29/04/2024
Şimdi neredesin, ne yapıyorsun inan hiçbir fikrim yok. Ne garip ama değil mi? Bundan sadece birkaç ay önce her anımda yanındayken şimdi nerede olduğunu bile bilmiyorum. Mesela gidiyor musun hala her gece gittiğimiz parka? Hala devam ediyor musun birlikte başladığımız ama asla bitiremediğimiz o resme? Ellerinde bir sürü yaralar vardı, iyileşti mi hepsi?
Eğer olur da beni sorarsan;
İşte buradayım kaybolmuş halde. Ben sadece kayboldum. İyi görünüyor muyum bilmiyorum ama hep çok kötü durumdaydım. Bir ses duy, ben duyuyorum; artık tümüyle bir hiçliğe dönüşüyor olmamın sesini. Beni bir gün hala hayattayken görürseniz burada cenneti bulmuşum demektir. Hayatta olmak istemiyorum, ölmeye ihtiyacım var. Ölüp gitmek ve kimse tarafından hatırlanmamaya, özlenmemeye, beklenmemeye ihtiyacım var. Kurtuluşa ihtiyacım var belki. Sana bunu her kurtuluş olarak tanımladığımda çok kızardın. Yaşarken beni kurtaracağını hep yanımda olacağını söyler, sıkı sıkı sarılırdın. Ben uyuyana kadar saçlarımı okşar dururdun. Peki şimdi neredesin sevgilim? ben hala çok kötüyüm.
Kötü olduğumun farkında değil kimse. Bende iyiyim diyerek geçiştiriyorum işte. Nefes almak zor gelir mi diyorum kendi kendime, geliyormuş. Bu yazıyı yazmak bile o kadar yorucu ki anlatamam... Günümü uyumaya ayırıyorum artık. Okulda da uyuyorum. Adım uykucuya çıktı zaten. Ağlayamıyorum da artık. İlaçtan mıdır bilmem ama akmıyor yaşlar gözümden. Sanki gözpınarlarım kurudu. Ağlasam rahatlarım belki biraz ama yok. Tek yaptığım şey boş boş duvar izlemek. Çok dengesiz bir sinirim var şu aralar. Herkese her an sinirlenip bağırıp çağırabiliyorum. Göğüs kafesimi yırtıp açasım ve kalbimi söküp atasım var oradan. Geçmeyen ıstırap yapmışlar. Gitgide kötü oluyorum. Farkındayım. Çok üşüyorum, o kadar uyumama rağmen uykusuzum. Hem fiziksel hem ruhsal olarak donuyorum. Yatağa yapışmak istiyorum. Kafamda senaryolar kuruyorum ve korkuyorum. Kimden mi? Kendimden... Bazen sanki kendimi tutamıyormuşum gibi hissediyorum. Bedenim kontrolümden çıkmış gibi.. Birkaç saniyelik bir şey, evet. Ama yine de hoş hissettirmiyor. Günlük ihtiyaçlarımı karşılamak bile çok zor. Göz altlarım berbat görünüyor. Sanki ben öyle değilmişim gibi konuşuyorum, ne güzel. Burada yalana gerek yok. Kaçıp düşüncelerimi tamamen yazabildiğim tek mekan burası. İyi değilim işte. Bu kadar yani. Ne fazlası ne azı.
Bu yazı senin eline hiç geçer mi, buraya kadar okur musun sıkılmadan hiç bilmiyorum. Ama ben olur da okursan diye yazmaya devam edeceğim. Şu an saat gecenin 03.30'u. Parmaklarımın arasında yanan sigaram kulaklığımda Düş Sokağı Sakinleri. Oysa hep kızardın sigara içmeme. Çok ironik değil mi? Sigara içiyorum diye kızan kişi bana sigara içmeyi öğretti. Olsun.
Artık hiçbir şey korkutmuyor beni. Birini kaybetmek, incitmek, incinmek ve ölüm. Belki de kaybedecek bir şeyim kalmadı ya da belki de çoktan her şeyimi kaybettim. Eskiden bir insanın her şeyini kaybetmiş olması nasıl bir şey diye çok düşünürdüm meğer düşünmeme hiç gerek yokmuş çünkü böyle olacakmışım. Üzülemiyorum çünkü üzülebileceğim bir şey de kalmadı. Yaşamam için tek sebebim kalmadı. Sevgilim, yemin ederim çok aradım o sebebi ama bulamadım; İnsanlar sana duyduğum masumane ve çocuksu aşka obsesyon dediler, şizofreni diyip durdular.
Sanırım yavaş yavaş sona yaklaşıyorum, sonuma yaklaşıyorum. Sev ve ben.. Nasıl desem.. Neyse
Diyebileceğim tek şey şu sevgilim. Çok güzel bir hayatın olsun, birini sev mesela. Benimle ağladığın gibi ağlama onunla, hep gül. Gülünce kısılan mavi gözlerin çok güzel. Çok mutlu ol sevgilim. Beraber başladığımız diziyi bir başkasıyla bitir mesela. Dinlediğimiz şarkılar başka bir yerde başka bir şeyden anlam bulsun. Sen hep gül sevgilim. Her gözyaşın benim bir damla daha intiharım sevgilim, dökme gözyaşlarını sakın. Yıllar sonra bir an için olsa da gelirsem ben aklına, bir tebessüm gönder rüzgarla bana. Göreceksen tam şimdi gör beni sevgilim, tabutların hiçbiri ışık geçirmez.
Karşımdaki uçsuz bucaksız maviliğe bakıyorum. Deniz.. Terk edilmiş bir ruhun metruk mezarlığı olmaya layık tek yer belki de.
Kaybolduğumu bile kimse fark etmeyecek sevgilim biliyor musun? Kimse merak bile etmeyecek. Aylar sonra cesedimi çıkaracaklar bu mavilikten. Yakınlarımı arayacaklar, yine kimse önemsemeyecek. Belki katılımsız, kıytırık bi' cenaze. Sonra herkes devam edecek hayata. olmamış gibi, tam da istediğim gibi. Yanımda olsan merak eder miydin beni?
Saçmalıyorum farkındayım, özür dilerim. Yazımın da kusuruna bakma titreyen ellerim engel güzel yazmama.
Hani nasıl biliyor musun; her şeye yetiştim, her şeyi hallettim de, bir kendime geç kaldım. Nasıl biliyor musun; her şeyi tamam etmeye çalıştıkça yok oldum. Bütün kapılar bir bir kapandı da, gidecek tek bir yer kalmamış gibi.. Ruhum kanıyor, ama kanı görünmüyor..
İyi uykular sevgilim. Seni her ne olursa olsun çok seviyorum. Ve artık gidiyorum.
Sona yaklaşıyorum; lütfen kalbini aç, eve dönüyorum..
ilk bölüm bu kadardı. belki devam ederim