Boğuluyordum, sanki boğazımda eller vardı da hem konuşmamı hem de nefes almamı engelliyordu. Çevremdekiler izlemekten başka hiçbir şey yapmıyordu. Sanki korkutucu bir canavardım da benden korkuyorlardı ve kimse ambulansı aramıyordu. Ölüyordum fakat kimse görmüyordu. Gerçi ben hep ölüydüm sadece bunu şimdi fark etmek için ellerinde imkan vardı. Asla fark etmiyorlardı, onlar sadece ölüm izlemeyi seviyordu, kimin olduğu onlara fark etmezdi.Uğultular duyduğumda zorla gözlerimi açtım. Karşımdaki 25 yaşlarda siyah saçlı esmer 1.70 boylarında genç bir kadın bana gülümsüyordu. Fakat benim karşılık verebilecek kadar mecalim yoktu. Kolumdaki ağrı ben kolumu oynattıkça artıyordu.
"Merhaba ben Doktor Songül tanıştığımıza sevindim, kendini nasıl hissediyorsun?"
Kolumu boş verip Doktor Songül' e döndüğümde benden yanıt beklediğini anladım.
"Daha iyiyim, teşekkür ederim."
Gülümsedi fakat yüz ifadesinde bir acıma vardır.
"Peki Eva Hanım direk konuya girmek istiyorum çünkü durumunuz çok ciddi, şuan size hiçbir şekilde yardım edemem çünkü siz fiziksel olarak... hasta değilsiniz."
Doktor Songül' ün ne dediğini anlamaya çalışıyordum ki cümlesinin devamını getirdi.
"Sizin rahatsızlığınız psikolojik, en kısa sürede tedavi görmeniz gerek diye düşünüyorum. Tabi ben bu konularda pek bilgi sahibi değilim. İyi bir psikiyatrist bulup vakit kaybetmeden gitseniz sizin için iyi olacak.Bu arada anneniz dışarıda sizi bekliyor. Ona da bu konu hakkında bilgi verdim. İyi günler dilerim tekrardan geçmiş olsun."
Doktor Songül' ün arkasından aval aval bakarken annem içeri daldı. Yüzüme acınası bir ifade ile bakıyordu, biraz da üzgündü bunu gözlerinden anlayabiliyordum.
"Kızım kendini nasıl hissediyorsun? Bir yerin ağrıyor mu? Doktor çağırmamı ister mısın? En kısa sürede randevu alacağıma emin ol."
Annemin oraya gitmeyeceğini bilmesine rağmen böyle konuşması beni sinirlendirmişti.
"Anne seni kırmak istemem ama hayatta kimse beni o doktorun yanına götüremez!"
Annem öfkeden deliye dönmüş bir şekilde bana bakarken ben sadece yorgun iki çift gözle ona bakıyordum. Ne umuyordu bilmiyorum ama asla gidip tanımadığım birine hayatımı anlatamazdım, bunu unutmaları gerekiyordu.
"Eva bak artık yeter! Kendi başına kararlar almana izin vermiyorum vermeyeceğim de seni düşündüğümü anlamalısın. Kısa süre içerinde randevu işini halledeceğim. Sakın karşı gelmeye kalkma dışarıda serumunun bitmesini bekliyorum."
Dedikten sonra odayı terk etti.
Delirmek üzereydim, ben nasıl biriyle konuşacaktım, yapamazdım olamazdı. 'Neyse Eva halledersin sen diye düşünürken bir yandan da benim oraya gitmem için yürek yemiş olmam lazım diye düşündüm o kadar korkak bir kişiydim ki bundan kendim bile nefret ediyordum' Zaten kendimde sevdiğim hiçbir özelliğim yoktu.(1 saat sonra)
Çoktan eve gelmiş, kendimi odama hapsetmiştim. Yorganın altındaki krallığımda şarkılar dinliyordum. Şarkı sözleri sanki bana özlem duyduğum birini hatırlatıyordu ama benim özlem duyabileceğim kimse olmamıştı hayatımda yine de şarkı sözlerini benimsemiştim.
'Benim porselen kalbim
Karanlık bir çağa düşmüş
Tek başına savaşırken
Bir aşka esir olmuş
Yüz bin parça hepsi sevgisiz
Benim porselen kalbim
Herkese duvar örmüş...'Tam şarkının en güzel kısmında annemin odaya dalmasıyla ona bakakaldım. O ise heyecanla konuşmaya başlamıştı bile;
"Eva sana muhteşem bir haberim var pazartesi günü saat 3' te psikiyatrist randevusu aldım."
Reddetmek için ağzımı açtığımda annemin umut dolu bakışları ile karşılaştım. Zaten umut dolu biri olamamıştım o yuzden umut dolu bu kadını kırmaya niyetim hiç yoktu. Hiç değilse 1 2 kere gider sonra bırakırım diye düşündüm. Anneme onaylar gibi kafa salladım annem ise heyecan dolu bakışlarını bana çevirip umutla tekrar konuşmaya başladı.
"Herşey daha güzel olacak sana yemi ederim ki herşey daha güzel olacak."
Annemin dediklerine hiç inancım yoktu ama annemi üzmek asla ama asla istemiyordum.
"Tamam."
Demekle yetindim. Annem heyecanla odadan çıkarken düşüncelere daldım. Orada susacak mıydım, doktor bana ne diyecekti benim sessiz çığlıklarımı anlamsız bakışlarıyla mı nitelendirecekti. Bunu düşünmek bile çok yorucuydu en iyisi her zaman yaptığım gibi zamana bırakmaktı ama içimde değişik bir duygu fidanlandı bunu hissedebiliyordum. Ne duygusu hiç bilmiyordum bir korku ya da endişe de olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ruhumun katili
Fantasy"Güneşle ay gibiydik birimizin doğumu birimizin yok oluşuydu peki ben var olan'mı olucaktım yok olan'mı?"