ellisekiz

958 107 47
                                    

(yaşıyorum lütfen sormayın)

merve

"ne istiyorsun?"

karşımda kasıntı gibi duran kıza sert bir bakış atmıştım. normalde cevap bile vermezdim ama yaseniya'yı rahatsız edebileceği için cevap verme gereği hissetmiştim.

"çok kabasın." dedi dalga geçerek. sinir bozucu gülüşüne tepki vermeden bakınca kendini susturdu. onun gıcık hallerine gelmeyecektim çünkü yukarıda beni bekleyen değerli biri varken etraftaki değersizlerle vakit geçirmek istemiyordum.

"yaseniya ile neden sevgilisin?"

"sanane?"

neredeyse tüm evren yaseniya'ya karşı gibiydi ve daha bizi tanımayan rastgele kişiler bile ona kafayı takabiliyordu. anlamıyordum, ne istiyorlardı ondan?

"yaseniya'yı tanıyorsun yani?"

"tanımasam neden sevgili olayım?"

"peki geçmişini?"

kaşlarım beklemediğim bu cümleyle çatılırken gülümsemesi daha da büyüdü. "demek biliyorsun." diye kıkırdadı. önümde kötü kız imajı yapmış olan aptal yüzün yaseniya hakkında olması gerekenden çok şey bilmesi sinirimi bozuyordu.

"ne biliyorsun geçmişi hakkında."

"hmmm.." diye düşünür gibi yaptı. "göstermeme ne dersin?" kaşlarım milim oynayamıyordu, içeri giren hafif rüzgar saçlarımı hafifçe uçururken hareket etmeden ona bakıyordum. ne gösterecekti ki?

telefonunu cebinden çıkarıp bana yaklaşırken iç çekmiştim. bir şey diyecek gibi olup dururken telefonunu yan çevirip galerisindeki bir videoyu oynattı.

kanımın donduğu ilk andı.

videoda ortaokul yaşlarında bir kız vardı, yaseniya olduğunu anlamam uzun sürmemişti. hemen arkasından sopalarla gelen beş ayrı liseli. başlarında ona psikopatça bakan iki kız, kızlardan biri tam karşımda duran zeynepti.

videoyu oynatmaya başladığında nefes alamamıştım. yaseniya ilk saniyelerde yardım istiyordu. geçen on saniye içinde durumu kabullenerek sesini çıkarmamıştı, sessizce gözlerinden yaşlar damlıyordu. liseliler cani bir şekilde sopalarıyla yaseniya'ya vururken daha fazla ekrana bakamadan yüzümü çevirmiştim. gözlerim dolmuştu ve kalbimi biri patlatmaya çalışıyormuş gibi hissediyordum.

yüzümü çevirmeme kıkırdayan kızla birkaç saniye sakinleşmeye çalışmıştım. nefesimi kontrol etmeye ve gösterdiği videoyu sorgulamaya ihtiyacım vardı. yaseniya anlatırken ettiğim hayalden kat ve kat daha caniceydi, yaseniya'nın bana bunu anlatırken gözlerinin dolup konuşamıyor olması düşündüğüm her bir saniyede anlamlanıyordu.

utanmadan hala sırıtan kıza döndüğüm gibi suratına bir yumruk geçirmiştim. sanırım şuan onu öldürmek istediğimi anlayacak kabiliyette değildi. "orospu çocuğu." diye mırıldandım. yüz ifadesi bir anda değişmişti. sinirli ve iğrenmiş bir bakışla bana bakıyordu.

"sonun onun gibi olsun istiyorsan.. hiç durma, devam et."

dediği şeyle gülümsedim. "sonum?" karşısındaki kızın yedi yılı aşkın sokak dövüşü yaptığını bilmediği için havalıyı oynaması normaldi. yaseniya'ya saldırıcı hamleler yapan kişiler ortaya çıkmasaydı belki daha deneyimsiz olabilirdim ama şuan, yaseniyayı üzen herkesin sonunu getirmek benim hobimdi.

"sizinkilerin bizim okuldan geleni gördüğünde kaçtığını hatırlıyor musun?" diye sordum. "nasıl tarif etmişlerdi? hatırlatayım mı, yeşil gözlü, uzun, kahverengi saçlı. üç dövüş sanatı biliyordu falan. tanıdık geldi mi?"

yüz ifadesi bir anda değişmişti. yüzü korku dolu bir ifade alsa da kabullenmek istemiyordu sanki burada kavga edeceğimizi. "başın belaya girer." dedi, evet yaseniyayı sevmenin bazı koşulları vardı. ben hepsini onaylamıştım bu hisleri kabul ettiğimde.

tüm çevrem onu kötülemek için yollar arardı çünkü yaseniya birini sevmeyi bilmiyordu. kendisi sosyal biri olsada içine kapanıktı. onun gözlerindeki korkuyu benden başkasının göremediği aşikardı. o sevmekte zorlanıyor olabilirdi ancak ben sevmenin anlamını onunla anlamıştım tam olarak bu yüzden diğer insanları bir tarafa atmıştım.

"başım belaya girsin, önemli değil." dedim ona üstten bakarak. "biliyor musun seni burda öldürürsem hiç vicdan azabı çekmem."

"onu nasıl onu sevdiğini anlayamıyorum. oropsunun teki."

sakinleşmek için onunla sözlü kavgaya girmeye çalıştığımda gene aynı şeyi yapmıştı. hiçbir şey yapmayan sadece kendi halinde olan bir kıza neden her zaman orospu lakabı takılmak zorundaydı?

yakalarını kavradığım gibi üstüne çıkmıştım. "seni burda öldürebileceğimden bahsediyorum ve sen hala benim sevgilime hakaret etmeye mi çalışıyorsun?" bir diyemeden başka bir yumruk sallamıştım suratına doğru. sinirime hakim olmaya çalıştıkça inat ediyordu.

birkaç yumruğun ardından bir daha onun adını ağzına alamayacağından emin olmuştum. durduğumda dudağı patlamış, burnu kanıyordu. "neden öyle bakıyorsun?" diye sordum. "hakkettiğini veriyorum."

"..."

durmamı isterk gibi baktığında dahanamayıp gülümsedim. "masum bir kızı abilerini çağırarak dövdürtüyorsun yetmiyor videoya çekiyorsun. daha sonra oda yetmiyor yıllar geçiyor aradan ve gelip bu sefer mutlu olduğu anında onun sevgilisine bunları gösteriyorsun ve şimdi sevgilisinin seni bırakmasını mı bekliyorsun?"

"o benim arkadaşımı çaldı."

"kıyamam." dedim ciddi bir ifadeyle. "arkadaşların nasıl bir piç olduğunu mu biliyordu?"

"..."

"yaseniya seni öldürmeye bile kalkmış olsa farketmez. canının yanması için cehennemi beklemene gerek yok." dedim başka bir yumruk atmadan önce. "yaseniya'ya dokunduğun her kemiğini kıracağım orospu çocuğu."

⎯⎯⎯⎯⎯

düşünsene beyinsiz bir zorbasın arkadaşın başka biriyle konuşuyor diye kıskanıp gidip o kızı dövtürüyorsun sonra birkaç yıl sonra onu sevgilisiyle görünce gidip videoyu gösteriyorsun ama sevgilisi tüm erkeklerin dövüşmeye yanaşmadığı o sokak dövüşçüsü çıkıyor

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin