Sonsuz orman

14 2 0
                                    

Evet lanet olsun cidden delirmek üzereyim ormanda nerdeyse 3 aydır kayboldum ve hayatta kalmak için mücadele veriyorum"kendi kendime konuş maya başladım kimse beni arama ya gelmedi bile" çalı hışır dama sesi geldi
"Orda kimse varmı hey yardım edin"tam bir aptalım neden her duyduğum sese yaedım edin diye bağrıyorum ki ya hırtıcı bir hay Van'sa " pekala kork maya başladım orda birisi varmı "etrafımda kendimi koruya bilcek bişey arar Ken hısırtı sesi yaklaşmıştı ve ben istemsizce geri geri gidiyordum yerde kalın bir dal buldum ve elime aldım eğildim geri doğruldum ve karşımda garip gözleri olan Kürt grubu nu gördüm en öndeki siyah olan liderleri gibi idi gözlerinden mor bir aura yahılıyordu diğerleri ise arkada yeşil kırmızı ve gri gözlüler hırladı korkudan bayılmak üzereydim yemek için dışarda meyve aramaya çıkmıştım ama bu olan Lara inan mıyordum "uzak durun benden sizi lanet kuçukuçular!" Diye bağırdım bu onları sinirlendi ve birden penče attı göğsümdw bir acı ile çığlık attım elim deki sopa ile gözlerimi kapatıp sert bir darbe vurdum yağmur kardan saklan Mak için ve ısınıp kendimi korumak için bir bara Ka aynı zamanda depo yapmıştım evet saçma geliyor ama koskacaman 3 ay dır burdaydım kendi kendime kafamda kuruyordum ve korkuyordum koşarak bara kaya doğru koştum sesler kesilmişti sakinledim biraz yemeğim vardı ve idareli kullan maya çalıştım profes yönel sayılırdım nerdeyse her sene 3 kez kamp yapıyorduk ama benim için herşey çok zor ilerliyordu ah doğruya ilk önce kendimi tanıt mam gerekiyordu ben soni kış mevsiminde bir ormanda kayboldum ve yaşamaya çalısıyorum kay bolduğum zaman kanp çantam yanım daydı içinde bıçak ,hançer,çakmak battaniye, en önemlisi bir balta ormana keşfe cıkmak için hazılandım 3 hamçdrimide gizli yerlere saklayıp elime baltayı aldım çiz melerimi ve kuru kıya fetlerimi giyip eldiven atkı beni soğuk tan koruyacak şeyler aldım ormana koyuldum ve bu sefer içimden dua ederek gittim yırtıcı hay canlar çıkmasın diye et rafta dağdan gelen sıçacık bir köy buldum yanımda ufak bir kağıda gördik lerimin ufak bir hadi tasını çizdim eski hara ne olmuş kırılmış ufak taştan bir köprü buldum ve altında derin bir göl vardı karşıya geć menin tek yolu buydu ve karşıda çok güzel meyveler vs vardı ama ter giden bişey vardı bu inanılmaz vede imkansız bişeydı hem çok güzel hemde muthiş bir şeydi köprünün tam karşısında kıs ayında ve kar 'ın diz kapağıma gelmesine rağmen karşımda sıcacık akan bir şelale ve iç ısıtıcı güzelliği vardı ve inanılmaz ılık ve güzeldi ama oraya girmemi en geleyen bir şey vardı gide miyordum sanki bir bariyer gibiydi ama içim deki birses o yıkılmış köprü ile nağlantısı oldu söleyledi o köprüyü yaparsam belki geće bilirdim ama bu imkansızdı yapamazdım 
Okadar vaktim yoktu hayyata kalmak la ilgilenmiyorum ve basımı belaya sokmak istemiyordum hayatta kalmak için mücadele etcektim ama neredeyse imkansızdı yağmur başladı ıslandım ve heryer çok soğuktu koşarak bara kaya gittim bu zamana kadar yaşamam mucizeydi belkide kısı atlatırsam bir umut hayata kalabilirdim "lanet olsun hasta olamam herşey bukadar zorken olmaz donarak ölmek istemiyorum "baraya gittim ufak bir ateş yaktım ve o dağdan gelen sıcak sudan matarama almıştım ufak metal demir kaba o suyu döküp bulduğum kuş burnunu ısıtım içtim ve uykuya daldım

dikenli gül bahçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin