05 ⋆ Pjm

201 6 0
                                    

Park Jimin'nin yeni stilistisin

Sinirle kendimi zar zor attığım, arkadaşımın cafesinde nihayet soluklanabilmiştim.

" Huh " nefes alışlarımı düzene sokarken, arkadaşımın dolaptan çıkardığı Pet şişeyi hızla içmeye başlamıştım. Çok yorulmuşum.

" gene ne istediler? "

Sorduğu soruya parmağımla dur işareti verip, biraz dinlendim. Sandalyedeki duruşumu dikleştirip, çantamdan dosyaları çıkardım. Önüne serdiğimde gözleri fal taşı gibi büyümüştü.

" Sanırım işten çıkmayı düşünüyorum. " demiştim. Daha sonra devam ettim. " Ya da başka bir şirket bulmalıyım. " şişeden birer yudum daha alıp, önündeki dosyayı kapattım. Ayaklandığında tezgahda ki telefonunu alıp, bişeyler tıkladı. Onu beklerken aynı zamanda ayaklandım.

" Hybe olabilir mi? Daha önce müzik şirketinde çalışmadın, biliyorum. Belki stilist olarak diğer mesleğini yapabilme şansın olur. Şuanlık alımlar varmış, bana sorarsan şirkete bir git bak "

Söylediği şeyle düşündüm, aslında olabilirdi. Denemekten zarar gelmezdi, asıl mesleğimi yapma şansım olurdu. Sadece beni cidden alırlar mı o vardı. Elime karton kahve sıkıştırmasıyla gözlerimiz buluştu.

" Yolda içersin otobüsü kaçırma hadi " omuzlarımdan tutup, kapıya doğru ilerletti. Ona gülümseyerek öpücük atıp, çıktım. İlk önce kendi şirketime gitmeliydim. Yürüdüğüm yolda durup, ters yöne yürümeye başladım. Kahvemden yudumlarken kalabalık Seul sokaklarında yürüyordum. Cıvıl cıvıldı etraf çiçekler açmış o kadar hoştu ki telefonla saati kontrol etmemle biraz da olsa geç kaldığımı anlamıştım.

Hızla hybe yakın bir yerde koşmaya başladım. Elimdeki kahveyi Bitirdiğim için çöpe atıp, daha da hızlandım. Alımlar bitmeden gitmeliydim. Eğer burda çalışmaya devam edersem intihar bile ederdim. Trafik ışığının hemen bana izin vermesiyle koştuğumda aynı zaman dilimiyle yere kapaklanmam bir olmuştu.

Başımı kaldırıma çarptığım için çok kötüydüm. Anlık baş dönmesi yaşadığımdan ne olduğunu bile anlamamıştım. Yani başıma baktığımda bir aracın son anda fren yapmasıyla düşmüştüm. Şoför olduğunu düşündüğüm şapkalı biri gelip, kolumdan tutarak kaldırmıştı. Ben ise başımı hala tutuyordum.

" iyi misiniz çok özür dilerim benim hatam "

Adamın onca dediği şeyi anlamamıştım. Sadece onun yerine elimle durdurdum. " önemli değil, sadece acelem var gitmem gerek " Söylediğim şeyle adamın elinden kurtulup, topallasamda yürümeye başladım.

Adam çoktan arabaya bindiğinde bir kere dönüp, araca bakmıştım. Plakada özel araç olduğuna dair yazıları gördüğümde ağrıyan başımı elimle tuttum. Cidden tam da zamanıydı. Aksilikler beni kovalardı hep, hızlıca yürüdüğümde arkamdan çalan korna sesiyle anlık korkmuştum.

Bakışlarımı o yöne çevirdiğimde bana çarpan arabayla karşılaştım. Öndeki Şoför camını açıp " lütfen sizi gitmek istediğiniz yere götürmeme izin verin " demişti camdan kafasını sarkarken, durup düşündüm. Zaten geç kalmıştım, reddetmek olmazdı. Kafa salladığımda hemen arabadan inmiş, uzun olan arabanın arka kısmını açmıştı.

İçeri baktığımda maske ve şapka takmış, gözünü bile göremediğim adamın yanına oturmuştum. Ona baş selamı verdiğimde benim gibi karşılık vermiş, önüne dönmüştüm. Sanırım ünlü biriydi. Özel araç fln tabi ya, şoför dikiz aynasından bana bakarak " nereye gitmek istiyordunuz " diye soru yönelttiğin de gülümseyerek " hybe şirketi " demiştim.

Yanımdaki adam kısa bir bakış attığında az da olsa gözlerini görmüştüm. Tanıdık gelen simasını düşünüp, hangi idol olabileceğini kestirmeye çalışıyordum.

