3

3K 25 8
                                    



Çiçek: Senin benden nefret etmen benim bu dünyadaki cehennemim oldu.

Çiçek: Ben hata yaptım ama sen de beni cezalandırdın yıllar geçti

Çiçek: Artık bitsin bu eziyet

Engin: Çiçek seni engelleyeceğim

Engin: Hayatımdan uzak dur diyorum nesini anlamıyorsun.

Çiçek: Beni affetmeni istiyorum.

Engin: (Ekran görüntüsü)

Engin: Bana acımıyorsan Güneş'e acı.

Engin:

Çiçek: Sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çiçek: Sen

Çiçek: Kızımın ismini nereden biliyorsun?

Engin: Eğer beni bırakıp gitmeseydin kızımızın ismi olacaktı

Engin: dimi?

Çiçek: Üzgünüm gerçekten üzgünüm

Engin: Daha fazla konuşmak istemiyorum

Engin: Bana tüm bu yaşananları unutturamazsın

Engin: Seni gelinlikle gördüğüm gün intihar etmeye çalıştım ben

Engin: Ben seni ölesiye sevdim ama değmezmişsin

Çiçek: Sadece hatırlamanı istiyorum.

Çiçek: Tekneyi hatırla, anılarımızı silme lütfen.

Engin: Hatırlamıyorum Çiçek.

Engin: Ben seni unuttum.

-

+18'dir. Rahatsız olacaklar okumayabilir, hikayenin gidişatını etkilemez.

10 yıl önce.

Engin'in doğum günü

-

Denizin ortasındaydık.

Engin'in boynuna doladığım kollarım ve onun beni sarmaladığı elleriyle bir bütün halinde dans ediyorduk. Gecenin sonuna geldiğimizi ve ikimizin de deli gibi sarhoş olduğunu biliyordum.

Yeni yaşını çıldırmış gibi kutlarken saatlerdir son ses dinlediğimiz müziği kapatmak için kollarımı boynundan ayırdım. Sarhoşluğun verdiği ufak bir mırıldanma çıktı dudaklarından.

"Kapatma. Çok açıktayız kimsenin duymadığına eminim."

Kafamı iki yana sallayıp üzerimdeki pareoyu yere attıktan sonra yavaşça yanından ayrıldım. Masanın üzerinde duran hoparlörün sesini kıstım.

Gözlerimin içine bakıp ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Karşımda ayakta duruyordu. Sarhoş olmasına rağmen yeşil gözlerinin içi gülüyordu.

Çıplak ayaklarımla ona yavaş yavaş yaklaştım. Kollarımı boynuna tekrar doladım. Beni belimden tutup kendime yaklaştırdı. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktığımda bana doğru eğilmiş başı ve her bir zerresine aşık olduğum gözleriyle karşılaştım. Vücudumuz birbirine değiyordu. Vücudum ateşte kalmış gibi yanıyordu.

Dudaklarımı yavaşça adem elmasına değdirdim.

"Engin Mercan sana çok aşığım." 

Sesim fısıltı gibi çıkmıyor, daha çok arzulu çıkıyordu.

"Çiçek Derya Arsoy sana çok aşık."

"Engin senin için ölür, yaşam çiçeğim." dedi.

Dudağımı teninden yavaşça kaydırıp boynuna getirdim. Dudaklarımı yaladığımda dilim de boynuna değmişti. Tuzlu teninin tadını aldığımda kendimi biraz daha yaklaştırdım bedenine. Aramızdan rüzgarın bile geçemeyeceği kadar yapışık duruyorduk birbirimize. Gözlerimden kaçırdığı gözlerinin bir an dudaklarımda, ardından da göğüslerimde gezdiğini gördüm. Karnı hızlı bir şekilde nefes almaktan geriliyordu.

Parmak uçlarıma çıkarken ona daha da çok yaklaşarak sürtündüm. İnce bikini takımım haricinde hiçbir şey yoktu üstümde, onun da sadece deniz şortu vardı.

"Sevgilim, iyi misin?" Dediğinde kafamı aşaşı yukarı salladım.

Erkekliğini hissederek boydan boya sürtündüm. Dudaklarımızı birleştirdim. Islak dudaklarını dudaklarıma kapattığında ağzının içine doğru inledim. Yavaşça öpüyor, alt dudağımı iki dudağının arasında tutuyordu. Bir an dudaklarımızı ayırdığımızda gülümsedi, bu kez o ilk adımı attı.

Dili ağzımın içinde geziyor, dilime değiyordu. Belimden tutup beni hafifçe kaldırdı ve bacaklarımın beline dolanmasını sağladı. Yavaş yavaş arkadaki koltuğa doğru yürüdüğünü hissediyordum.

Dudaklarımız bir an olsun birbirimizden ayrılmadı. Kesik kesik erkeksi inlemesini duydukça daha çok tahrik oluyordum. Dudaklarımı dudaklarından ayırdı.

"Çiçek, sarhoşuz aşkım. Sonumuz iyi görünmüyor."

Ellerimi omzuna koyup mırıldandım.

"22. yaşının hediyesi benim sevgilim."

Kafamı aşağı yukarı salladım. Yüzümdeki gülümseme onun da gülümsemesine neden olmuştu. Sarı saçımı boynumdan çekti, parmaklarının dışı kul tüyü gibi değmişti boynuma.

Bir eli yanağımı okşarken dolgun dudaklarını boynuma bastırdı. Derin bir öpücük bıraktığında içimden bir şeylerin kayıp gittiğini hissettim.

Titriyordum.

Korkuyordum.

En çok onun olmak istiyordum.

Boynumu dilini değdirerek öptü. Dilinin ucuyla yuvarlaklar çizeeek kulağımın dibine kadar geldi.

"Ölene kadar seninim."

Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım.

-

Engin: Bana yazmanı istemiyorum.

Çiçek: Sen beni affedene kadar çabalayacağıö.

Engin: Seni ölsem de affetmeyeceğim.

Çiçek: Lütfen beni itme

Çiçek: En azından görüşelim. Bir kez.

Çiçek: Güneş'in seni tanımasını isterim.

Engin: Güneş'in benim çocuğum olmadığını biliyorum Çiçek. Boşuna testle uğraştırma bizi.

Çiçek: Sana bunu mu ima ettim?

Çiçek: Babasını benden iyi bilemezsin.

Engin: Evet, ben değilim. En yakın arkadaşım.

Engin: Çiçek kişisi engellendi.

12 GÜN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin