1 hafta.
Ölümüne dövülmem ve hastaneye kaldırılmam üzerinden tamı tamına 1 hafta geçmişti.
Bayan Kim'in yazdığı mesaja cevap vermek yerine görüldüde bırakmıştım çünkü ben henüz kendimde bile değilken onun baskıları ile uğraşmak istemiyordum.
Ertesi gün ise Jimin, Mingyu ve Hoseok hyung beni ziyarete gelmiş onlarla kısa da olsa keyifli bir vakit geçirmiştim. Jimin benim sıkılmamam için birkaç kitap ve yalnız hissetmemem için tavşan peluşu getirmişti.
Açıkça söylemek gerekirse bu peluş oyuncak benim dert ortağım olmuştu. Hatta bazen bir peluşa dertlerimi anlattığım için kendimi delirmiş gibi hissediyordum. Bu peluşa sabahtan akşama kadar Taehyung'a olan aşkımı ve ilişkimizin nasıl bok yoluna sürüklendiğini anlatıp duruyordum. Ah bir dile gelse ne salaksın sen amına koyayım derdi orası ayrıydı tabi.
Jimin ve Yoongi'nin ruh eşi olduğunu öğrenmem de o gün gerçekleşmişti. Jimin hastanede yaşadıkları tensel temaslarla ruh eşi olduklarını fark ettiğini söylediğinde bir tık şaşırsam da onlar adına mutlu olmuştum. Jimin'in serçe parmağında çıkan ruh eşi çiçekleri o kadar zarifti ki, görür görmez gözlerim sulanmıştı pek tabi bunda Taehyung ve benim hiçbir zaman böyle bir şey yaşayamayacağımızı bilmemin de etkisi vardı.
onunla başka bir evrende en güzel halimizle tanışmayı çok isterdim.
Kurt hiyerarşisinin olmadığı ve birlikteliğimizin imkansız gözüyle bakılmadığı bir hayat.
Güzel olurdu ama imkansızdı işte.
Her neyse, anlatacaklarım burda bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü Jimin'ler gider gitmez telefonuma bildirimler yağmış ve neler olduğuna şaşırmıştım.
Twitter'a girdiğimde ise beni öldüresiye döven leş köpeklerinin hepsinin yakalandığını ve onların emir kulu olduğunu öğrendiğim Hyein ile birlikte neye uğradığımı şaşırmıştım.
Aslında böyle bir şey beklemediğimi söylemek büyük bir aptallık olurdu ama yine de bu kadar ileri gideceğini ve ölümüme sebep olabilme ihtimalini düşünmemiştim.
Bu zorbalık da değildi bu tamamen birinin canına kast etmekti. Ben orda ölebilirdim de ya da ucuz kurtulmak yerine sakat kalabilirdim. Her şey olabilirdi.
Düşündükçe bir garip oluyordum. Ailem ise kafayı yemiş ve onları sürüm sürüm süründürmek için her şeyi yapmaya hazırdı. Abim ise bu konuda kullanabileceği bütün yetkileri ve statüsünü ortaya koymuştu. İşinde başarılı ve herkes tarafından sevilen biri olduğu için onun yapamayacağı hiçbir şey yoktu.
Tanrıya her gün şükür ediyordum ailem tarafından bu kadar sevilen ve korunan biri olduğum için.
Taehyung'un yaptıklarını okuduğumda ise onunla her ne kadar konuşmak istesem de beni reddetmişti ve konuyu açmamı istememişti. Zaten yüzünü görmeyeceğimi düşünmüştüm ta ki hastanede kaldığım 4 geceye kadar.
Refakatçi olarak kimseyi istemediğimden yalnız başıma yatakta bir sağa bir sola dönerek uyumak için çabalıyordum ki başarısız bir eylemdi bu da. Yattığım yerde gözlerimi kapatarak koyunları sayarken birden gözlerimi açmak istesem de aldığım feromonlarla beraber gözlerimi kapatmaya devam etmiştim.
Taehyung burdaydı.
Yavaş adımlarla yanıma geldiğini hissettiğimde her ne kadar heyecanlansam da bunu belli etmemeye çalışmıştım çünkü uyanırsam bütün büyü bozulurmuş gibi hissediyordum.
