KRALLIĞIN PEŞİNDE

KADER TAŞLARI

Kader taşları onlar için şekillendi.

Kaç çocuk savaş seçer?

Kaç masum can nedenini bilmeden ölüme koşar?

Sen savaşı seçtinmi?

Kehanet onlar için kanla yazılmıştı.

Sayfalardan akan kan lanetle boğulan masumlar içindi.
Düzeltilmediği sürece bu kan herkesi boğacaktı.

...

SWONDER KRALLIĞI

Soğuk gece tüm krallığa çökmüştü bu gece kasvetli ve bir o kadar önemli bir geceydi. Bu gecenin şahidi şimşekler ahenkle gökyüzünü renklendiriyordu. Bu bir ayrılıştı ama gelecek nesillere ve sevdiklerine huzurlu bir gelecek vad eden bir ayrılıktı. Tenine çarpan soğuk rüzgarlara rağmen duruşunu bozmadan son bir kere odasından krallığa baktı. Dudaklarını aradı ve arkasından ona bakan arkadaşına "Olacak, olmak zorunda. Daha iyi bir gelecek için fedakarlıklar gerekir. Bir krallığın çöküşüyle bizi kurtaracağım. Bana en güvendikleri anda onları ölümle tanıştıracağım." Derin bir nefes aldı ve yutkunarak "Sonucu ölüm bile olsa. Biz ölmeden onları öldürmeliyiz Alvin." dedi.

Arkasından gelen güvenilir ve bir o kadar tedirgin bir ses "Bu bencilce, kaç çocuk Savaşı seçer. Doğduklarında üyesi olduğu krallık yüzünden ölmeyi kaç masum çocuk seçer. Söylesene sen de küçüktün 5 yaşındaydın. Sen savaş'ı seçtin mi? O çığlıkları duymak istedin mi? Kaybının bedelini masumları yıkamazsın. Öfkeden kararan gözlerini aydınlığa çevir. "Sözler sertçe kesildiğinde vazgeçirmenin imkansız olduğunu farkına varmıştı Alvin.
" Hiçbir çocuğa savaş hakkı tanımayacağım onlara aydınlığı sunacağım. Ben biri kayıp daha istemiyorum. Bildiklerimi söylemeye devam edeceksen kendini yorma. "

Bu saatten sonra krallığa bir felaket geliyordu.

Kayıp kaçınılamazdı.

SİLWORN KRALLIĞI

Kader çarkları değişiyordu kimi bunu zaferle yorumladı Kimi karanlık geleceğe...

Çocukluğu savaş alanında geçen biri için fazla saldırgan kişiliği gözlerini kaçınılmaz gerçeğe kapatıyordu. İnsanları karanlığa itmenin zafer için küçük fedakarlıklar olduğunu sanıyordu.

Çocukluğu savaşla geçen bir kadın sadece şanlı zaferleri hatırlarsa ne olur. Felaket.

Yakılan ve yanan her canın dökülen kanları onun ilk rengi olmuştu.

Yıllar süren savaşın sonunda kendisini ulu büyücünün odasında geçmişini bilmeyen bir çocuk olarak buldu.
Daha sonra geçmişi yalanlarla doldu.

Gerçeklerin üstünü tozlu çarşaflar gibi örttü yalanlar.

Hüzünle yazdığı günlüğün sayfaları kanla doldu.

Savaşı o seçmemişti , istiyotduki onlarda seçimsiz kalsın.

Hüzünle kamçılanan kadın için ateş bacayı sarmıştı.
Geçmişi çok yakınındaydı.

Minik yıldıza dokunmak yapabileceğiniz en faydalı destek olacaktır. Teşekkürler