guzel bi baslangıc olsun iyi okumalar⭐
"Hyung 20 dakikalık mesafem kaldı yoldayım geliyorum işte ne mızmızlandın" dedim telefonda bana geç kaldığım için patlayan Yoongi'ye.
"Taehyung oyunda son bir raund kaldı diye diye evden benim inmeme 5 dakika kala çıktın delirtme beni açlıktan gözüm döndü zaten çabuk gel" dedi sinirli ama tatlı çıkan ses tonuyla. onun inadına biraz daha gidip onayladıktan sonra telefonu kapattığım esnada havalimanına giriş yapmıştım.
Aşırı kalabalıktı ve aracımı park edebileceğim hiç bir yer yoktu. Zor da olsa bir köşe bucak bulduğum gibi aracı park edip indim ve peronlara doğru ilerledim. Yoongi hyung bugün Amerika'dan dönmüştü, basket turnuvaları her zaman ki gibi yurt dışında yapılmıştı. 1 aylık bir zaman girmiş olsa da aramıza, ne kadar telefonda görüntülü konuşursak konuşalım özleminden gebermek üzereydim. Onunla aynı evde birbirimize arkadaşlık ettiğimiz için olmadığı bu dönem de, köpeğimden başka hiç bir şeyin varlığını yanımda hissedememek beni fazlasıyla yalnız hissettirmişti. Yoongi ailemden uzakta onunla yaşadığımı bilmesiyle birlikte en güzel abiliği yapıyordu.
Peron 5'e ilerlediğimde tutunduğu valiz ve boynunda ki yastığıyla oturduğu yerden yeni iniş yapan uçaktan, inen yolcuları izliyordu. Hızlı adımlarla yanına doğru ilerledim, dikkatini çekmiş olmalıyım ki bakışları beni bulmuştu. Gözgöze geldiğimiz gibi oturduğu yerden ayaklanıp bana gıcık gülümsemesini sunarak sımsıkı sarıldı.
"Elma sever misin? Meyve verdim çünkü eşek sıpası" diye diye kemiklerimi kırarcasına sarılmıştı. Normalde temas ettiğimde bana pençelerini çıkartır, ne kadar sevmese de özlediğinde ise sülük gibi yapışan birisiydi..bu hallerini çok seviyordum. Fırsat bilerek ona daha cok sarıldım ve gıcık olsun diye boynuna kocaman bir öpücük bıraktım. "Elmaya bayılırım ama seni yemek daha iştah kabartıcı" cümlemle birlikte beni pataklayarak kendinden uzaklaştırmıştı.
"Fırsatçı geyung iki dakika sevgi göstermeye gelmiyor siz erkekler hep aynısınız hadi eve gidelim artık, midem zil çalıyor ayrıca uçağın yemekleri yine berbattı şikayet edicem bıktım" o kendi kendine mızmızlanırken arabaya doğru ilerledik.
Aracı park ettiğim yere geldiğimiz de Yoongi ön koltuğa çoktan yerleşmişti. Ben de valizini güzelce yerleştirdikten sonra bagajı kapattığım gibi arabaya binecekken gördüğüm şeyle bedenim kaskatı kesilmişti.
"Jungkook.." ağzımdan tek adı çıkabilmişti. 2 yıldır dilime varmayan ismi onu gördüğüm anda dudaklarımı titretmişti. Tam aracına biniyordu ancak o da ben gibi duraksamıştı ve irisleri dolan gözlerimle buluşmuştu. Eminim aramızda ki mesafe yüzünden bunu fark etmiyodur. Çok sürmemişti, mimik kıpırdatmadan öylece duruyordu onu araçta bekleyen birisi açık kapıdan elini tuttuğu gibi içeri çekmişti o da çoktan bakışlarını üzerimden çekmişti zaten, ağzı kulaklarını bulurcasına gülerek binmişti arabasına ve uzaklaşmışlardı oradan.
Ne kadar süredir öylece durup o yola bakıyordum bilmiyordum. Yoongi'nin arabadan inip omzuma dokunmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp gerçeğe dönmüştüm. "Taehyung iyi misin? Betin benzin atmış oğlum korkutma adamı" sesi endişeli çıkınca ne halde olduğumu ben bile merak etmiştim. Onu daha fazla korkutmamak için ufak bir gülümseme eklemiştim yüzüme ve iyi olduğumu onaylayarak onu geri arabaya doğru ilerletip ben de onunla birlikte binmiştim.
Trafiğe takıla takıla yarım saatlik yol 1 saat olmuştu ama sonunda eve varmıştık. Yoongi'nin eşyalarını kapı girişine koyduktan sonra valizindekileri ben halledeceğimi söyleyerek ona rahatlaması için hemen duş almasını söylemiştim o da hiç itiraz etmeden doğru banyoya ilerlemişti. Evimiz ikimize yetecek kadardı. Ne çok büyük ne çok küçüktü. Bir rezidansta oturuyorduk ancak içleri ideal boyuttaydı dairelerin.