Sakince yatağın sol tarafına oturdu ve beni rahatsız etmemeye çalışarak sağ ayağını yatağa uzatmıştı.
Sonra hiç beklemediğim bir anda yatakta bana doğru döndü ve bir kolunu yavaşça belime sararken diğer koluyla başımdaki sargı bezlerinin açıkta bıraktığı kısımdaki saçlarımı nazikçe okşamaya başladı.
Kalbim deli gibi atarken tepki vermemek o kadar zordu ki!
Yemin ederim uzun bir zaman sonra o kadar sakin huzurlu bir gün geçirdim ki! Sanki hayatım eski haline dönmüş ve biz hiç ayrılmamışız gibi hissetmiştim. Yanımda kaldığı süre boyunca beni ne kadar sevdiğini dile getirdi ve her şey için özür dilerken ben çöküp ağlamak istedim.
Taehyung, bizi bu hale sürükleyen, cehennemin içine atan benim, asıl özür dilemesi gereken benim sevgilim. Benim yükümü sırtlanmaya çalışma çünkü buna şahit oldukça kahroluyorum.
Bundan sonrası da aynı rutinde geçmişti aslında Taehyung her gece uyuduğumu sandığı bir vakitte yanıma geliyor ve uyuduğunu sandığı benimle ilgileniyordu.
Hala benden kopamıyor olması benim içimde çiçekler açtırıyordu açıkçası bunun yüzsüzlük olduğunu biliyordum lakin onu istemekten vazgeçemiyordum.
Şimdi ise abim hastaneden çıkış işlemlerini hallederken ben de elimi yüzümü yıkayıp odadaki üzeri toplanmış yatağa oturdum yavaşça.
Annem ve babamın gelmesine gerek duymamıştım onun yerine beni evde bekliyorlardı Jimin'ler ise her ne kadar hastaneden çıkarken yanımıza gelmek isteseler de buna izin vermemiş ve okul çıkışı evde toplanacağımızı söylemiştim. Kabul etmeyi her ne kadar istemeseler de mecbur kalmışlardı.
Ah, söylemeyi unuttum bu arada ama Seokjin hyung, Namjoon Hyung ve Yoongi hyung da ziyaretime gelmişlerdi! Seokjin hyung ve Namjoon Hyung beraber gelip benim için değişik aromalı sütler ve atıştırmalıklar getirmiş, ayrıca nerden baksanız 1.5 saat sohbet etmiştik.
Aslında daha da otururlardı ama deltanın araması ile kalkmak zorunda kalmışlardı.
Yoongi Hyung'un gelişi ise çok tatlıydı! Benden nedensiz bir şekilde gerildiğini anlayabiliyordum keza yanıma gelirken sevgilisinin ailesi ile ilk defa tanışan ergenler gibiydi karşımda.
Hatta Jimin'e nelerden hoşlandığımı sorup, en sevdiğim çikolata toplarından getirdiğinde kahkaha krizine girmiştim.
Jimin'i kıskandığımı bildiğinden bana zıt gitmemek için elinden geleni yapıyordu ve ben onunla uğraşırken gülme krizine giriyordum.
Hastanede kaldığım süreçte gerçekten bana iyi hissettirmek için her şeyi yapmışlardı.
İyi ki varlardı.
Beni düşüncelerimden sıyıran şey ise kulak misafiri olduğum hemşirelerin konuşmalarıydı.
Kulaklarım kapı aralığında konuşulan konuşmalara kulak kesilirken neler konuştuklarını anlamaya çalıştım ve duyduklarım beynimde şok etkisi yaratmıştı.
"Yüzyılın deltasının vitası ortaya çıkmış sen de duydun mu?"
*
NASIL DA SALDIK BOMBAYI AMAAA
BÖLÜMÜ KONTROL ETMEDEN ATIYORUM İNŞ ÇOK FAZLA YANLIŞ YOKTUR
SİZİ KOCAMAN ÖPTÜM BAAYYYYYSSS
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloodline' Taekook ✔
FanfictionDelta Taehyung'u her anlamda deli eden alfa Jungkook. #jungkook etiketinde #1 [23.10.2023]