Build'in gözünden
Çalınan kapıyla gözlerimi sinirle açmıştım. "Ne var be sabah sabah?!" Ses durmuştu. "Efendim biliyorsunuz yarın doğum gününüz ve on sekiz yaşına gireceksiniz. Bu yüzden hem yarın giyeceğiz kıyafet hem de düğününüzde giyeceğiniz kıyafet için terzi geldi. Sizi bekliyorlar"
Oflayıp yatakta yuvarlandım. "İstemiyorum" Hizmetçi kadın iç çekmişti. Kanatlarımı açıp gerindim. "Babanız yine kızacak prensim. Lütfen işleri zorlaştırmayın" Yatağın kenarından bacaklarımı uzatıp yumuşak terliklerimi giydim. Üstümde sadece bana baya büyük gelen uzun kollu bir tişört vardı.
Banyoya gidip yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. "Benim adım Jakapan Puttha'ysa o düğün anca rüyalarında olur" Aynaya bakıp gülümsedim.
Kapıyı hızla açtım. "Neredeler götür beni" Kadın hızla gözlerini kaçırmıştı. "Giyinmeyecek misiniz?" Kafamı iki yana salladım.
Zıplaya zıplaya önümde hızla yürüyen kadını takip etmeye başlamıştım. "Uçsak olmaz mı?"
"Kıyafetleriniz uygun değil efendim" Uzun koridorlarda yürüyorduk. Duvarlar bembeyaz, altın işleme kaplıydı. Uzun koridor farklı odalara çıkan kapılarla doluydu., Her iki kapının arasında karşımıza küçük ama uzun krem rengi masalar çıkıyordu. Masaların üstünde sadece bir vazo ve vazoların içinde birer tane kırmızı gül vardı. Üvey annemin resim tutkusu yüzünden ünlü ressamların tabloları her yerdeydi. Bir masanın üstünde bulduğum hançeri gizlice alıp bir resmi yavaşça kestim.
Bunu görünce delirecekti. Düşüncesiyle kıkırdadım. Yaramaz çocuk olmak eğlenceliydi. Artık büyümüş olduğum gerçeği garip geliyordu.
"Geldik efendim" Hizmetçinin dediği şeyle hançeri hızla arkama sakladım. "Tamam sen git" O uzaklaşınca hançeri tişörtümün kolundan içeri soktum. Bana lazım olacağından emindim.
Kapıyı açıp içeri girdim. Babam ve üvey annem her zamanki gibi yerlerinde oturmuşlardı. Jack aptalı kıyafet kumaşlarını inceliyordu. Beni görünce yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşmişti. Yüzünü görmekten bile tiksiniyordum.
"Müstakbel eşim biliyorsun böyle giyinmek uygun değil" Yanıma yaklaşmıştı. "Sonra sana bakarlar üzülürüm ama" İtici bir şekilde gülümseyip yanağımı baş parmağıyla okşadı. "Biliyor musun aç olmasam tam şu an yüzüne kusardım" Dediğim şeyle bozuntuya vermemeye çalışarak gülümsemesini büyütmüştü.
"Nişanlına bir öpücük yok mu?" Babam ayağa kalkmıştı. "Jack evlenmeden böyle şeyler yapmanın uygun olmadığını biliyorsun. Jakapan sende nişanlınla doğru düzgün konuş"
Jack'i ittirip babama yaklaştım. "İstemiyorum diye kaç defa söylemem gerekiyor?" Bıkkınlıkla ofladı. "Artık küçük bir çocuk değilsin Build. Hayatın boyunca hiçbir işe yaramadın, bari buna karşı çıkma. Bu konuyu artık aştığımızı sanıyordum. Git yarın için bir kumaş seç ve terzi işini yapsın" Hem istemediğim şeylere zorlanan bendim hem de onların gözünde suçlu olan bendim.
Gözlerimi kumaşların üstünde gezdirdim. "Koyu kırmızı istiyorum. Çok abartılı olmasın"
"Kırmızı bizim rengimiz değil Jakapan. Başka bir renk seç" Üvey anneme baktım. "Benim doğum günüm değil mi? İstediğimi yapacağım" Terzi tartışmamızı kesmek için bana koyu mavi bir kumaş göstermişti. "Bu nasıl efendim? Eminim size çok yakışacaktır" Gülümsedim. "Zevkini beğendim terzi. Bu olsun, bunu sevdim"
Adam gülümsedi ve eğildi. "Beğenmeniz benim için şereftir prensim" Beden ölçülerimi almak için mezura getirmişti. Yavaşça belime sardı. Jack'in kıskanç bakışlarını gördüğümde gözlerimi devirdim. Bu çocuk gerçekten gerizekalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dès Vu
FantasyYanlış olan şeyler her zaman doğru hissettirirdi. BibleBuild Omegaverse