7 ağustos:
Önce soruyorsun;
Kimse yok mu diye?
Ardından kimseler geliyor konuştukça yalnız, sustukça umutlu hissediyorsun.
Bir çift göze bakmak öylesine mi?
Sıradan, basit ve alışılmış, adımlarımı geri geri yürütüyor bu sözler.
Akşam uyuyorsun, çok değil ama sevinçli.
Sabah uyanıyorsun devam edemeyecek gibi hissediyorsun.
Birçok şeyi başlatan senken ilk çekip gitmek isteyen de sen oluyorsun.
Dünden beri babam hasta olup olmadığını soruyor, reddettiğimde aynaya baktın mı diyor. yüzüm hasta gibiymiş.
Daha neşeli hastalıklarım olmuştu.
İyileşmek için hiç bu kadar gönüllü olmamıştım. Her gün deniyorum yaşamayı.
Gökyüzünde geceleri yıldız sanılan çok uzaklardaki o uçak gibi parlayıp sönüyor ışıklarım.
Kimisi gidişime aldanıp dilek tutuyor,,“Eskiden bir yıldızmış göğünü yitirmiş”
6 Ağustos:
Mental olarak baskılayan boğulma hissi midem bulanıyor.
Bu öyle bi' şey ki insanda yürüyebilecek takat bırakmıyor.
Secdeye varıyorsun, nefes alamıyorsun.
somut manada her şey yok ettim, çünkü kendimi iyi tanıyorum.
Elimde sadece hislerim var.Sevgi dediğim his bir şu.
Başlarda çiçek büyüten.
Serpilen, serinlik veren.
Yokuş aşağıya yaprakları süpüren. Rengini hep değiştiren,,
Mütemadiyen ihtiyaç duyulan.Sonra bu su gözlerimden akıyor.
Çok susamaktan çiçek öldürüyor. Üzüldükçe yanaklarımı yakıyor. Ömrümün yapraklarını ıslatıyor. Rengin adını en çok hüzün alıyor.
Kalbime sancı veriyor.19 yıldır alıp da hissetmediğim nefesleri 20. yılda bir yük gibi indirip de kaldıramıyorum göğsümden.
-evren.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
günce,,
PoesíaGünlük günce tarzı yazılarımı ve şiirlerimi aktarmak için adım attığım, öylesine bi' yol.