Bölüm 2

11 3 12
                                    

Kim Sunoo

Dün annemin zoruyla okul var diye erken yatmıştım ve bu yüzden saat 06:00'da kalkmıştım. Kalktıktan sonra biraz telefona bakarak zaman geçirmiştim. Hazırlandıktan sonra kahvaltı yapmıştım daha sonra otobüs durağına yürümek adına evden çıkmıştım. O sırada dün ki çocuğu görmüştüm. Beni görmüştü ama sanki bana doğru geliyordu, niye yanıma gelsin ki, ya da ben öyle hissetmiştim hayır, hissetmemiştim bildiğin yanıma geliyordu bu.

"Selam, minik şey."

"Selam da, bana o kelimeyle seslenmezsen olmaz mı?"

"Olmaz, canım bak ben herkese lakap takarım hatta lakabından dolayı ismini unuttuğum bile olur, bu yüzden ismini söylemeye bile çalışma sınıfta öğrenirim."

"Ne sınıfı?"

"Bilmiyor musun? Aynı sınıftayız."

"Hassiktir."

"Yok, bilmiyordum sağol."

Otobüs durağına kadar beraber yürümüştük, aslında çok tatlı birisiydi ama ben insan adlı varlıklarla pek iletişime geçmeyi sevmedigim için sadece susmuştum ama o konuştukça konuşuyordu, ben de onu dinledikçe dinliyordum çok konuşkan birisiydi insanlarla iletişim halin de olmayı seviyordu yani o benim tam tersimdi.

"Baksana, biz birbirimizin tam tersiyiz ama sen yine de iyi anlaşabileceğimimizi düşünüyorsun, bu imkansız."

"Hiç bir şeye imkansız deme minik şey, imkansız gözükebilir ama yine de olabilir. Mesela zıt kutuplar birbirini çekerken aynı kutuplar birbirini iter ona bakarsan. Yani iyi anlaşabiliriz."

"Biz kutup muyuz?"

"Ne." Dedi ve bana boş boş bakmaya başladı.

Aslında söylediğim şeyin biraz mantıksız olduğu doğruydu ama biz kutup değiliz ki birbirimizi itip, çekelim. Ben düşünürken arkadan O'nun kahkaha sesleri geliyordu ve bu da ona bakmamı sağlamıştı. Çok sıcak ve samimi gülüyordu, peki ya ben niye onun gibi yakışıklı değilim, niye onun gibi zayıf değilim, niye onun gibi özgüvenli değilim, neden ben o değilim ki. O benim dalıp gittiğimi farketmiş olmalıydı ki hemen bana yaklaşmıştı.

"Ne oldu? Birden dalıp gittin de."

"Ah, bir şey yok. Sadece yeni okulumu düşünüyordum."

"Pekii, bak şansa otobüs geldi benimle gel."

Onunla beraber gitmiştim bence o'na sarı saçlı şahıs demem daha mantıklı olacaktı. O'na her zaman o diyecek hâlim yoktu ya. Otobüse bindiğimiz de şansa yan yana olan iki koltuk boştu, ben hep cam kenarına oturmayı severdim, geçip giden binaları, arabaların gidişlerini izlemeyi, manzaraya bakmayı ve en önemlisi ise hep cama yaslanıp hayal kurmayı severdim bu yüzden ben cam kenarına o ise hemen yanıma oturmuştu.

Yol boyunca sadece bana bakmıştı ama nedense bundan rahatsız olmamıştı, o'nun bakışları beni huzurlu hissettiriyordu, sanki bu iki yüzlü dünya da 'ben burada yanındayım, ben olduğum sürece kimse hayal dünyana karışamaz, sadece bana güven ve bana kendini bırak' diyordu. Bir bakıştan bunu anlamam elbet mümkün değildi ama eğer o bakış derin bir bakışsa anlarsın, eğer o bakış sana bir şeyler hissettiriyorsa o bakış sadece bir bakış değildir. Kelimelerle anlatamayacağın kadar özel ve değerlidir. Ben hayal dünyama dalmışken okula varmıştık, ben fark bile etmemiştim ki, o'nun beni çağırışıyla uyumadığım uykumdan uyanmıştım.

"Hey, minik şey okula geldik."

"Ne, ha tamam."

Dalıp gittiğim hayal dünyamdan uyanıp gerçek dünyaya dönebilmiştim sonun da, okulun önüne gelmiştik gerçekten çok büyük bir okuldu eminim iyi de bir okuldur, okulun içine girdiğim de çok yakışıklı ve güzel kişiler olduğunu fark etmem de çok uzun sürmemişti eminim hepsi benden daha iyidir. Hayatım da hep ezik muamelesi görmüşümdür çünkü onların hepsi mükemmel ve son derece iyilerdir ben ise hep çirkin, ezik ve şişmanımdır.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 01, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

i need to cry//SunSunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin