wave

210 30 4
                                    

Sonunda zamanı gelmişti.

Bana gizli kimliğiyle aşkını itiraf eden Sung Hanbin ile yüz yüze görüşmenin zamanı gelmişti.

Aslında oldukça gergindim, Hanbin'in neye benzediğiyle ilgili birçok düşüncem vardı acaba kötü göründüğü için mi kendini gizliyordu? Ya da aslında kötü biri miydi belki de zorbaydı?

Ama bir zorba nasıl başka birini bu kadar çok sevebilirdi ki?

Heyecanla derin bir nefes alıp elimdeki telefonu sıkmıştım, okulun çıkış saatinin üstünden 5 dakika falan geçmişti ve heyecandan dolayı koşarak hemen parka gelmiştim ancak erken gelmiş olmalıydım ki Hanbin burada yoktu. Şimdi çocuğun yüzü neye benziyor bilmiyorsun belki buradadır diyecekseniz ama hayır gerçekten yoktu çünkü park bomboştu.

Hava soğuk olduğu için çocuklardan ve öğrencilerden arınmış parkta ben ve her gün beslediğim küçük kedim Milly dışında kimse yoktu.

Dudaklarımı büzerek yanımda oturan Milly'ye dönmüş ve onunla konuşmaya başlamıştım. "Sanırım gelmeyecek Milly, oysaki çok heyecanlanmıştım..." Milly bana cevap niyetine miyavlayıp başını elime sürttüğünde omuzlarımı silkip yumuşak tüylerini sevmeye başlamıştım. "Tamam haklısın gergin olabilir ama en azından gelmeyecekse bana bir mesaj atabilirdi değil mi? Hava çok soğuk ve ben üşüyorum buraya sırf o çağırdı diye geldim üstelik." Dediklerimle Milly bana bir cevap vermezken hayal kırıklığı ile omuzlarımı düşürüp çenesinin altını okşamaya başlamıştım.

"Beklettiğim için özür dilerim, üşümeni istemezdim Hao-yah." Arkamdan gelen tanıdık ses ile şaşkınlık ve şokla hızlıca başımı geriye doğru döndürürken gördüğüm sima ile dudaklarım açık kalmıştı.

Hanbin bu muydu?

Karşımda duran oldukça yakışıklı yüz yüzünden gerçekliği sorgulamadan yapamamıştım, Hanbin böyle görünürken nasıl onu beğenmeyeceğimi düşünmüş olabilirdi ki?

Hanbin bankın arkasından çıkıp yavaş adımlarla yanıma geçip otururken ortamızda kalan Milly ikimize de bakarak gidip Hanbin'in bacağına sürtünmüş ve kendini sevdirmişti bu sırada Hanbin gözlerini kediye indirerek konuşmuştu. "Aslında hemen gelecektim ama çıkamadım öğretmenlerden biri beni oyaladı özür dilerim tekrardan." Hanbin'in kulağıma ulaşan her bir kelime midemin bulanmasına neden olurken silkelenip kendimi toparlamış ve bir şeyler gevelemiştim. "S-sorun değil çok beklemedim zaten.."

Hanbin konuşmamla başını kaldırıp bana bakarken yanağımın içini ısırmıştım, çok yakışıklıydı gerçekten.

Kurduğumuz göz teması yüzünden utandığımı hissederken yerimde kıpırdanmıştım neden utanıyordum ki? Hızlıca gözlerimi kaçırarak parkın farklı noktalarına bakmaya başlarken Hanbin'in konuşmasıyla tekrar ona doğru dönmüştüm. "Hao-yah." Beklentiyle Hanbin'in ne diyeceğini beklerken Hanbin konuşmaya devam etmişti. "Şu an aklından ne geçiyor bilmiyorum ama lütfen beni sözümü bölmeden dinle."

