kaşıyordu.
''Erkeklerden hoşlandığını değil okul ülke dışındaki herhangi uçan bir kuş bile biliyor Hyunjin o yüzden artık sus ve beni daha fazla sinir etme.''
''Hyungum listesinden silindiniz, şimdi senin adını Death Note'a, Jisung'u başkasıyla yan yana gördüğü için kalp krizi geçirdi diye bir başlıkla yazayım da gör.''
Ortalık yerde Jisung'un adından bahsetmem bile Minho Hyung'un gözlerinin büyümesine sebep olurken dediğim şeyin ardından Jisung'un yanında ondan oldukça kalıplı ve belirgin kaslara sahip, hemen hemen onunla aynı boyda olan çocukla yanımızdan geçmesi bir olmuştu.
Minho Hyung ise utançtan ve kıskançlıktan yerin dibine girmiş, kızarmış suratıyla bana bakarken, ölüm fermanımı yazmadan önce kaçmayı yeğlemiştim.
Adımlarımı bahçeye geldiğim anda yavaşlattıktan sonra, bahçede tek başına oturmuş etrafı izleyen Jeongin'in yanına doğru adımlamaya başlamıştım.
Onu korkutmak adına arkadan kollarımı onun boynuna sararken, o ise beklediğimin aksine oldukça tepkisizdi.
''Ne oldu benim minik tilkime?''
Jeongin buruk bir şekilde bana gülümserken gözleriyle ileriyi işaret etmişti. Gözlerimi onun işaret ettiği tarafa çevirdiğimde ise yüzme kulübü başkanı Chan Hyung'u görmemle Jeongin'e mahsun bakışlar atmam bir olmuştu.
''Bana özel ders ver ben yüzemiyorum çok kişiyken gereken ilgiyi gösteremiyorum diyorum, Jeongin çık diyor. Benim adım Jeongin çık mı?''
Gülmemek için kendimi sıkarken o ise kaşları çatık bir yandan da dudaklarını büzmüş bir şekilde bana bakıyordu.
''Çok haklısın Jeongincim hatta evinde de havuzu vardı diye hatırlıyorum, bence direkt orada öğretebilirdi sana nasıl yüzeceğini. Eminim ki sen orada daha ilgili ve tam olarak işine odaklı olurdun.''
Elini beni onaylar bir şekilde hareket ettirirken bizim oturuş zamanımızın birkaç saniye sonrasında okul bahçesi içerisinde kaykay kullanan çocuklardan birinin önümüzde süratle düşmesi bir olmuştu.
Ani bir refleksle tam yanına doğru koşmaya adımlarken, Jisung ve bugün yanında gördüğüm gencin düşen çocuğun yanına koşması bir olmuştu.
Yapılı vücuda sahip olan çocuk yerde uzanıp kalan çocuğu yavaşça doğrultmuş ve gözleri onun kanayan dizlerine kaymıştı.
''Yongbok haline bir bak, revire gidiyoruz.''
Sarışın çocuğun önünde eğilip onu Jisung'un yardımıyla sırtına alırken bizden yavaşça uzaklaşmaya başlamışlardı.
Uzaklaşmışlardı elbet, fakat düşen çocuğun yüzü saniyelik olarak görmüş olmama rağmen aklıma kazınmış gibiydi.
İnsan yüzü resmettiğimde yüzün bulanıklığını tamamen kaldıracak olan o surat, benim bulanık suratlarıma yeni bir yüz olacağından habersizdi.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Create your boyfriend! °hyunlix
FanfictionMerhaba! Erkek arkadaşını yarat uygulamasına hoş geldin! Çizimlerine yansıyan o genç adamı bulmaya ne dersin?