13: çünkü hepsini sen istedin

774 65 128
                                    

The Cranberries - Still Can't

İki Gün Sonra

Harris'in herkesi lanetlediği dersin sınıfından hızlı adımlarla çıkmış, kalan beş dersin nasıl geçeceğini düşünmeye başlamıştım. Okula gelmek başlı başına bir yorgunluk sebebiyken üstüne üstlük son yaşadığım olay bana hiç yardımcı olmamıştı, karşıma çıkmamak için daha çok mu dikkat ediyordu bilmiyordum lakin bugün onu hiç görmemiştim.

Onu her gördüğümde içimde oluşan hayal kırıklığı artarken zaten bozulmaya yer arayan moralim daha dipleri buluyordu, bu yüzden onu görmemek işime geliyordu bir nevi. Dolabıma vardığımda gelen öğrencilerin arasından bana doğru yaklaşan Scott'ı fark ettim, yanımdaki dolabı açtığında gözleri çaktırmadan bana bakmaya çalışıyor ve benim gözlerim ise dolabının içindeki süt koleksiyonu ile Scott arasında mekik dokuyordu.

Dolabında şimdiki ortak dersimizin kitabını ararken hâlâ ona bakmaya devam ettiğimi anlayınca oflayarak bana döndü ve, "Yine ne oldu Stiles?" dedi. İki gündür ona karşı bir garezim olduğu düşüncesine kapılmıştı ve haksız da sayılmazdı. "Çocuğa sürekli süt alana kadar şu kaç gündür sakladığın çiçekleri gösterseydin, ne bileyim öpseydin oğlum? Neden hep zor olanı denemek zorundayız ki?" Scott gözlerini devirdi ve aynı anda ikimiz de kitabımızı alıp dolabı kapattık. Sert yüzeye yaslanırken Scott bana döndü; "Dostum eninde sonunda zor olanı deneyen varsa o da sizsiniz! Başta sen ona hiçbir şey söylemedin sonra da o böyle aptal bir şeye kalkıştı, bence beni düşüneceğine şu an kendini düşünmen gerekiyor." Scott'ın bu sitemine bir cevap vermek istemedim, sonuç olarak ikimiz de bir saçmalığın içerisindeydik ve taviz vermediğimiz sürece hiçbir şey düzelmeyecekti.

Fakat taviz verme rolü şu an kesinlikle aptal deltanın olmalıydı. Ben değil. Bu sefer enayi olmayacaktım.

Beraber sınıfa doğru yol alırken Lydia'da yanımıza geldi ve Allison ile olan dün geceki buluşmalarından bahsetmeye başladı. Başka alemlerde kim bilir neler düşünen Scott'a kıyasla ben dinlemeye çalışıyordum. "Diğer günlere kıyasla tepe daha serindi. Ve fazla içmedik ama Ally'nin yanaklarını görmen gerekiyordu," birkaç saniye duraksadı ve sanki bir şey söylemişim gibi kaşlarını çattı, "hey ya da görme neden göresin ki? Neyse, orada onunla sabaha kadar bir sürü şey hakkında konuştuk, eve girdiğim gibi hazırlanıp çıkmak zorunda kaldım." Gülümsemeye çabaladım, normalde ilişkilerine hayranken ve sorular sormaktan bıkmazken şimdi sadece garip hissediyordum ve yüzüm sahte mimiklere bürünüyordu.

"Of Stiles! Ben seni böyle görmeye alışık değilim ki? Konuş artık şununla kurtulalım!" Gözlerimi devirdim, kendi ayaklarımla onun yanına gitmek gibi bir niyetim asla yoktu. Ben bir cevap vermeyince kolumu dürttü ve gülünç bir sesle; "Yoksa dövmemizi mi bekliyorsun?" dedi. Sınıftan içeri girerken gördüğüm yüzle Lydia'ya tamamen istemsizce sırıttım. "Nereden bildin?" Göz göze geldiğimizde pişmanlıkla dolu gözleri çok şey anlatıyordu ama ben dinlemek yerine yüzüne bir yumruk atmayı daha çok tercih edebilirdim.

Lydia arkama geçerken Scott ise yanıma geçti, olaydan beri böyleydik, sanki kendimi koruyamayacakmışım gibi davranmaları sinirlendiriyordu. Artı olarak Lydia'nın daha sıraya oturduğum saniyeden sırtımı çimdiklemeye başlaması cabasıydı. Arkamı dönmeme bile kalmadan sinirli çıkan sesiyle kulağıma fısıldadı; "Sürekli göz göze gelme şununla, umursuyormuş gibi duruyorsun!" Bu aptalca uyarı üzerine oflayıp görmezden gelmeye çalıştım, gerçekten, içimdeki kinle nasıl umursuyormuş gibi durabilirdim?

what do they know?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin