sorry stars... but her eyes...

172 11 10
                                    

O yıldızlara ben ise kendi yıldızıma bakıyordum.

O kadar güzel görünüyordu ki,
Kalbim bile yorulmuştu.
Her onu gördüğümde hızlanmaktan yorulmuştu.
Gözlerindeki üzüntüyü, kimsesizliği, yorgunluğu görünce hissettilerinden o kadar yorulmuştu ki..

Ama onu sevmek toparlıyor.
Yaşadığım en güzel şey o...

🕸️
Sarı saçlarımı da toplayıp odanın kapısını açtım.
Asansöre binip en alt katı tuşladıktan sonra lavabonun olduğu kolidora ilerledim. Kapıyı açtığımda koyu kahve saçlı, oldukça uzun bir çocuk bana döndü. Ellerimi yıkamak için ilerlediğimde çocuk bana aynadan bakıyordu.

Ve tekrar oldu işte... Yine bir flaş patladı her yer beyaz oldu sonra kendimi kesik bir anının içinde buldum. Yine aynı sahne, fakat bu sefer aynadan bana bakan çocuk gülerek bana birşeyler anlatıyordu. Ve kendi sesimi duydum.

"Soobin!" Gülerek karşımdaki kişinin adını söyledim. Soobin... Çok tanıdık bir isim fakat yüzünü gördüğümde herşey dağılıyordu...

Etraf bulanıklaştı başım dönmeye başladı. Arkaya doğru sendelediğim sırada sırtımda ve kolumda bir el hissettim. Minho Hyung.

"Felix iyi misin?"

İyi olduğumu söyledikten sonra bir kaç soru daha sordu. Hepsini yanıtladığımda emin olmuştu konuşmaya başladı.

"Herkes odasına yerleşti birazdan aşağı inerler. İstersen havuzun olduğu tarafa gidebiliriz?"

Başımı aşağı yukarı hareket ettirdim ve devam etti.

"Jennie noona ile yakınsınız gibi."

Ne dediğini pek anlamamıştım. Çok konuşmuyorduk.

"Neyden bahsediyorsun."

Dediğimde, Minho Hyung devam etti.

"Bugün senin odanın önünde gördüm. Birlikte değil miydiniz?"

Dediğinde şaşkın bir ifadeyle cevap verdim.

"Hayır... Belki de, yanlış gelmiştir."

"Sandım ki... Siz-"
Changbin Hyung'un gelmesiyle Minho Hyung'un sesi yarıda kaldı.

Changbin Hyung sessizce öksürdü ve
Bir şey olmamış gibi sohbet etmeye başladı.

🕸️

Bir kaç dakika sonra Hyunjin Hyung yanımıza geldi. Minho ve Changbin Hyung önden yürürken biz arkadan yürüyorduk.

"Geçen gün iyi görünmüyordun. İyi misin?"

Dediğinde ona yanıt verdim. Birden gittiğim için endişelenmiş olmalıydı.

"Evet. İyiyim Hyung galiba biraz hastayım."

Yalan. Ama ona nasıl anlatacağımı bilmiyordum.

"Senin için buradaki eczaneye gitmemi ister misin?" Dediğinde, gülümsemiştim.

"Teşekkürler Hyung! Belki sonra birlikte gidebiliriz."

Kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra, soru sormanın aksine sanki benden birşey istiyor gibiydi.

"Bir kaç saat sonra sana bir şey
Göstermek istiyorum. Benimle gelebilir misin?"

Başımı aşağı yukarı salladıktan sonra onu yanıtladım.

"Tabii Hyung. Ama Seungmin'e bir yere gitmek için söz verdim. O da bizimle gelse sonra onunla gideceğimiz yere gideriz."

Normal yüzünden daha farklı bakmıştı bana. Biraz dana baktıktan sonra yanıtladı.

"İşin varsa sonra da gidebiliriz.
Size iyi eğlenceler o zaman."

Dediğinde, teşekkür edip gülümsedim.
Neden böyle yaptı bilmiyorum ama sanırım önemli bir şeydi.

Bunu düşünmeyi sonraya erteleyip biraz daha hızlandım ve havuzun olduğu yere geldik.

🕸️

Jisung beni havuza girmeye iknâ etmeye çalışıyor, ben ise havuzun yanında onu reddediyordum.

"Hadi felix~" dediğinde, kafamı tekrar sağa sola olumsuz şekilde salladım.

"Sana Hyung dersem kabul eder misin?"

Dediğinde gülerek cevapladım
"O zaman düşünürüm belki."

Kahkaha atarken birden yüzü ciddi bir ifadeye büründü ve şakayla karışık cevap verdi.

"Hayır."

"Gelmem ben de."

Birden birisi t-shirtimin yakasından tutup birden beni itti ve tekrar tuttu.

Kafamı arkaya çevirdiğimde bu kişi Changbin Hyung idi.

"Hadi artık yeter."

"Yüzme bilmiyorum ki!"

Dediğimde şaşkın yüzler bana döndü.
"Hayır, biliyorsun" Dedi, Bang Chan Hyung.

"Belki eskiden biliyor olabilirim, ama şimdi bilmiyorum."

Seungmin,
"O kadar mı." Dediğinde, Jennie Noona ona dönmüştü.

"Ne o kadar mı?" Dedikten sonra çoğu kişinin bilmediği için konuyu kapatmaya karar verdik.

"Boşver. Hyunjin Hyung nerede."
Diyerek konuyu kapattı Jeongin.

"En son Yeji ile birlikteydi."
Diyerek merakını giderdi Minho Hyung.

"Anladım."
Dedi, biraz garip bir ses tonuyla.

Garip bir hava hâkimdi aramızda.
Tam o sırada Yeji ve Hyunjin Hyung yanımıza kahkaha atarak geldi.
Gerçekten çok mutlu görünüyorlardı, ki ben Hyunjin Hyung'u gülerken çok az görmüştüm.
Havuza geldiğimizde bir işi olduğunu söyleyip yanımızdan ayrıldılar.
Aklıma dolan düşüncelerle karnımda garip bir his vardı.

Lisa Noona'ya dönüp aklımdaki soruyu sordum.
"Sevgililer mi acaba?"

"Bilmiyorum ki. Nereden çıkardın?"
Dediğinde, Hyunjin Hyung'da olan gözlerimi ona çevirdim.

"Bilmem. Hyunjin Hyung'u çok az gülerken gördüm. Şimdi ise böyleler..."

"Evet, haklısın" Diyerek bana hak verdi.

Biz konuşurken yanımıza Minho Hyung, elinde bir kupa ile geldi.

"Al Felix."

"Bu ne Hyung?"
Diyerek, sorumu yönelttim.

"Kiraz sapı çayı. İyi gelir."

Dediğinde Bang Chan Hyung bize dönmüştü.

"Ne için?"
Dediğinde Minho Hyung onu cevapsız bırakmadı.
"Bugün başı dönüyordu galiba. Onun için."

Dediğinde, ne zaman yanımıza geldiğini bilmediğim Hyunjin Hyung söze atladı.
"Evet, geçen gün de olmuştu galiba."
Bang Chan Hyung bana döndü.

X
Bu bölüm felix'i biraz anlayın istedim. Tatilde olduğum için bölüm atamıyordum şimdi de sınav var ama diğer bölüm de yarım yazarım yani bayyy.

love Killer//hyunlix°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin