yedi

3.3K 176 10
                                    

─ yaseniya

"yaseniya, kapıya bak."

biraz ders çalışacağım dediğim saatin yaklaşık on dakika sonrasından beridir boş boş oturduğum bilgisayardan ablamın sesiyle kalkmıştım.

proje için merve gelmişti. kapıyı açtığımda karşımdaydı ancak doğal olarak okul kıyafetleri üstünde değildi. üzerinde vücuduna hafifçe oturan, rahat kesimli sade beyaz bir tişört vardı. altında ise kalın kumaşlı, geniş cepli ve bol kesimli siyah bir baggy pantolon giymişti. çanta olarakta postacı çantası almıştı yanına.

saçı normale göre daha düzdü. normalde okulda daha dağınık olurdu ama saçına şekil verdiği anlaşılıyordu. aynı zamanda yüzünde acemice yayılmış bir fondoten vardı.

"selam." dedim. ona yaklaşıp parmağımı yüzüne doğru götürdüm. elimi izlerken sinirimi bozan yayılmamış fondoteni yavaşça yaydım. "eğer makyaj yapacaksan.." dedim yavaşça yayarken. "..önce öğrensen iyi olur."

yaymayı bitirdiğimde onun bana bakıyor olduğunu farkettim. "bana yaklaşma diyip böyle davranırsan işim çok zor."

"nasıl davranıyormuşum?" diye sorar gibi konuştum.

"çekici." dedi gözlerime bakarak. "çok çekici."

kalbim olması gerekenden hızlı atmaya başladığında hemen birkaç adım geriledim. buna sırıtırken elimle içeriye gösterdim.

"girsene.."

ona eşlik ederek odama doğru çıkarken etrafı inceliyordu. evimiz normal bir insan için lüks olabilirdi. babam finans uzmanı annem ise yazardı, zengin değildik ancak yüksek gelirli bir aileden geliyordum.

merdivenlerden çıktığımızda odam tam karşımızdaydı. hızla içeri girip kapıyı kapattığımda bana çapkınca baktı.

"burada yaşananları kimsenin görmesini mi istemiyorsun?"

ona gözlerimi kısarak baktım. "sapıtma da defterleri çıkar." dedim, cevap evetti ama bunu söyleyecek cesaretim tabi ki yoktu.

aslında dün konuştuğumuz konulardan sonra ona olan güvenim çok artmıştı. aslında beni gerçekten tanıdığını farkettiğimden beridir biraz daha mutlu hissediyordum sanırım. birinin beni yakından tanıması hep hoşuma giderdi.

"bu ne?"

bilgisayara baktığını farketmemle hemen bilgisayarın önüne doğru fırladım. bilgisayarda görmemesi gereken şeyler vardı.

ekranı gizlediğim için onun içinde bir merak duygusu oluşmuş ve bana kaşlarını kaldırarak bakmıştı. "neden gizliyorsun?" diye sordu. ardından gözlerini hafif kıstı. "porno falan yoksa tabi.."

"ne pornosu.." diye mırıldandım. "sözde beni iyi tanıyorsun."

"hm, anladım." dedi. tabi kesin tarzı şeyler düşünürken "yoksa bu blog hesabın mı?" diye sordu.

internette en çok kullandığım sitelerden biri roleplay bloglarıydı. kendine bir karakter oluşturup onun gibi bir blog kuruyor ve farklı kişilerle online şekilde sevgili olabiliyordun.

"cidden sapık falan mısın bunu nasıl bilebilirsin?"

"sapık olan ben değilim, sensin." dedi yarım ağız bir gülümsemeyle. daha sonra telefonunu çıkardığı gibi bana gösterdi.

gözlerim ciddi anlamda faltaşı gibi açılmıştı çünkü nede olsa tanımıyorum diye ölümüne flörtleşip bokunu çıkardığım karakterin aslında merve olduğunu öğrenmiştim.

bir anda arkamı döndüm. artık kendimi pencereden atsam yeriydi. çok pis rezil olmuştum ve bunun bir dönüşü olduğunu zannetmiyordum.

o azgınca yazılmış mesajlardan sonra ona bir şey yokmuş gibi bakabileceğimi hiç sanmıyordum.

bana sırıtarak bakarken bir anda  hafif terlemeye başladığımı hissettiğimde belimde bir el hissetmiştim. onun eli olduğunu biliyordum ve şu an ne yapacağımı hiç bilmiyordum. anlık bir öfkeyle döndüm ve ona bir tane geçirdim.

gözlerimi açtığımda ona oldukça sert bir yumruk attığımı farketmemle duraksadım. burnunu tutuyordu ve burnunda kan vardı. ne yaptığımın bilincine vardığımda gözlerim büyüdü. "siktir!" diye bağırdım. hızla ona doğru giderek burnuna bakmıştım. gerçekten düşmana vurur gibi bir tane vurduğum için burnu kötü haldeydi.

"elin de sertmiş.."

onu bir sandalyeye oturttuğumda başını aşağıya yatırmıştım. kanlar bitmek bilmiyordu ve onun da canı acıyormuş gibi duruyordu. ona biraz peçete uzattım ve kapıya yanaşırken "ben şimdi buz alıp geliyorum bekle burda." diyerek odadan ayrıldım.

hızla mutfağa geçip buzluğa yanaştım ve buz çıkardım. o sırada ablam içeriye girmişti. buzları bir peçeteye koymaya çalıştığımı farkedince yanıma geldi. "bu buzlar ne için?" diye sordu. açıklamak biraz saçma geldiği için anlık duraklamıştım.

"bir kaza oldu, merve için."

"ha yani hırçın kızı mı oynuyorsun?"

ablam da benim gibi lezbiyendi. pek heteroseksüel bir aile sayılmazdık. annem biseksüel ve babam panseksüeldi. eskiden gelen homofobikliğe rağmen ikisinin de başka ilişkileri olmuştu ancak gelişigüzel gelen bir tanışmadan sonra babam anneme tutuldu. annem hep kızlarla olduğu annemi lezbiyen sanmış ve ilkte bunun için ondan uzaklaşmaya çalışmıştı ancak başarısız olmuştu. zaman geçtikçe biseksüel olduğunu öğrendi ve onunla yakınlaştı, daha sonra öğrendi ki meğer tek hoşlanan babam değilmiş.

garip bir ailemiz vardı ancak oldukça eğlenceli ve geniş bir aileydik. ablam damla ilk çocuk bense son çocuktum. damla sürekli kızlarla vakit geçirir ve maskülen kızların peşinde koşardı. peşinde koşar derken önce bulur sonra onu baya süründürüp en sonunda adam ettiğinde onunla çıkmaya başlardı. düşününce şuan bende tam olarak bunu yapıyordum.

damla bana imalı imalı bakarken ona baktım. "öyle bir şey yok, kaza oldu." bana gülerken ben önüme dönüp hızla ondan kurtulmak için buzu peçeteye sarmaya devam ediyordum. o mutfaktaki bar sandalyesine oturduğunda bana baktı.

"senden hoşlandığını yeni öğrendim. herkesi reddetmesinin bir nedeni varmış meğer." dedi. "onun gibi maskülen bulmak oldukça zor. bence değerini bilmelisin."

"sevgili meraklısı değilim teşekkürler."

"hem güzel de. oldukça iyi bir vücudu da var. benim ortamımda bir sürü hayranı vardı, yerinde olsam o çoktan yatağımda olurdu."

iç çektim, her konuyu nasıl cinselliğe getirebiliyordu anlam veremiyordum. "annem bu laflarını duyunca acaba ne diyecek?" diyerek tehdit yeteneklerimi devreye soktum.

"anneme söylemeyeceksin."

"ne oldu? yakalanmaktan mı korkuyorsun? zaten üç kere yakalandın."

"eğer onu anneme söylersen artık seni hep denetlemeye başlar. ondan uzaklaşmak istiyorsan, tabiki gidip söyleyebilirsin."

onun söyledikleriyle duraksadım. abla dediğin onu ona yavşayanlardan kıskanmalı ve korumalıydı, şöyle onu tahrik et diyen olmamalıydı.

buzu hazırladığımda ona cevap bile vermeden odama doğru ilerlemeye başladım. artık onun sözlerine katlanamıyordum. ben çıkarken arkamdan mırıldanmıştı.

"söylemeyeceksin çünkü onu istiyorsun."

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin