Yerdeki su birikintilerinin üzerinden hızla geçen arabaya küçük bir küfür ettikten sonra yoluma devam ettim.
Ayaklarımı çamura süre süre yürürken büyük bir gürültü ile kafam oraya çevrilmişti.
Beş kişi bir çocuğu mu dövüyordu?.. Bu adalet miydi?.. Hızlıca onların yanına geçtim ve yaşıtıma benzeyen çocuğu arkama aldım..
" Siz adam mısınız ya?.. Beş kişi bir çocuğu mu döveceksiniz?"
" Sana ne oluyo kızım?"
" Defol git ayağımın altına almayayım seni?" diye ekledi.
" Denesene?" dedim. Çünkü yakın dövüş çalışmışlığım vardı.
Gökyüzüne bakıp oflarken yumruğunu sıkıp bana bir hamle yaptı.. Kolunu tutup çevirince eğilmişti o fırsattan yararlanarak sırtına dirseğimi geçirdim.. Diğer serseriler şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Çocuk yerde inlerken diğerleri kaçmaya başlamıştı. Bende arkamı dönüp çocuğa bakmak için hamle yapmıştım ki bileğimde bir el hissetmemle sırtüstü yere düştüm.
Kafamı hızla taşa çarptığımı hatırlıyorum gerisi karanlık.
Gözümü araladığımda tepemdeki beyaz ışık gözümü kamaştırmıştı. Sanırım hastanedeydim. Yanımda biri var mı diye kontrol ettim. Ama kimse yoktu. Ne yani beni buraya o çocuk getirdikten sonra kaçmış mıydı? Yoksa orada beni gören insanlar mı getirmişti? Hiçbir fikrim yoktu.
İçeriye giren hemşireyle dikkatimi ona verdim.
Sırıta sırıta serumumu kontrol ediyordu." Neden sırıtıyorsun?"
" Seni getiren kişi bayağı bir korkmuş olmalıydı."
Demek ki beni buraya o getirmişti... Peki ya o neredeydi? Kadına tam soru soracakken çıkıp gitti.
Hem beni düşürüyordu hem de beni hastaneye getiriyordu. Kötü ve duygusal... Etrafıma bakıp telefonumun nerede olduğuna baktım. Ama sadece baktım. Ne yani ben şimdi buradan çıkmak için şu lanet sıvının bitmesini mi bekleyecektim?
Düşüncelerimden sıyrılmamın nedeni kapı olmuştu. İçeriye yalandan ağlamış olan Burcu girdi. O kimse için üzülmez hep kendini düşünürdü..
Benim hafif tebessümümle koşarak gelip boynuma sarıldı."O çocuk kimdi?"
Demiştim yalancı gözyaşları diye...
"Tanımıyorum."
Suratını ekşitip " Tanımadığın insanmı seni hastaneye getiriyor?" Dedi.
Gözlerimi devirip başka yerlere bakmaya başladım." Az önce buradaydı ve telefonunu verip gitti."
Elime telefonumu tutuşturmasıyla pencerenin önüne geçip dışarıyı izlemeye başladı. Buda onun bir nevi trip atma şekliydi. Hayır anlamıyorum.. Benim bile bilmediğim bir konu için trip atıyor.
Telefonumun o çatlak ekranına bakarak gözlerimi büyüttüm. Yere düşünce telefonumda gitmişti anlaşılan... Açma tuşuna basıp ekran kilidimi girdim. Tonlarca mesaj ve aramayla karşılaşacağımı sanmıyordum. İlk mesajlara bakmaya başladım. Bütün mesajlara hızlıca göz gezdirirken sadece tanınmadık bir numara dikkatimi çekmişti. "Kendini rezil ettiğin için teşekkürler! Gerek yoktu! Bu rezilliğinin karşılığında yarın okulun arka tarafındaki taşlığa gel! Bu bir emir rica değil! " yazıyordu mesajda. Bu telefonumdaki çatlaktan da beterdi. Gözlerim daha da büyümüştü sanırım. Çünkü ağrımaya ve acımaya başlamıştı. Birde emir veriyordu. Kim ki o bana emir verecek. İyilik yap kötülük bul işte. Bunun başka açıklaması olamaz. Sırtımda bir el hissetmemle irkilip Burcu'ya baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3. Dünya Çeteleri
FanfictionErkek çetesi, kız çetesine karşı!! Bu keyifli çatışmayı yaşamak istiyorsanız hiç çekinmeden kütüphanenize ekleyebilirsiniz... Instagram adresi: 3.DUNYACETESİ