Hanbin'in yumuşak bakışları ve nazik ses tonu karşısında bayılıyormuş gibi hissetmeye başlarken dediklerini hızlıca başımla onaylayıp dikkatle dediklerini dinlemeye başlamıştım. "Sana gerçekten çok aşığım Hao, sabah ilk uyandığımda ya da akşam uyumadan önce düşündüğüm tek şey sensin daha önce gelip sana söylemek istedim ama asla cesaret edemedim çünkü daha önce çıktığın kişilerin nasıl insanlar olduklarını biliyorum ve ben asla öyle değilim. Öyle çok zengin bir ailem yok ya da çekici biri değilim, gayet ortalama bir tipim var ilgini çekecek türden albenilerim yok kısaca ama yine de seni çok seviyorum..." Hanbin konuşmasına kısa bir süre ara vererek tepkimi kontrol ederken bölmemek için bir şey dememiştim o da devam etmişti zaten.

"Senin insanları bunlara göre yargılamadığını biliyorum ama yine de gelemedim yanına belki de korkağın teki olduğum içindir ama artık dayanamıyorum Hao, kalbim artık senden uzakta olmak istemiyor sanki biri beni boğuyormuş gibi hissediyorum. Yakınımdasın ama seninle olamıyorum çok canım yanıyor ama yine de seni bir şeye zorlamıyorum. Sen benimle olmak istemiyorsan ya da bana bir şans vermek istemiyorsan sana saygı duyacağım ve hayatından çıkıp yine o görmediğin, sevgisinden haberinin olmadığı Hanbin olmaya devam edeceğim." Hanbin en sonunda konuşmasını bitirirken içimde hissettiğim yoğun duygular yüzünden gözlerim dolmaya başlarken ağlamamak için boynumu geriye atıp yukarıya bakarken derin bir nefes almıştım.

Birkaç saniye öyle bekleyerek kendimi toparlarken en sonunda kendimi konuşmaya hazır hissederek başımı geri indirmiş ve doğrudan Hanbin'in yüzüne bakmıştım. "Hanbin, zengin olmaman ya da çok yakışıklı olmaman, ki kesinlikle çok yakışıklısın, umrumda değil. Sen beni o kadar çok seviyorsun ki ben sana hak ettiğin sevgiyi veremeyeceğim diye endişeleniyorum. Sadece keşke bana daha önce gelseydin diyorum, keşke daha önce gelseydin de seninle daha fazla zaman geçirebilseydik."

Hanbin dediklerimle gülümserken ben de gülümsemiştim. "Ben senden hoşlanıyorum Hanbin, gerçekten. Son zamanlarda senin varlığını düşünmek beni heyecanlandırıyor ve seninle konuşurken kalbim hızlanıyor yani ben de seninle olmak istiyorum kısaca." Ağzımdan çıkan her bir kelimeyle Hanbin şaşırırken utandığım için bakışlarımı ondan kaçırıp Milly'e bakmıştım şapşal kedi uyukluyordu.

Duyduğum birkaç hışırtı sesi ile meraklanırken çenemde hissettiğim el ile iliklerime kadar kızarırken Hanbin nazikçe çenemden kavrayıp başımı kaldırırken yoğun duygularla dolu olan gözleriyle göz göze gelmiştim.

Birkaç saniye boyunca bir şey demeden huzurlu sessizliğin tadını çıkarırken Hanbin bir şey demek istermiş gibi birkaç kez ağzını açıp kapamıştı, merakla ne diyeceğini beklerken Hanbin pes edermiş gibi omuzlarını düşürmüş ve çenemdeki elini yanağıma çıkartarak utançtan dolayı sıcak ve kızarık olan yanağımı yumuşakça sevmişti. "Seni öpebilir miyim?" En sonunda söylemek istediğini oldukça kısık bir sesle söyleyen Hanbin ile gülümserken başımı sallayıp boştaki elini tutmuştum.

Verdiğim onayla yavaşça dudaklarını benimkilere bastıran Hanbin ile bayılacak gibi hissederken boştaki elimle pantolonumun kumaşını sıkıca kavramıştım ancak beklediğim gibi doğrudan bir öpüşme yaşamamıştık.

Hanbin ufak bir öpücükten sonra hemen geri çekilirken içime yayılan hoş duygu yüzünden huzurlu hissetmiştim, bu kadar düşünceli olması kalbime pek iyi gelmiyordu gerçekten.

Hanbin bana içten bir gülümseme vererek elimin üstünü baş parmağı ile severken konuşmuştu. "Teşekkür ederim küçük gülüm."

Asıl ben teşekkür ederim Hanbin, beni bu kadar çok sevdiğin için.

Again|HaobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin