10. BÖLÜM

9 0 0
                                    

10. BÖLÜM

"Nerede bu ceset şimdi?" Evran başını omzumdan kaldırıp Baran'a çevirdi.

"Bilmiyoruz."

"Öldüğünden emin miyiz?" Gözlerimi sıktım. Aklıma başka sorular düştükçe aklımı daha da kaçırıyordu. Evran da bunu fark edince omzuma attığı eliyle biraz ovaladı omzumu.

"Alnının çatından vurdum, yenge." diye cevapladı Baran, alınmış gibi.

"Diri diri gömsek bile çıkamazdı. Çukurun etrafında kazma izleri vardı." diye açıklık getirdi Evran.

"Kim çıkarır ki o zaman abi?"

"Babam..." diye cevapladım kısık bir sesle. "Ceketinin her yeri toz topraktı. Kim bilir ne planlıyor şimdi..." diyerek, başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Derin bir nefes alıp kendimi toparlamayı denedim. Herkes gibi.

Bir hemşire yanımıza yaklaştığında hepimiz ona baktık.

"Siz Alev Vasil'in yakınlarıydınız öyle değil mi?" Hemen ayaklandığımda Evran'ın omuzlarıma koyduğu ceket banka düştü.

"Evet, biziz. Görebilir miyiz?" Kadın gülümseyerek onayladığında hemen Baran'la Evran'a baktım. Onlar da ayaklandıktan sonra hemen hastanenin içine koşup Alev'in olduğu kata çıktık. Kendimizi odaya attığımız gibi Baran hemen yatağın başına koşup Alev'in üzerine atladı. Alev acıyla inlese de aynı anda gülüyordu.

"Bana bak, ölürsen seni öldürürüm tamam mı!" Ben de dayanamayıp Baran'ın üzerine atlayıp ikisine sarıldım.

"Öldürüyorsun zaten mal!" diye söylendi Alev gülerek. Baran korkarak üzerinden kalktığında ben de doğruldum.

"İyisin değil mi? Beyaz atlı prensim benim." Baran onu yanaklarından öperken Alev gözlerini devirip güldü. Yüzündeki öpücükleri silemeyecek kadar yorgun görünüyordu.

"He he, iyiyim. Siz n'aptınız?" Bir anda tüm olanı biteni hatırlamış gibi yüzündeki gülümsemeyi düşürüp gözlerini büyüttü. "Lavin! Lavin'e n'oldu? İyi mi o?" Önce Baran'la birbirimize baktık ama sonra ikimiz de Evran'a döndük. Açıklamayı o yaptı.

"Alev, biz Lavin'i gömdük."

"Ne!" diye çıkışarak doğrulmaya çalıştı Alev ama onu yeniden yatağa ittirdim.

"Dur, kalkma."

"Ne demek gömdünüz?"

"Gömmüşler ama kaçmış zaten kız." Alev'in gözleri daha da açılınca Baran'ı geriye itip yatağın baş ucundaki koltuğa attım.

"Bak açıklıyorum her şeyi..." Alev dikkat kesilerek beni dinledikten sonra hepimiz sessizce vereceği tepkiyi bekledik. Her şeyi bekliyorduk ama gülmeye başlamasını hiçbirimiz tahmin etmemiştik.

"Narkoz etkisinde miyim ben hâlâ?" Kendi kendine kıkırdarken biz aynı ciddiyetle onu izlemeye devam ettik. Ve bu onu susturmuştu. "Gerçekten mi? Sen, babanın 1968 Chevrolet'ine mi girdin?" Takıldığı tek konunun bu olmasına gözlerimi devirdim.

"Ölü bir kadının kaçtığı kısmına mı odaklansak Alevciğim?" diyerek yanımıza yaklaştı Evran. "Kim ispiyonlamış olabilir babana?" Bana yönelttiği soruya gözlerimi devirerek cevap verdim.

"Keskin... Tembih etmiştim ama korkak herif, patron diye ötmüş hemen." Yıllar önce bunu bir kez daha yaptığında bir punduna getirip kovdurmalıydım onu ama ne yazık ki babamın en çok güvendiği elemanlardandı. Dolayısıyla beni azarladığı şeylere genelde onu pof poflardı.

"Şimdi bizim şef, koskoca Ferman Aydir," dedi babamı âdeta bir padişahmış gibi göstererek. "arabasının bagajında ceset mi taşıyor?"

"Biz de taşıyoruz." diyerek anlamsız sorusunu cevapladım Alev'in. Gözleri bir anda açıldı.

"Merter'i gömmediniz mi?" Başımı kaldırıp ne diyeceğimi bilemeyerek Evran'a baktım. O da soruyu cevaplamak için yanıma oturup Alev'e döndü.

"Lavin olmayınca çiftleme planımız suya düştü." Dudaklarını büktü çaresizce. "Bence bu son saatlerimiz. Ferman baba öğrendi işte, anlamıştır her şeyi akıllı adam. Bence sadece zaman tanıyor birbirimizle vedalaşalım diye." Evran hiç böyle konuşmazdı. Garip bir keder vardı sesinde. Kaşlarımı çatarak baktım ona. Sanki başka birisinin gücü ele geçirmesi için kendi geri çekiliyordu. Ve bana attığı tek bakışla o gücü aldığımı hissettim.

"Babamı etkisiz hâle getirip Lavin'i geri çalsak? Sonra Merter'le birlikte gömeriz."

"Yuh yenge!" diyerek hemen lafa atladı Baran. "Babanı da mı öldürelim!" Başımı hızlıca ona çevirip ona baktım.

"Hayır," dedim, gözlerim kontrolsüzce yere inip yeniden, bu sefer kararlılıkla, gözlerine ulaşırken. "Ben ikna edeceğim onu. Ama Merter'in cesedini de teslim etmeliyiz."

KİVSBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin