"Ne bekliyorsun hâlâ? Davetiye falan mı çıkartayım senin için?"
Jungkook duştan yeni çıktığı için henüz ıslak olan saçlarını kurulamadan annesinin gösterdiği yere oturmuş ve beklemeye başlamıştı. Annesi eline kapatıcıyı almış ve boynuna, çenesine, ardından da kızarık olan bileklerine sürmüştü. Makyaj süngerini kullanarak daha doğal durmasını sağlamış ve ne kadar güzel yaptığına dair kendini övmeye başlamıştı. Jungkook'un gözaltı morlukları dikkatini çekerken oflamış ve kabaca göz altlarını da kapatmıştı. Ardından masanın üzerine bıraktığı hafif pembe renkli ruju dudaklarına sürmüş ve yedirmesini söylemişti.
"Seni onların içine çulsuz gibi mi çıkartacağım ben. Tanrım şu haline bir bak, makyaj bile kapatmıyor çirkinliğini."
Genç çocuk boğazında oluşan hisle yutkunamazken ağlamamak için direniyordu. Tam o sırada odanın kapısı çalınmış, ardından da başını içeriye sokan jungkook'un ikiz kardeşi olan jeongguk içeriye girmişti. Annesinin suratında aniden güller açmaya başlarken yutkundu jungkook. Canı acıyordu hem de fazlasıyla.
"Benim güzel oğlum dönmüş mü?! Ah, seni çok özledim, gel ve anneni öp.."
Jeongguk şımarıkça sırıtmış ve kollarını annesinin beline dolamıştı.
"Ah, bu omega kokusu kızgınlığında yalnız olmadığını gösteriyor."
Kadın oğluna en güzel gülümsemesini sunarken jeongguk'un sırıtışı daha da büyümüş ve annesini başıyla onaylamıştı.
"Sen burada ne yapıyorsun? Babam buraya girmememiz gerektiğini söylemişti."
Kadın aklına gelen şey ile gözlerini devirmiş ve jungkook'un çenesini tutarak başını kaldırmıştı.
"Baksana, çirkinliğini makyaj bile kapatmıyor! Anca malzemelerim boşa gitti.. Akşam onun için Kim ailesi gelecek, soylarının devam etmesi için bir omegaya ihtiyaçları varmış."
Yüzünü buruşturmuş ve jungkook'un çenesini bırakmıştı.
"Kim ailesi? Kim Taehyung için mi?"
Bayan Jeon başını sallamış ve oğlunu onaylamıştı.
"Eminim daha bunun yüzünü dahi görmemiştir. O bir delta! Şehirde başka kimse kalmamış mı?! Alfalar ile de eşleşebilir."
Jungkook'a bakarak göz devirmiş ve jungkook'un saçlarının arasına elini daldırmıştı.
"Sakın sana aşık olduğu için geldiğini düşünme, senin gibi bir aptala kim aşık olur ki?!"
Kahkaha atmış ve annesini de çekiştirerek odadan ayrılmıştı.
Jungkook göz yaşlarını geri göndermek adına sessizce şarkı mırıldanmaya başlamıştı. Ardından ayağa kalkmış ve annesinin kendisi için hazırladığı kıyafetlerini giymeye başlamıştı.
Kombin bu şekilde.
Üzerini giydiğinde aynadan kendisine bakmış ve burukça gülümsemişti.
"Güzelim ki ben."
Aynadan kendini izlerken odaya dalan annesiyle bakışları oraya dönmüştü.
"Ne bakıyorsun bön bön! Çirkinliğini mi izliyorsun, herkes masada seni bekliyor!"
Jungkook başını sallamış ve annesi arkasını dönünce saçlarını son bir kez daha düzeltmiş ve odadan çıkmıştı. Odasından çıkmasına genellikle izin verilmiyordu, bu yüzden etrafta göz gezdirerek aşağıya inmişti. Yemek odasına geldiğinde annesi güler yüzlü olmasını söylemiş ve kapıyı açarak içeriye girmişti. Ardından jungkook da girmiş ve masaya yaklaşıp eğilmişti. Ardından gülemsemiş ve konuşmaya başlamıştı.
"Hoş geldiniz, geciktiğim için üzgünüm."
Bayan kim hoşça gülümsemiş ve önemi olmadığını söylemiş, daha sonra da Taehyung'un karşısında kendisi için ayrılmış sandalyeye oturmuştu. Bakışları taehyung ile kesiştiğinde hemen bakışlarını kaçırmış ve parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Genelde endişeli veya stresli olduğunda böyle oluyordu.
***
Evet 2. Bölümde başladık saçmalıklara içime sinmedi ama yine de atıyorum, etkileşim verirseniz sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apocalypse/Taekook-Cigarettes after sex
Fanfiction"nesin sen? intikam canavarı falan mı?!" - +18 sahneler - tetikleyici olabilecek unsurlar - argo kelimeler - omegaverse (başından belirtmek isterim, toxic ilişki yaşayan bir taekook'la karşınızdayım. okumak istemeyen veya rahatsız olan kişilerin şi...