Telefonumdan ani bildirim geldiğinde ekranı açıp, mesaja baktım. Arkadaşım yazmıştı. Cevap yazdığımda yanımdaki bedenin bakışlarını telefonumda olduğunu gördüm. Sapık mıydı? Ya da meraklı?

Düşündüğüm şeyin aptallığıyla gözüm duvar kağıdıma kaydı. Army olduğum için bts'in fotoğrafı vardı.

" iyi misiniz? Az önceki olay için özür dilerim. " ilk defa konuştuğu için ekranı kapatıp, ona döndüm.

" merak etmeyin iyiyim siz de haklısınız. İdol olmak zor " Ne demeye çalıştığımı az çok anladığında bişey belli etmeden, önüne döndü.

Sesini duyduğum için aklıma gelen şeyle düşündüm. Ekranıma baktıysa o bir bts üyesiydi. Ve sesi hangi üyeye aitti. Keşke gözlerini tekrar görebilsem.

Elimde tuttuğum telefonumu kendime çekerken avucumun için kanıyordu. Düştüğümde başım ağrıdığı için fark edememiştim. Yanımda peçete bile yoktu.

" izin verir misin? " yanımdaki bedenin elinde yarabandını bana uzatmasıyla, elimi ona doğru uzattım. Yarabandını güzelce, incitmeden yapıştırırken konuştu.

" idol olmak zor bazen dans sırasında kendimizi yaralıyoruz. O yüzden yanımda yarabandı vardı. "

Gülümsesini kısılan gözlerinden anlamıştım. Kısılan göz bu düşündüğüm kişiydi. Park jimin onun ne kadar kibar ve iyi biri olduğunu unutmuşum. Resmen biasım vardı yanımda, fazla heycan yapmamaya çalışarak gülümsedim.

" geldik "

Şoförün sesiyle elimi jiminden çekip, tekrar kafamı eğerek teşekkür etmiştim. Arabadan tam ineceğim zaman ona döndüm.

" kendine  iyi bak Park Jimin, armyler yaralanmanı
istemez " demiş, kapıyı kapatıp, uzun dönmeli kapıdan geçmiştim. Nihayet şirkete girmemle derin bir nefes aldım. Eğer ona arabadayken bunu deseydim. Eminim korkardı. Ne kadar army olsamda sasaengler her yerde. Bu yüzden onu incitmemeliydim.

Danışmana ilerleyip, hızlıca bana verdiği formu doldurdum. Sorulara yanıt verip, kadına verdim. Kadın birden durup, telefona döndüğünde bana bakarak " evet efendim, tamam hemen yapıyorum " demiş, meraklı gözlerimi üstünde gezmeme sebep olmuştu.

" 23. Kata çıkın sağınızda bir ofis olacak oraya formunuzu götürürseniz size yardım edeceklerdir " formu elime tutuşturduğun da ilk baş anlamasamda kafa sallayıp, asansöre bastım. Normalde bu kadar çabuk beklemiyordum.

Hele de böyle bir yerde, normalde formu doldurup, biz sizi ararız der sonra bir daha aramazlardı. Asansörün durmasıyla ilerlediğimde. Aşırı büyük bir kalabalıkla karşı karşıya kalmıştım. Müzik şirketindeydim. Normaldi bunlar, kadının dediği odaya geldiğimde önümdeki yazıyla ağzım açık kalmıştı.

Kapının önündeki devasa yıldızın içinde Park Jimin yazıyordu. Heyecandan tekrar ve tekrar yutkunduğumda kapı açılmıştı. Kısılan gözlerini ve devasa gülüşünü bana tekrar bahşettiğinde önünde saygıyla eğildim.

" geldin demek gir içeri " demiş, içeri davet etmişti. İçeri girdiğimde ayakta durup, onu bekledim.

" aslında bir nevi benim yüzümden geç kaldın, çoktan seçme işi bitmişti. Ama bu benim yüzümden oldu. Üstüne üstlük yaralanmana sebep oldum. Bu yüzden düşündüm. Ve "

Kapıyı kapatıp, elimdeki formu alıp, masaya fırlattı. Eliyle kıyafetleri gösterip, " senin benim kişisel stilistim olmanı istiyorum. " demesiyle zaten açılan göz kapaklarım yerinden çıkacaktı. Heyecanla dudaklarımı dişledim.

" Ama bu torpil amaçlı olur " dediğimde gülümseyerek yaralı elimi açmış, yarabandını göstererek " buna ben sebep oldum. " diyerek susturmuştu.

" hem eğer yaralanırsam dikkat etmem için yanımda olursun "

𝐁𝐚𝐧𝐠𝐭𝐚𝐧 ⋆ 𝐑𝐞𝐚𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin