Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yüzüme vuran tatlı güneş ışığı ile gözlerimi hafifçene araladım. Kuş cıvıltıları, heryerdeydi. Tatlı meltem sebebi ile sallanan ağaçların yaprakları o kadar güzel bir melodi çıkarıyordu ki... sanki ölmeden cennete gitmiş gibiydim.
Futonumda dikleştim. Gözlerimi ovuşturarak diğer çocuklara baktım. Sadece odada ben kalmıştım. Her zaman ki gibi... Uykum çok ağır olduğu için diğerlerinden 1 saat geç kalkıyordum istemsizce. Bana tembel diyebilirsiniz, ama bence uyku sevmenin tembellikle bir alakası yok.
Kollarımı açarak gerindim ve vücudumu çıtlattım. Ardından ayağa kalkıp, futonumu özenle katlayıp, diğer çocukların futonlarının yanına koydum. Kaldığım genelevin adı Aikokoro geneleviydi. Eğlence merkezindeki en popüler 10 genelevden biriydi. Tam olarak 20 tane fahişe ve bulunuyordu yaşadığım genelevde. Genç olan fahişeleri saymazsak, 27 tanede çocuk vardı, benle beraber. Bide 4 tane Oiran vardı. Eğer annem ölmüş olmasaydı bu sayı 5 olurdu.
Annem, tüm eğlence merkezinde adını duyurmuş bir oirandı. Güzelliği, zarif davranışları ve kibarlığı ile onunla vakit geçirmek isteyenleri kuyruğa sokardı. Annem ölmeden 6 ay önce tuhaf bir hastalığa yakalandı. Her ne kadar doktorlar ve şifacılar onu tedavi etmeye çalışsada, boşaydı. Annem çok geçmeden tüm müdahalelere rağmen vefat etti. Normalde 18 yaşıma gelir gelmez, annem öldüğü için buradan gitmem veya onun gibi bu genelevde fahişe olmam gerekiyordu. Ama şükürler olsun ki, annem ile ev sahibesi sıkı dostlardı. Teşekkürler anne! Her zamanki gibi beni kurtardığın için.
Ayağıma sandaletlerimi geçirip, güneşin vurduğu, çiçeklerin kuşattığı bahçeye çıktım. Kimonomun kollarını ıslanmasın diye dirseklerime kadar katladıö. Ardından nur pınarı gibi akan çeşmeye doğru yürüdüm. Avuçladığım buz gibi suyu yüzüme çarptım. Yüzüme vurduğum suydan geri kalanlar çenemden aşağı akarken, sudaki yansımama baktım.
Uzun kahküllerimin gizlemiş olduğu altın sarısı gözlerim güneşin ışınlarını geçmek istercesine parlıyordu. Annem her zaman gözlerimi galaksiye benzetirdi. Ve içinde binlerce yıldız olduğunu söylerdi. Bir elimi gözlerime götürdüm ve ikisini elimle kapattım.
Renk değiştir.
Bir süre ellerim gözlerimde durduktan sonra elimi geri çektim ve yansımaya tekrar baktım. Altın sarısı gözlerim, kiremit rengine evrilmişti. Yüzümü yıkadıktan sonra kafamı kaldırıp, sıcak güneşin yüzümü ısıtmasına izin verdim. Ardından tekrar eve doğru yürüdüm. Sürgülü kapıyı ardımdan kapadım.
Bir varis ve tanrı çocuğuydum. Annem Tsukimori klanından geliyordu. Ama nedensiz yere bir asil gibi şatafatlı yaşamıyorduk, tam tersi bir yaşamımızın olmasının yanında bide üstüne üstlük, An her daima benden varis olduğumu gizlememi istiyordu. Bunu ölünceye dek bana tembihlemişti. Ve nedenini sorduğum da ise hiçbir cevap alamamıştım. Neden, anne? Neden beni sahirlerden saklamaya ve varis olduğumu gizlemeyi bu kadar taktın?