ɪᴍ ʟᴏsɪɴɢ ғᴏᴄᴜs

582 36 12
                                    


- ༄ 𝙣𝙤𝙬 𝙞𝙩𝙨 𝙩𝙝𝙧𝙚𝙚 𝙞𝙣 𝙩𝙝𝙚 𝙢𝙤𝙧𝙣𝙞𝙣' 𝙖𝙣𝙙 𝙞𝙢 𝙩𝙧𝙮𝙣𝙖 𝙘𝙝𝙖𝙣𝙜𝙚 𝙮𝙤𝙪𝙧 𝙢𝙞𝙣𝙙 ༄ -

zor bir dönemden geçiyordum. kendimi bildim bileli yan yana olduğum çocukluk arkadaşım beni bir erkek için ortada bırakmıştı. başka bir arkadaşımızın ortaya attığı kanıtsız iddia yüzünden bana en ağır lafları söyleyip, kampüsün ortasında rezil edip gitmişti. barış dahil tüm okul duymuştu. olaydan hemen sonra barış yanıma gelip öyle birşey yapmadığımı bildiğini söyleyip sarılıp, teselli etmeye çalışsa da izin vermemiş kendimi eve kapatmıştım. çünkü okulda hakkımda iğrenç dedikodular çıkarmışlardı, ben güney kampüste olmama rağmen, kuzey kampüsündeki öğrenciler bile beni bu olayla tanıyordu. bu kadar tepki toplamıştım çünkü bilge ve sevgilisi bora okulun en popüler çiftiydi.

barış'tan gelen onlarca mesaj ve arama telefonumun ekranını dolup taşırıyordu.
mesajlara göz ucu bakındığımda,

barış'ım.
rena, meleğim. bak artık şu mesajlarıma.

biraz daha bakmamaya devam edersen saatin kaç olduğunu umursamadan evine geleceğim.

pekala, geliyorum.

25 dakika önce geleceğini yazmıştı, gece saat 2 buçuk civarıydı. gelme yazmam bir anlam ifade etmeyecekti, çoktan yola çıkmış olmalıydı.

kesinlikle şuan berbat görünüyordum. yerimden kalkıp banyoya doğru adımlayacaktım ki kapı zili calmıştı. adımlarımı kapıya doğru yönlendirirken, ayakkabılığın önündeki aynada suratıma bakmıştım. tam tahmin ettiğim gibiydi. gözlerim ağlamaktan şişmişti, göz altlarım belirginleşmiş, topuzum dağılmış, yanaklarım kızarmıştı. kapı çalmaya devam ettiği için sadece kolumla gözyaşlarımı sildikten sonra kapıyı açtım.
kapıyı açar açmaz barış'ın endişeli suratıyla karşılaşmıştım.

"rena?"

sesini duyunca onu ne kadar özlediğimi farketmiştim, kendimden ben uzaklaştırmıştım onu oysaki. daha fazla dayanamayıp barış'ı içeri çekip kollarımı boynuna dolayarak sarıldım. oda kollarını belime dolamıştı.

"niye bakmıyorsun mesajlarıma? kampüste kaç gün seni göremeyince ve artık mesajlarıma da bakmamaya başlayınca korktum."

"öyle işte, kimseyle konuşmak istemedim, biraz olayı sindirmem gerekiyordu. ayrıca herkes beni kötü anıyorken sınıfa adımımı atamazdım."

sözüm bittikten sonra barış bir eliyle kapıyı ittirip kapattıktan sonra yine belimden kavrayıp beni havaya kaldırmıştı, yatak odama doğru gidiyorduk.

beni yatağa bıraktıktan sonra masamdan dizüstü bilgisayarı ve peçeteyi alıp oda yatağa girmişti. beni uzandırdıktan sonra bir kolunu başımın altına koymuş bedenimini kendine çektikten sonra üstümüzü örtmüştü.

"bak bakayım bana. bu konuyu kafandan atacaksın artık. iki tane ne olduğu belirsiz salak yüzünden, benim için yanan güzel yıldızımın ışıltıları sönemez.

sözleriyle burnumu çekip kıkırdadıktan sonra kollarımı beline sarmıştım.

barış tek kolunu uzatıp peçeteden 4-5 yaprak koparmış burnumu silmeye çalışıyordu.

barış sırıtarak, "sümüklü oldun sen iyice." diyince elimle göğsüne vurmuştum. ve diğer elimide belinden çekip ona arkamı dönerek uzanmıştım. normalde bu sözüne sadece sırıtır geçerdim ama şuan çok nazlıydım ve benimle daha da uğraşıp, ilgilenmesini istiyordum.

"tamam ya şaka yaptım allah allah." oda yanıma iyice sokulmuş parmağıyla omzumu dürtüyordu.

"hadi rena'm, dönde konuşalım biraz."

amacıma ulaştığım için bedenimi ona çevirmiştim.

"bu konuları bosverdik şimdi. ne yapalım şarkı dinleyerek uyuyalım? yoksa film mi izleyelim bebeğim?"

yumuşak sesiyle konuşması çok hoşuma gidiyordu. benimle ilgilenirken adeta gözleri parlıyordu. bana kendimi değerli hissettiriyordu, barış benim için doğru insandı.

"şarkı dinleyelim, şuan filmi izlesem de anlamam, yorgunum."

"peki." dedikten sonra kafasını bana doğru iyice eğip alnımı öperken bir yandan tek eliyle eşofmanın cebindeki telefonla kulaklığı çıkarmaya çalışıyordu.

çıkardıktan sonra kulaklığın tekini bana takmış ve telefondan şarkı açmıştı. açtığı an hangi şarkı olduğunu anlamıştım.

arctic monkeys, why'd you only call me when you're high ?

şarkı ilk dakikasından itibaren beni mayıştırmaya başlamıştı. gözlerimi daha fazla açık tutamadım ve gözlerimi kapatırken barış'ın boynuna daha çok gömüldüm. barışta kollarını sımsıkı bana sarmıştı, kollarımı haraket ettiremiyordum ama çok rahat ve huzurluydum.

evim barıştan ibaretken başka birine bakabileceğimi, yakınlaşabileceğimi nasıl düşünebilmişlerdi, aklım almıyordu. bir süre gözüm kapalı düşündükten sonra; barışın ,"iyi geceler meleğim." dediğini ve saçlarıma kondurduğu yumuşak öpücükleri hatırlıyordum.

bolum sonu.

bu kitabi dayanamayip baris hakkinda yazmaya karar verdim. acikcasi bu kitabin tahser kitabimdan daha iyi olacagini dusunuyorum ahahuajdh 🫡🫡

umarimbegenirsiniz🥺💗💗

𝕠𝕓𝕤𝕖𝕤𝕤𝕚𝕧𝕖, barış demir (devam etmiyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin